Kapıları zorladım, duvarları yıktım, kendimi buldum

Güncelleme Tarihi:

Kapıları zorladım, duvarları yıktım, kendimi buldum
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 06, 2015 01:38

Arap dünyasının en heyecan verici kadın yıldızlarından. Rock’tan caza, elektronikten punk’a bir yelpazede cesurca geziyor. Lübnanlı Yasmine Hamdan, Soapkills isimli grubuyla 2000’li yılların başında Beyrut’un ‘underground’ müzik âlemlerini sallayıp dünyaya açılmıştı. Ya Nass albümü onu kitlelere tanıttı. Paris’te yaşayan Hamdan, ‘Ramazanda Caz Festivali’ kapsamında yarın akşam İstanbul’da.

Haberin Devamı

Rock, punk, hip hop ve elbette Arap melodileri... Şarkılarınızı dinlediğimde hepsinden biraz buluyorum. Siz nasıl tanımlıyorsunuz müziğinizi?
- Ben de tanımlamakta zorlanıyorum. Sahnede biraz daha enerjiğim, biraz daha rock’a kayıyorum. Albümse bir karışım. ‘Ya Nass’ albümüne başladığım zaman ‘folk’ olmasına karar vermiştim. Ama sonra şarkılar kendini dayattı; biraz pop, biraz elektronik, biraz rock oldu. Müzik bir kaba sığmıyor hiçbir zaman. Zaten öyle olduğunda da ben sıkılıyorum.

Size ‘Arap müziğinin yeni yüzü’ diyorlar. İsabetli bir tanım mı bu?
- Bugünün dünyasında Arap olmak ne demek gerçekten bilmiyorum. Medya bu cümleyi kurmayı, bu profili üretmeyi seviyor çünkü akılda kalması kolay.

Kapıları zorladım, duvarları yıktım, kendimi buldum


Peki kimsiniz siz?
- Ben Arap kimliğimi ifade etmek için farklı yollar bulmuş bir insanım. Hem unutmamalı, birden çok Arap kimliği var. Ben birçok gerçeklik düzleminde birden yaşıyorum. Modern dünyadayım. Beraber çalıştığım müzisyenlerle insanların uydurduğu sınırların, tabuların ötesine geçmeye çalışıyorum. Sansür yok, sınır yok, müzik var. Benim bir kadın olarak Arap toplumunda ve dünyada yerimi bulmam gerekiyordu. Özellikle Soapkills döneminde bazı kapıları zorladım, duvarları yıktım, kendimi buldum.

Haberin Devamı

Kapıları zorladım, duvarları yıktım, kendimi buldum


Bizim kulaklarımız Arapça şarkılara alışkın, hiç yadırgamıyoruz; peki ne anlatıyorsunuz şarkılarınızda?
- Durumlar, haller... Bir Arap kadını olarak kendimden bahsederim ama her zaman değil. Mizah var, erotizm var Arap kültüründen gelen. Bazı şarkılarım daha doğrudan elbette. ‘Beyrut’ mesela, 1940’lardan bir Lübnanlı bestecinin şarkısı. Bu şarkı benim için yazılmış olabilirdi. Melankoli, biraz öfke, biraz mizah, umutsuzluk, anlayış.

Kapıları zorladım, duvarları yıktım, kendimi buldum


Bu biraz da Beyrut’un tanımı gibi...
- Kesinlikle. Beyrut bana ilham vermeye, mutlu kılmaya, eziyet etmeye devam ediyor. Umut da veriyor ama bir yandan öfkem ve umutsuzluğumu da büyütüyor. Deli bir tarafı var Lübnan’ın. Çok özlüyorum. Sadece aile ve arkadaşlar değil. Deniz, yemekler, güneş... Siz beni anlarsınız, çünkü Türkiye gibi. Bir Arap ülkesindeyken, sevincimi göstermem bile Batı’dakinden farklı. Vücudum değişiyor.

Jim Jarmusch’un ‘Only Lovers Left Alive’ filminde söylediğiniz şarkı Oscar’a aday oldu. Nasıl bir araya geldiniz?
- Kocam Elia Süleyman biliyorsunuz bir yönetmen. Onunla film festivallerine sıkça gidiyorum. Marakeş’teki festivalde Elia jürideydi. Orada bir başka jüri üyesinin piyanist eşiyle tanıştım. Hamama gittik, güldük eğlendik derken, beraber bir ufak konser vermeye karar verdik. Konserde Jarmusch da varmış. Büyüleyici, benzersiz bir gece oldu. Önceden tanışıyorduk zaten, konserden sonra yanıma geldi, bir sonraki filminde beraber çalışmak istediğini, bu şarkıların ona çok ilham verdiğini söyledi. Benim açımdan hayatta ancak bir defa yaşanabilecek bir deneyimdi.

RAMAZANDA CAZ BAŞKADIR

Haberin Devamı

Kapıları zorladım, duvarları yıktım, kendimi buldum

Bugün Okay Temiz ve Roman Orkestrası, 21.15, İstanbul, Uniq Açık Hava Sahnesi
9 Temmuz Perşembe, Pierre Blanchard Gypsy Jazz Quintet, 21.15, İstanbul, Uniq Açık Hava Sahnesi
10 Temmuz Cuma, André Manoukian Quartet, 21.15, İstanbul, Fransa Sarayı Bahçesi
11 Temmuz Cumartesi, André Manoukian Quartet, 21.15, Ankara, Fransa Büyükelçiliği Bahçesi

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!