Ergün Demir: Recep İvedik beni ağlatır!

Güncelleme Tarihi:

Ergün Demir: Recep İvedik beni ağlatır
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2017 10:37

2,5 yıldır Arjantin’de yaşayan, 10 günlüğüne Türkiye’ye gelen oyuncu Ergün Demir ile temelini balonda uçarken attığımız, Kapadokya’da yaptığımız özel röportaj....

Haberin Devamı

Evet… Bu röportajın temeli Kapadokya’da balonda uçarken atıldı. 10 günlüğüne geldiği Türkiye’de, Arjantin için yapılan Kapadokya’da, peribacalarında, balonda, yeraltı ve Açıkhava müzeleri ve birçok yerdeki Ergün Bey’in İspanyolca konuşarak keyifle gerçekleştirilen çekimlerinin yapımcısı olarak iş yine başa düştü ve bir de röportaj yaptık.   

Ergün Demir…  2008 yılında Binbir Gece dizisi ile adını duyurdu. Ama işi, sevgiyi, ilgiyi, şöhreti kendi ülkesi Türkiye’de değil Güney Amerika’da buldu. Arjantin’de dans eder, İspanyolca konuşarak tiyatroda oynar, ihtiyacı olan bölgelere kamyonlarla erzak – eşya yardımı yapar.

Türkiye’ye geldiğinde ise Nobel ödüllü bir eseri Fransızca okur, balonda uçar, kilim dokur. E haliyle, meraklısı da Kapadokya’yı, Arjantin’i, sanatı, hayatı konuştuğumuz bu röportajı okur.

Haberin Devamı

2015 yılında, 2 aylığına davet edildiğiniz Arjantin’den çok uzun bir süre sonra Türkiye’ye geldiniz. Uzun bir aradan ve 17 saatlik uçak yolculuğundan sonra İstanbul’a indiğinizde, içinizde hangi düşünce çocukları koştu, hangi duygular coştu?

Tarifsiz bir mutluluk… Türkiye anavatanım. Canım, kanım tarihim, hayat hikayem ve umudum…

Türkiye’ye geldiğinizde İstanbul’da ne yaptınız ilk olarak?

Bence İstanbul’un en nezih yemeklerini hazırlayan Taşhan Arkat restaurant’a gidip güzel birbuçuk karışık kebap yedim.

Ergün Demir: Recep İvedik beni ağlatır

MARADONA’NIN İNGİLTERE’Yİ BONCUK GİBİ DİZMESİ KADAR KEYİFLİYDİ!

Kısa bir süreliğine ailenizi ve sevdiklerinizi ziyarete geldiğiniz Türkiye’de, Arjantinlilere tanıtmak için Kapadokya’da, İspanyolca konuşarak eğlenceli çekimler yaptınız üç gün. Nasıl geçti?

10 numara… Diego Maradona’nın 1986 Dünya Kupası’nda İngiltere’yi boncuk gibi dizmesi kadar keyifli oldu.

İlk defa gittiniz sanırım? Nasıl buldunuz Kapadokya’yı?

Kapadokya... Dünyada eşi benzeri yok ve bu yüzden UNESCO tarafından sit alanı olarak medeniyetimize katkıları olan yegane bir beşik. Ama yerdeki çöpleri görünce içimdeki öfke çığ gibi büyüyor. Değerini yeterince bilmiyoruz ülkemizin. Kapadokya da bunun bir örneği. Bu kadar görkemli bir değerde, otellerin %30 doluluk oranını görünce insanın içi parçalanıyor.

Haberin Devamı

İnsanları nasıl? Size nasıl davrandılar?

Sıcak, sevecen ve samimiler. Rehberimiz Güler Baş, kendimizi evimizde gibi hissetiğimiz butik otel Dere Suites Cappadocia’nın sahibi Nejat Yıldırım ve güler yüzlü personellerine, şehir içindeki çekim için gittiğimiz birçok yere bizi ulaştıran Kleos Turizm’den Ömür Zibel, Simone Rodrigues Karaatlı’ya, İsmail Kılıç’a, sonra Güray Müze’ye, Levent Kocabaş’a Süleyman Baş’a, Sıtkı Art Gallery - Nida Olçar’a yürekten teşekkür etmek istiyorum. Misafirperverliğin bundan daha iyi olması imkansız. Benim amacım Güney Amerika halkına ülkemizi en iyi şekilde tanıtıp turizme katkı sağlamak. Ama bunları yapmak isterken tuhaf engeller ile karşı karşıya kalıyorsun. Ve bu, insanın hevesini kursağında bırakıyor.

Haberin Devamı

ÖLÜRÜM DE UNUTMAM! BİR TÜRK BİR TÜRK’E NASIL BÖYLE DAVRANIR?

Tuhaf engeller derken… Arjantin’de yayınlanması planlanan, Türkiye’de yapılacak olan çekim konusu için başvurduğunuz Türkiye Kültür Bakanlığının “Yabancı ekiple gelirseniz masrafları karşılarız ama Türklerin masrafını karşılamıyoruz” demesinden bahsediyorsunuz sanırım?

Hiç sorma Melike. Aklıma geldikçe güleyim mi, ağlayayım mı bilemiyorum. Durum şöyle; Arjantin TVP devlet kanalı genel müdürü ile Türkiye’de çekim yapmak istediğimi konuştuğumda, kendisi bana kanalını açacağını ancak Türkiye’deki prodüksiyona karışmayacağını söyledi. Arjantin yetkilileri TRT ile işbirliğine sıcak  bakıyordu. Ben tüm Güney Amerika’ya ülkemi tanıtacağım düşüncesinin heyecanı ile kamera için TRT’ye ve Türkiye’de konaklamak için Kültür Bakanlığı ile temas kurdum. Çekim için bakanlığa 1,5 ay önce başvurulacakmış, çekim izni alınacakmış vs… Benim ise 10 günüm ve Arjantin’de beni bekleyen yeni oyun provalarım vardı. Sonuç, TRT bize bir kamera bile tahsis etmedi. Kültür Bakanlığı’ndan aldığım cevabı, bana söyleneni ölürüm de unutmam. "Ergün Bey ekipten oluşan tüm yabancı arkadaşlarınızı misafir ederiz ama sizi zor, siz Türk vatandaşı olarak kendi başınızın çaresine bakın” dediler. Bu nasıl bir mantık? Bir Türk bir Türk’e nasıl böyle davranabilir? Sen devreye girmeseydin projeden o an vazgeçmiştim zaten. Bu konudaki üzüntümü seninle paylaştığımdan üç gün sonra Kültür Bakanlığı’ndan çekim izinlerini almış, kamera, konaklama, ulaşım, rehber, balon dahil her şeyi halletmiş bir yapımcı olarak döndün bana. Çekimleri başarıyla ve keyifle yaptık ne mutlu ki!

Haberin Devamı

DUVARLARI AŞABİLİRSENİZ ÖZGÜRLÜK DUYGUSUNU HİSSEDERSİNİZ!

Balon çekimleri de yaptık. Bulutlara arkadaş olduğunuz o uçma sürecinizde hissettikleriniz?

Çocukken uçmayı hep hayal ederdim. Duvarları aşabilirseniz özgürlük duygusunu hissedersiniz. O hissi aldım fazlasyla. Balona binip irtifa kazanınca o yükseklikte insan tarifsiz bir huzur hisediyor. Tüm Kapadokya muhteşem görkemiyle, güzelliğiyle ayağının altında ve şunu düşünüyorsun; buraya neden yılda 20 milyon turist gelmiyor, Eyfel kulesine gidenler gibi. Sorunun cevabını bir düşünelim lütfen! Benim bu konuda elbette bir fikrim var. Merak eden birileri çıkarsa beni aramaktan çekinmesin.

AŞK EŞİTTİR TESLİMİYET!

Haberin Devamı

Balonda uçtunuz. Sizi neler, hangi duygular - mutluluklar uçurur?

Üretmek, yazmak, yeni bir kitap okumak, aşk yapmak...

Mutluluktan uçuran bir duygu olarak da bilinen aşkın, sizin sözlüğünüzdeki tanımını sorsam…

Aşk eşittir teslimiyet!

Hangi olaylar sizi dibe çeker peki?

Fanatizm, aptallık. Düşünsene adamın gözü var ama görmüyor, farketmiyor. Kulağı var ama duymuyor. Kapanmış adam. Bu beni fena ediyor.

ARJANTİN’DEKİ İLGİNİN YARISINI TÜRKİYE’MDE GÖRSEM OSCAR’A ULAŞMIŞTIM!

Balondaki ateşi görünce sizi neler ateşler, motive eder?

Kendime ve diğerlerine faydalı olabilme duygusu.

Kapadokya’da da bir grup Arjantinli turist sizi buldu, çok ilgi ve sevgi gösterdiler. Size bu kadar yoğun ilgi göstermelerinin temelinde neler var?

Sanırım samimiyetimi, merhametli ve sevecen oluşumu görüyorlar. Yolda görünce bırakmıyorlar. 2 ay diye gittim, 28 aydır Arjantin’deyim. Ne otel parası ne ulaşım masrafı ödetmiyorlar. Arjantin’de sokakta ihtiyacı olanlara çorba dağıtıyorum. Toplanan erzaklarla, eşyalarla yakında üçüncü bir kamyon ile yoksul bölgelere gidip yine yardım dağıtacağım. Beni televizyonda ve tiyatroda da izleyince demek biraz olsun seviyorlar. Ama şu bir gerçek ki kimse kendi toprağında peygamber değildir lafına bir kez daha şahit oldum. Arjantin’de gördüğüm ilginin yarısını Türkiye’mde görsem Oscar’a ulaşmıştım çoktan.

KUMSALDA YAPTIĞIN KALE YIKILIRSA BİR KALE DAHA DİKMELİSİN!

Arjantin’de yaptığınız yardımlar dikkat çekiyor.

Tanrı’nın da dikkatini çekiyorsa ne mutlu bana. Kumsalda bir kale yaparsın, saf duygularınla. Bir dalga alıp götürür. Hiç önemli değil, bir kale daha dikmelisin.

 

GARİP ROMANTİKLERDENİM!

Arjantin’de son rol aldığınız oyun vodvil türündeydi. Sanılanın tam tersi, insanları güldürmek, ağlatmaktan daha zor aslında. Siz bu anlamda da zoru seçenlerdensiniz. Yaşamınızda, işlerinizde; zor olanın peşinden gitmek, motivasyon ve başarı kamçınız diyebilir miyiz?

Evet… Zoru varken neden kolayını seçeyim diyen garip romantiklerdenim. Kolayı kolaycılara bırakalım, herkes mutlu olsun. Güney Amerika’da  televizyonda çok kez boy göstermiş, tiyatroda başrolde oynadığımı anlatacak kadar anekdotlar biriktiriyorum torunlarıma.

RECEP İVEDİK BENİ AĞLATIR!

Peki sizi neler gülümsetir - güldürür?

Nükte beni güldürür, Recep İvedik ağlatır!

Hayat, her dönemde bizden alır. Yaşamınızda ne ya da neleri sizden almasın diye, hayata neler vermeyi göze alırsınız?

Bir yıl önce abimin ağır bir hastalık haberini aldım. Çok ağladım.  Ailem herşeyim. Neyim var neyim yoksa onların sağlığı için veririm. Hayat çok güzel ama çok. Birbirimize ‘Seni seviyorum’ diyelim olabildiğince.

MUTLULUKLARI ISKALIYORUZ!

“Bugün mutluluktan müebbet yesek yarın af çıkar” demiş bir karakter… Nedir mutluluğun sırrı?

Çiftçi toprağını işlerken gökyüzüne bakar, uçak görür, keşke o pilot ben olsaydım der. Pilot aşağıya bakar, keşke evimde olsam der. Mutluluk böyle ıskalanır. Ben sorduğun sorulara cevap veriyorum, nefes alıyorum, veriyorum. Bu sırada çocuk doğuyor, insan ölüyor ve hâlâ burdayım diyorum. Minnetimle Tanrı’ya şükrediyorum. Mutluyum ben.

TİYATRO YEMEK GİBİDİR!

Oyunculuk ve sahne hayat işçiliği gibi aslında. Nasıl bir oyun veya hangi rol hayat işçiliğinizi daha keyifli kılar?

Aynen öyle… Tiyatro yemek gibidir. Misafir gelecek. Pazara çık, al, seç, evde temizle, haşla, pişir, dekore et, sun ve adamın biri gelsin iki dakikada yok etsin. Tiyatro anı yaşama - yaşatabilme sanatı. Bana en çok heyecan verecek oyun ise başkasının kafasında yeşerip sunulacak olan eser.

Arjantin aslında bizden daha geri ama sanatta bizden çok ilerdeler, sanata çok düşkünler. Buenos Aires’te, nerdeyse her caddede bir tiyatroya rastlayacak, insanlar gece kucağında küçük bebekleri ile gelecek kadar sanata düşkünlükleri nerden geliyor?

Bir kaç rakam benim yerime cevap versin; geçen sezon günde çift temsille toplam 65 bin seyirci bizi izledi. Bu sezon başka bir oyun ile günde tek temsil versek de, Buenos Aires’te sahne alan 1000’i aşkın eserden biri olduk. Yorum sizin.

Ergün Demir: Recep İvedik beni ağlatır

TÜRKİYE KENDİNİ YENİDEN YARATMALI!

Dünyanın birçok ülkesinde sanat kurtarıcı olarak görülüyorken Türkiye’de bu, neden yok sayılıyor, görülmek istenmiyor?

Sanat aydınlık demek. Bazen ışık insanların gözüne ağrı veriyor demek ki. Nazi döneminde yakılan kitaplar, hâlâ Alman halkının en çok utanç ve acı duyduğu dönemdir. Geriye dönelim biraz; Ortaçağ, bitmeyen savaşlar… Örneğin Franszlar İngilizlere karşı 117 yıl savaştı. Bitmeyen savaşlar sonunda düşman ordudan daha büyük bi lanetle karşılaştı, veba ile! Peki ne oldu sonra? Yorgun Avrupa küllerinden doğdu ve kendisini yeniden yarattı rönesans ile. Türkiye kendini yeniden yaratmalı. Sanat buna inanılmaz katkı sağlar.

İNSANOĞLU ENİNDE SONUNDA YERYÜZÜNÜ YOK EDECEK!

Sanatçılar toplumun aynası olarak görülüyor. Peki Ergün birey olarak aynaya baktığında neler görüyor, neler düşünüyor hem toplumla hem kendiyle ilgili?

Freud’un aynasından söz edersek her gün daha erdemli bir insan olma düşkünlüğünü görürken, insanoğlunun eninde sonunda yeryüzünü yok edecek olması düşüncesi henüz doğmamış nesiller adına içimde tedavisi ve tarifi olmayan bi acı bırakıyor.

Hayaller zihnin tomografisine göre okunur imzalanır, lafın gelişine göre değil. Yakın zamanda zihninizin tomografisinden görüp okuduklarınız arasında neler var?

Türkiye ve Arjantin’de çekilecek, hikayesini yazdığım senaryomu beyaz perdede görmek arzusu, cesur bir yapımcı bulma inancı var.

TRUMP’UN, KİM JUNG İLE DİDİŞMESİ BENİ ÇOK HUZURSUZ EDİYOR!

Son dönemde nelere itirazınız var?

Nerden başlasam bilmiyorum. Trump’un, Kim Jung ile didişmesi beni çok huzursuz ediyor.

Ülkemizin dertlerine ne kadar kafa yorarsınız? Türkiye’de zor bir süreçten geçti – geçiyor. Kadınlar öldürülüyor, terör, yangınlar… Ülkemizin içinde bulunduğu durumu değerlendirmeniz gerekirse neler söylersiniz?

Dört dilde basını takip ediyorum her gün. Ülkemde herkesin herkesten korkar olması beni çok üzüyor. Ülkem için her gün dua ediyorum. Herkes gibi ben de acı çekiyorum. Türkiye, kimlik  krizini aşamadığı sürece acımız devam edecek. Birbirini dinlemeyen bir kutup ‘Tek haklı benim’ dediği sürece ağlayacağız. O kadar saçma uç durumlar var ki, akıl izan tarif edemez.

ÇOCUK TECAVÜZCÜLERİNE İDAM GETİR BAK NE OLUYOR!

Çocuğa, kadına, hayvana, farklı cinsel yönelimden olanlara şiddet haberleri çok arttı. Şiddetin bu boyuta gelmesi insanı endişelendiriyor.

Hem de nasıl… Belçika’da bir kaç sene evvel Dutroux, çocuklara önce tecavüz edip sonra öldürüp toprağa gömüyordu. Çocuk tecavüzcülerine idam getir bak ne oluyor! Hayvanlar, köpekler, kediler Uzakdoğu’da çok vahşice muamele görüp pişiriliyor. Fransa’da üç günde bir kadının şiddetten öldüğünü biliyor muydunuz?

Ergün Demir: Recep İvedik beni ağlatır

Tokat etkisi yaratacak ne tür çareler etkisini gösterebilir bu konularda?

Eğitim eğitim, eğitim… Eğitim ve adalet ikilisi… Adalet sert tokadını gösterecek, bu kadar basit!

BIRAK ŞU ŞEYTANİ İŞLERİ!

Peki insanlığın, insanların görmek istemedikleri nedir ki, onları bu kadar korkutan?

Ülkemizin efsanevi bir duayen oyuncusu 2009’da prova sırasında çay içmediğimi görünce, “Senin gibi Fransa’da yaşamış bi oyuncu nasıl oruç tutar” diye sorunca şok oldum. Diğer yandan sanat ile ilgileniyorum diye, yeryüzünün düz olduğuna inanan bazı insanlardan “Bırak şu şeytani işleri” lafını çok duydum.

Sanat kadar işinde iyi olan bazı insanlar da hakettiği değeri göremiyor çoğu zaman?

Aynen dediğin gibi… Oysa lliyakata önem vermeliyiz. Hak eden parlamalı. Fransa Cumhurbaşkanı 39 yaşında. Arjantin’de 30 yaşında bakan arkadaşlarım var. Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum; beni sanat ve turizm bakanlığına uygun görse, maaşımı Kızılay’a bağışlamak kaydıyla. 4 sene versin bana sadece, turizmi nasıl canlandıracağımı görmeniz için.

Bunlar sonra yapmak istedikleriniz arasında neler var?

Arjantin’deki yardım kampanyalarıma Türkiye’mden Kızılay’ın ortak olmasını diliyorum düşlüyorum, Ermeni diasporasına karşı mücadele etmek adına. Yazdığım uzun metraj ile Oscar almak… Binbir Gece kadar kaliteli bir diziyle Güney Amerika’yı salladıktan sonra Türkiye’yi dünyaya duyurmak için Arjantin’de ikibuçuk senedir imajımız ve turizme insanları çekmek için uğraşıyorum. Peşinden Küçük Gelin dizisi yayınlanıyor ve tüm emeklerim boşa gidiyor. Tutulduğum soru yağmurunu anlatamam. İnsan öfkeleniyor bu duruma.

TÜRKİYE GÜNEY AMERİKA’YI HENÜZ KEŞFEDEMEDİ!

Türkiye, sizin Güney Amerika’da bir Türk olarak yaptıklarınızı görmüyor, göremiyor galiba. Ne olabilir bunun sebebi?

Sanırım öyle. Arjantin, Paraguay, Brezilya, Şili, Uruguay beni ne kadar görüyorsa Türkiye bir o kadar görmüyor. Anlamak zor gerçekten. Az önce de dediğim gibi Arjantin’de görmüş olduğum ilginin onda birini Türkiye’de, ülkemde görseydim, Oscar’ı almıştım çoktan. Güney Amerika, aslında bakıldığı zaman Türkiye adına, henüz keşfedilmemiş bir kıta olarak görüyorum ben. Güney Amerika’da  televizyonda % 20 – 30 reyting alan programlarda ilk kez bir Türk olarak, Türkçe konuşarak 7 ay boy gösterdim. İspanyolca konuşarak tiyatro oyunlarında rol aldım, Tiyatro Festivallerine katıldım yine bir Türk olarak. Bunu güzel bir şekilde değerlendirip Arjantin’de Türk Günleri düzenlemek istiyorum. Türkiye’den gelmek isteyen kıymetli sanatçılarımız Arjantin’e gelmek, kendilerini göstermek isterlerse onlara ciddi anlamda destek olabilirim, köprü vazifesi görebilirim. Geçenlerde Ali Poyrazoğlu ile konuştuk, Arjantin’de oyununu oynamak istediğini bellirtti. Serra Yılmaz, Ferzan Özpetek bir haftasonu gelseler, 2-3 filmini burdaki insanlara ulaştırma şansımız var. Arjantin Kültür Bakanı ve Ekonomi Bakanı, Arjantin Cumhurbaşkanı Yardımcısı tanıdıklarım - görüştüklerim arasında. Burdan sizin aracılığınızla Türkiye’deki Kültür Bakanlığımıza seslenmek istiyorum. Bize destek olurlarsa mesela THY ile bize sponsor olurlarsa Arjantin’deki Türk Günlerinde birçok etkinliği gerçekleştirebilecek çevreye sahibim. Türk yapımcılara da sesleniyorum; Türkiye – Arjantin ortak yapımı bir film, Arjantin’de, Paraguay’da, Şili’de, Uruguay’da yüksek reyting getirecek bir pazara sahip.    

TÜRKİYE’Yİ ÇOK ÖZLÜYORUM ÇOK!

Arjantin’de oyunlarda rol almanız ve orada çok sevilmeniz sebebiyle yakın zamanda dönmeyi düşünmüyorsunuzdur sanırım. Sizi ne ya da neler Türkiye’ye döndürür ancak?

Beni ailem, sanatsal bir proje ve ülkem adına yapabileceğim üstleneceğim bir görev getirebilir. Ülkemi çok özlüyorum çok.

 

 

 

Bu adamları bir odaya toplamak bile milyon dolar! - Sinefil

 
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!