Berlinale’de ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ alan Wim Wenders:Daha çekeceğim var!

Güncelleme Tarihi:

Berlinale’de ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ alan Wim Wenders:Daha çekeceğim var
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2015 14:33

Alman sinemasının efsane isimlerinden Wim Wenders 70 yaşını göstermiyor. Ona göre nedeni “sinema aşkı ve hâlâ gür saçları”. ‘Paris-Teksas’ ve ‘Berlin Üzerindeki Gökyüzü’ gibi unutulmaz filmlerin yönetmeni, Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ aldı. Kendisiyle soğuk bir Berlin günü buluşuyoruz. Kendi deyişiyle belli ki “Daha çekeceği filmler var!”

Haberin Devamı

Festivalde yeni filminiz gösterilirken Onur Ödülü almak nasıl bir hissiyat?
Ödülü kendime verilmiş gibi hissetmiyorum. Sanırım her ödül ortaya çıkan yapıta verilir, yapana değil. Dolayısıyla “70 yaşına geldim, Onur Ödülü’nü de aldım, kenara çekileyim” gibi bir duygum yok. Demek ki beğenilen filmler yapmışım, bu ödül onlara. Ama yenileri de beni bekliyor. Daha çekeceğim filmler var.

Neler çekmek istiyorsunuz?
Aslında bu kendime de sorduğum ve şu an yanıtını bilmediğim bir soru. Bu yaştan sonra kaç tane film çekebilirsiniz ki? 20 film daha çekemem belki ama daha çekmek istediğim çok şey var. “Gelmişim 70 yaşıma, geriye ne kaldı” sorusu sorulabilir elbet. Bunca yıldır ne çekmedin de şimdi çekeceksin yani... Esas olan ne çekmeyeceğim sorusu bence. Ruhuma ve sinema tutkuma uymayan hiçbir şey çekmem! Gerisine bakarız. O kadar çok proje var ki! Heyecan iyi bir şey, tutku da! Sizi yıpratmayacak bir gerilim her zaman iyidir, ayakta tutar. Sinema tutkusu beni genç tutuyor, bir de gür saçlarım.

Haberin Devamı

Berlinale’de ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ alan Wim Wenders:Daha çekeceğim var

Zaten bu yıl ‘The Salt of the Earth’ (Toprağın Tuzu) adlı belgeselinizle de Oscar adayısınız. Yani heyecanlanacak çok şeyiniz var...
Evet ama Oscar için artık heyecanlanmıyorum. Her aday oluşumda havaya sokuyorlar ama vakit kaybı. Mesela ‘Buena Vista Social Club’ (1999) ile aday olduğumda, kesin alacaksın diye sırtımı sıvazladılar. Alabildim mi, hayır! Bakınız ‘Pina’ (2012)! Yine alamadım. Dolayısıyla bu yıl hiç beklentim yok. Olursa sevinirim çünkü filmin tanıtımına, daha çok izlenmesine yararı oluyor.

Bu kadar yıldır Berlin Film Festivali’nde çok anınız vardır, en kıymetlisini anlatsanız?
Evet, festivalde çok şahane anılarım, azıcık da hayâl kırıklıklarım var. Ah bu sokakların dili olsa da anlatsa! Ama bu kadar yıl sonra baktığımda François Truffaut’yla tanışmamı ve birlikte kahve içip uzun uzun konuşmamızı hatırlıyorum. O zamanlar festival merkezi Zoo Palast’daydı, yani kentin batı cenahında, orada tanıştık. O kadar şahane ve kutsal bir anı ki! 1970’lerin başıydı, gençtim ve ondan öğreneceğim çok şey vardı ama sohbetinin güzelliği, heyecanını paylaşma şekli beni büyülemişti.

Haberin Devamı

Berlinale’de ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ alan Wim Wenders:Daha çekeceğim var

Yıllar sonra siz de genç sinemacılarla bir kahvelik sohbete oturmuşsunuzdur, değil mi? Yoksa festival koşuşturmasından fırsat kalmıyor mu?
Yok her zaman gençlerle sohbeti severim, zaman ayırmayı isterim. Atom Egoyan’ı tanıdığımda çok gençti mesela ve sonradan müthiş bir sinemacı oldu. Örneğin Jim Jarmusch’la da karşılıklı sohbet ettiğimizde bir kısa filmini acımasızca eleştirmiştim. Ama o da müthiş bir insan, çok kafa açıcı şeyler konuşmuştuk. Harika filmler kotardı sonradan. Zaten uzun süredir öğretmenlik yapıyorum, gençlerle olmak bambaşka bir enerji ve bakış açısı veriyor.

Memleketliniz Alman sinemacılar arasında aklınıza kim gelir önce?
Herkes gibi Rainer Werner Fassbinder! Son derece şahsına münhasır bir sanatçıydı. Onun gibisi zor gelir, erken gitti. Werner Herzog’la ise artık dostuz, futbol bile oynuyoruz. Herzog çok değişti, gayet barışçıl oldu. Hepimiz değişiyoruz elbette, yaşla birlikte daha bir duruluyoruz sanki. Yani duruluyoruz derken iyi anlamda söyledim. İnsan ruhuna daha vakıf oluyorsun belki.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!