Kaosa devam: Into the Badlands
Güncelleme Tarihi:
AMC kanın ve kaosun tadını aldı, ne kadar kanlı ve kaos ortamında geçen dizi varsa peş peşe ekrana sürüyor. Furya “Walking Dead” ile başladı, peşinden “Hell on Wheels” geldi, “Fear the Walking Dead” bu akımın yenilerinden biri olurken “Into the Badlands” serinin son halkası oldu. Şimdilik…
“Into the Badlands” çizgi roman estetiğinde, Western ve Uzakdoğu filmlerini hatırlatan sahnelere sahip bir aksiyon dizisi. Dizinin geçtiği zaman ve mekân belirsiz. Konusu kısaca şu: Karanlık ve korkunun hüküm sürdüğü, savaşlar sonrası dönemde 7 erkek ve 1 kadın kaosun getirdiği düzene şekil veriyor. İnsanlar o kişilere inanıp himayelerine giriyorlar ancak bir süre sonra bu düzen köleliğe dönüşüyor. Geçim kaynağı petrol ve uyuşturucu olan Baronlar kendilerini korumak için “Kırpıcılar” adı verilen bir savaşçı ordusu yaratmışlar, dizinin de merkez noktası Baron Quinn ve onun sadık kırpıcısı Sunny arasında yaşanan tehlikeli ilişki.
Quinn emrine aldığı yeni insanlara kırpıcılarından biri olan Sunny’yi tanıtırken onun 400 adam öldürdüğünü ve öldürdüğü her kişi için sırtına bir çizik dövmesi yaptırdığını anlatıyor. Sunny, yaşadığı toprakların ötesinde neler olduğunu merak eden, kasabanın doktorunun doktor kızıyla gizli aşk yaşayan, dövüş konusunda oldukça yetenekli biri. Yanına çırak aldığı M.K., bir yeri kanadığında bilincini kaybeden ve olağanüstü şekilde güç kazanan bir karakter. Bu özelliğinin Dul adını taşıyan kadın baron tarafından bilinmesi başına iş açıyor. Baronlar arası bir barış ortamı sağlanmış olsa da Dul’un M.K.’yi yakalamak istemesi ve bu uğurda Quinn ile çarpışması dizinin ilk sezonunun ana teması.
Baron Quinn’in tarlada çalışmak için emrine giren çocuklara yaptığı konuşmada İncil’i havaya kaldırarak “Bir zamanlar insanlar bunun kutsal kitap olduğuna inanırdı. Kendilerini kurtaracak bir tanrıdan gelen cevapları barındırdığına inandılar. Çorak Topraklar’da tanrı falan yok. Nereden mi biliyorum? Tanrı sizi beslemez, giydirmez ya da korumaz. Ben yaparım!” şeklinde konuşması ilk bölümün etkileyici repliklerinden sadece biri.
Martin Csokas (Quinn)
Dizinin başrolünde olan Daniel Wu aslen Hong Kong sinemasında parlamış bir isim. “The Men with Iron Fists” ve “Europa Reports” gibi filmlerle Amerika’da kısıtlı bir izleyici kitlesiyle tanıştı. “Into the Badlands” onun Amerika’da geniş kitlelerce tanınmasını sağlayacak, şu an kadarki en büyük projesi. Dul karakterine can veren Emily Beecham sadece İngiliz sinemasında boy göstermiş bir isim. En bilinir işi “24 Days Later” filmi. En başarılı işi olan iki sezonluk drama dizisi “The Village”deki rolü sayesinde Amerikalı yapımcıların dikkatini çekti ve diziye dâhil oldu.
Dizi oldukça maço tonda ilerlerken ve kadınlar cinsel obje olarak tanımlanırken Dul ve emrindeki savaşçı kadınların savaşma teknikleri yüzleri güldürüyor. Dul’un kadın olarak beceri ve savaşma sanatında erkeklerden aşağı kalır yanı yok, kimseye yenilmeyen Sunny’ye karşı başarıyla savaşıyor. Söylemeden geçemeyeceğim, Emily Beecham’a âşık oldum ve bu role ondan başkasını yakıştıramadım… Baron Quinn rolünde Marton Csokas’ı izliyoruz. Yeni Zelandalı oyuncu “Sons of Liberty”, “Rogue” ve “Falcon” gibi dizilerde, “Noah”, “The Amazing Spider-Man 2”, “Kingdom of Heaven” gibi büyük filmlerde rol aldı…
Daniel Wu (Sunny)
Dizinin senaryosunda büyük ölçüde 16. Yüzyıl’da yazılmış olan “Journey to the West” isimli kitaptan faydalanılmış. Ayrıca “Mad Max” ve “Kill Bill” filmlerinin etkilerini de görmek mümkün. Dizide dikkat çeken bir başka olaysa hiç ateşli silah kullanılmaması. Kılıç, balta ve Ninja yıldızına benzer bir yıldız savaş araçlarının öne çıkanları. Fiziksel dövüşte öne çıkan mücadele tekniği ise kung fu. Dövüş ve kılıçla çarpışma sahnelerinin estetik bir anlayışla kameraya alınması bu diziyi benzer dizilerden ayıran en önemli özellik. Viktoryan döneminden fırlamış gibi duran kıyafetler, 1940’lara ait model arabalar da bu estetik anlayışın uzantıları…
Dizinin ilk sezonu 6 bölüm olarak ekrana geldi, bu satırları okuduğunuz sırada tüm bölümler gösterilmiş olacak. Dizinin çok yüksek başlayan reytingi bölümler ilerledikçe düşme trendine girdi ama bu ikinci sezon onayı almasına engel olmayacaktır. Dizinin jenerik müziğinin Linkin Park vokalistlerinden biri olan Mike Shinoda tarafından yapıldığını belirterek yazıyı bağlayalım…
bluejean.com.tr tarafından hazırlanmıştır.