İyi bir müzisyenden çekingen bir albüm: Aslı Demirer

Güncelleme Tarihi:

İyi bir müzisyenden çekingen bir albüm: Aslı Demirer
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2016 14:31

Aslı Demirer uzun süredir hayatını müzik yaparak kazanmaktaydı. Reklam, dizi ve film müzikleri seslendiriyor; vokal koçluğu ile uğraşıyordu. Katıldığı Music Factory Yarışması’ndaki birinciliği ve sonrasında ‘Güneşi Beklerken’ adlı popüler dizide ilgi gören şarkısı ‘O Şarkı’ Aslı’nın kariyer planını etkilemiş olsa gerek. ‘O Şarkı‘dan hemen sonra ‘Madem’ adlı teklisini çıkardı.

Haberin Devamı

DÜNYANIN EN AŞK YERİ
5 üzerinden 3 yıldız 
 

O zamanki yapımcısının bir diğer sanatçısı olan ve ‘Çatı Katı’, ‘Büyük İnsan’, ‘Sen İstanbul’sun’ gibi birçok hit parçasıyla önemli çıkış yakalayan Gökhan Türkmen’le kafaca yakındılar birbirlerine. Türkmen’in kafasında kendi müzik şirketini kurmak ve inandığı müzisyenlere destek olmak vardı. Gökhan; GTR Müzik projesini hayata geçirdiğinde Aslı’nın da bu yapıya dâhil olması kaçınılmazdı.

Aslı; geçtiğimiz yıl Gökhan Türkmen’le düet yaptığı ‘Korkak’, ‘Saat On İki’ ve bu kez ‘Güneşin Kızları’ adlı dizide ilgi görecek ‘Bu Kafalar’ gibi parçalarıyla Aslı Demirer markasına yatırım yaptı, adını duyurdu. Bundan sonraki adım ‘Gökhan Türkmen’in kanatları altındaki kız’ algısını yıkacak bir albüm olacak diye düşünmekteydim. Aslı Demirer bu adımı attı. Ancak ’Dünyanın En Aşk Yeri’nin tereddütlü ve çekingen bir adım olduğu söylenebilir. Sebeplerine gelince…

Haberin Devamı

İyi bir müzisyenden çekingen bir albüm: Aslı Demirer

Her şeyden önce düzenlemelere takıldım. Aslı Demirer, Gökhan Türkmen ve müzikal prodüktör Aytaç Özgümüş’ün; Aslı Demirer kalite çıtasını yüksek tutmaya çalıştıkları, farklı bir pop sound’u inşa etmeye çalıştıkları açık ve bu çok iyi. Öte taraftan retro hisli, modern ve özgün bir sound üretirken bir miktar arada kalmışlar sanki. Bu düzenleme yaklaşımı; iyi şarkıları potansiyel tüketicisiyle buluştururken bir miktar sıkıntı yaratıyor. Elbette Aslı Demirer için bir ‘eller havaya’ sound’u öneriyor değilim. Ancak vitrin için farklı bir tasarım gerek, şaşırtacak lokomotifler gerek. Vitrine baksın tüketici, önce bir içeri girsin…

İkinci olarak ‘Neden bir mini albüm’ sorusuna yanıt bulamadım kafamda. ‘Hep dijital, nereye kadar; artık şu albümü elimize alalım’ diye mi düşündüler; ‘Elimizde 4 parça var, o zaman bir EP çıkartalım’ diye mi devam ettiler bilmiyorum ancak Aslı’nın kariyeri açısından; şayet iş CD çıkartma noktasına gelmişse, bir miktar daha bekleyip hit potansiyeli yüksek parça sayısını artırmak daha verimli olabilirdi.

Haberin Devamı

CD artık bir koleksiyon ürünü… Ve insanların müzik markette ürününüze para ödemesini istiyorsanız iki kere düşünmeniz gerekli. ‘Bütün olay dijitalde, CD sembolik zaten’ de dememek lazım. Şarkıları bir bütünlük içinde CD olarak basmak net bir tavır içeriyor çünkü. Teklilerle ilerliyorken 4 parçalık bir mini albümü CD olarak çıkartma amacımız nedir?’ diye özenle düşünüp öyle karar vermelisiniz.

‘Dünyanın En Aşk Yeri’nde bana göre öne çıkan parçalar; mini albümle aynı adı taşıyan şarkı ve ‘Al Beni’. Aslı Demirer’inse eninde sonunda hak ettiği noktaya geleceğine inanıyorum. Yeter ki gerekli stratejik adımları atsın.

BURAY, SAHİDEN
5 üzerinden 3,5 yıldız  

Haberin Devamı

İyi bir müzisyenden çekingen bir albüm: Aslı Demirer

Müzikten ziyade eğlence severlerce kabul görmeyi önemseyenlerin egemenliği altında bir pop müziğimiz var. İktidar ortağı olarak da yazlık mekânları zıplatan remix’ler söz konusu. ‘Büyük’ dediğimiz deneyimli isimleri ayrı tutacak olursak işin merkezinde durum bu. Oyuna dâhil olmak isteyen yeniler ve yapımcılar da ezber bozmak yerine torna tezgâhının başında birbirinin benzeri şarkıların, tutmuş formüllerin peşinde koşuyor.

90’ların sound’u ve ürettiği müzikal değerin etkilerini halen yaşıyor olmasak, ne Kenan Doğulu’muz ne de Yalın’ımız olurdu mesela. Bu iki isim önemli çünkü müzik çıtası yüksek, Akdenizli Türk; yer yer içtenlikli romantik, yer yer çok eğlenceli; hepsinden önemlisi ‘iyi şarkı’ üzerine kurulu bir formülün temsilcileri kendileri.

Haberin Devamı

Yarım saat ve 8 şarkılık ilk albümü ‘1 Şişe Aşk’la dikkate değer bir çıkış yakalayan; özellikle dijital âlemde yeni nesli ve müzikmarkette kredi kartıyla alışveriş yapan yetişkinleri aynı anda yakalamayı başaran bir isim var; Buray. Özellikle de ‘İstersen’ ve ‘Sen Sevda mısın’ adlı şarkılarıyla gördüğü ilgiyi fazlasıyla hak etti.

Bu nedenle ikinci albümü ‘Sahiden’de ne yapacağı önemliydi Buray’ın. Çizgisini bozmadan; müzikal anlamda kendini geliştirerek; baştan sona bütünlüğünü koruyan iyi bir iş çıkarmış. 12 parça da; aynı nehrin yatağında zaman zaman usul usul; zaman zaman gürül gürül akıyor. ‘Aşk mı Lazım’la yaptığı açılışın iddiası, albümün bütününde güçten düşmeden sürüyor. Daha uzun süre şarkılarıyla adından söz ettireceğine inandığım Buray’a tek tavsiyem vokal üslubuyla ‘Yalın’a benzetilmesine sebep olan teknik meseleleri çözmek üzere mesai harcaması…

 

Haberin Devamı

ALICIA KEYS, HERE
5 üzerinden 3 yıldız  

 

Bir önceki stüdyo albümü ‘Girl On Fire’ın yayımlanmasının üzerinden 4 yıl geçti. 2001 tarihli çıkış albümü toplamda 12 milyon kopya satmıştı. ‘Girl On Fire’da bu rakam 1 milyon 300 bine kadar geriledi. Üstelik düşüş düzenli şekilde gerçekleşti. Elbette dijital dönüşümün etkisi var. Yaptığı her albüm; ülkesi Amerika’da 1 numara olmuşsa da Avrupa’da ve ‘The Element Of Freedom’ albümü hariç olmak üzere İngiltere’de çarpıcı bir liste başarısı elde edemedi Alicia Keys.

Bu kadarı Amerikalı bir R&B yıldızına yeter de artar bile. Turnelerini, remix ve konser albümlerini yapar, satar; O Ses Amerika’ya jüri olur, küpünü doldurur. Öte yandan oradaki R&B süper ligi biraz zorlu. Bakınız 2016’da albüm çıkaran Beyonce, Solange, Frank Ocean gibi önemli isimler daha ciddi mevzulara değinmeye başladılar artık. Her ne kadar Obama gidip Trump gelmiş olsa da ‘Siyah Amerika’nın devasa sorunları orada öylece duruyor.

Bence; tam da bu noktadan hareketle, bir süre önce, daha cesur ve politik olmaya karar verdi Keys. ‘Gerçek Alicia’yı göstermek istiyorum’ dedi; makyaj yapmaktan vazgeçti (bunu da dünyanın adaletsiz güzellik standartlarına bağladı); hayranlarıyla daha güçlü bir bağ kurmak maksadıyla konserlerinde cep telefonu kullanımını yasakladı. Şiddet ve cinsiyetçilik karşıtı net bir tavır aldı. Kurumsal ırkçılık ve çevre meselelerini ele aldı. İşte; altıncı stüdyo albümü ‘Here (Burada!)’da aynı duruşu öne çıkarma çabası içinde kendisi. Çaba diyorum çünkü müzikal tavrı samimi biçimde geçmiyor bize. Sebebi ise çok açık: şarkı, asıl derdi mesaj taşımak olan bir aracı olmamalı. Albümün bütününe baktığımızda ne yazık ki sound’un bir miktar çiğ ve derme çatma olduğunu görüyoruz. Bodoslama daldığı ciddi meseleleriyle şarkılarını ezmiş biraz Alicia Keys. Bunda kocası Swiss Beats’le oluşturdukları ‘old school (eski okul)’ hiphop iskeleti; bir rap’çi ayarındaki ritmik vokallerinin de etkisi var.

‘Pawn It All’, ‘Illusion of Bliss’, Blended Family’, ‘Work On It’, ‘Girl Can’t Be Herself’, ‘More Than We Know’, ‘Hallelujah’ gibi özü itibariyle iyi şarkılara rağmen ‘Here’ damakta belirgin bir tat bırakmıyor. ‘The Gospel’de, New York’lu tipik Amerikan siyah ailenin hicranını anlatırken; ‘Blended Family’de kendi hayatından yola çıkarak eşinin eski karısını da büyük ailesinin parçası olarak gördüğünü söylüyor ama hem politik hem kişisel olmak, üstelik bunu lafla değil müzikle yapmak zor iş. Her ne kadar 2016’nın iyi albümleri arasında gösterilse de Alicia Keys’in kendiyle yarışırken attığı büyük bir adım olduğunu söyleyemeyiz. 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!