'Kendi ülkelerine gitsinler' diyorlar ama onlar adaya ait

Güncelleme Tarihi:

Kendi ülkelerine gitsinler diyorlar ama onlar adaya ait
Oluşturulma Tarihi: Haziran 19, 2013 03:00

“İki Çizgi” filmiyle dikkat çeken yönetmen Selim Evci’nin ikinci uzun metrajı “Rüzgarlar”, bu cuma vizyona giriyor. Rüçhan Çalışkur, Mediha Didem Türemen ve Yusuf Nejat Buluz’un başrol oynadığı yapım, filmler için ses kayıtları yapan ve fotoğraf çeken Murat’ın çalışmaları için gittiği Gökçeada’da tanıştığı 80 yaşındaki Madam Styliani’yle arasında gelişen dostluğu anlatıyor.

Haberin Devamı

* “Rüzgârlar” filmini çekme fikri nasıl oluştu?                           

Selim Evci: 2005 yılında adaya fotoğraf çekmeye gitmiştim. Oradaki terk edilmiş Rum evlerini görünce “Nerede bu insanlar?” diye sordum ve adadan döndükten sonra bu konuda araştırma yaptım. Araştırmalarım sonucunda da böyle bir film çekmeye karar verdim. Böyle bir trajedi, her ne kadar artık küllenmiş de olsa yaşanmış ve bunu belgelemek gerekiyor diye düşündüm. Arkadaşım Murat Yaykın’la birlikte senaryoyu yazdık.

* Yaptığınız araştırmalarda sizi en çok etkileyen olay neydi?

Selim Evci: O insanların aslında oraya ait olmaları... Şöyle bir algı vardır ya: “Gitsinler kendi ülkelerine!” Onlar aslında adalı, Osmanlı vatandaşı, Osmanlı yapısı içerisinde yaşayan Ortodokslar. Trajedi de burada başlıyor. O insanlar Yunanistan’a gittikleri zaman orada kabul görmüyorlar, “Sen Türk tohumusun” gibi söylemlerle karşılaşıyorlar. O yüzden bu insanların birçoğu dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Her sene ağustos ayında adaya geliyorlar. Bence en trajik durum buydu. Biz o rengi, o insanları kaybetmişiz, bizim için de bir eksiklik.

FİLMİ ÇEKERKEN TEDİRGİNDİK

* Rüçhan Hanım, sizi senaryoda etkileyen neydi?


Rüçhan Çalışkur: Gökçeada’da yaşanan olayları bildiğim için senaryoyu ilk okuduğumda gerçekten çok etkilendim. Zaten ötekileştirme durumuna son derece karşı bir insan olduğum için, kendimi ve insanları bu durum hakkında sorguladım. Selim’e de güvendim. Onun iyi iş çıkaracağını biliyordum. Benim gördüğümü o da görüyor, bunu bilmek tekliflerine hemen “evet” dememi sağladı.

* Selim Bey, Murat karakteri de sizin gibi adaya fotoğraf çekmeye gidiyor, sergiyi açacağı zaman yaptığı konuşma da az önce sizin söylediğiniz şeyler...

Selim Evci: Evet, filmde böyle ses ve görüntü kaydeden bir karakterin olmasını istedik. Çünkü belge konuşturmak, filmin belge değeri olması açısından önemliydi. O anlamda benim söylemeye çalıştığım şeyi filmde ana karakter dillendiriyor.

* Filmin bir sahnesinde iki motosikletli adam var. Eleni ve Murat’ın yolunu kesmiyorlar ama onlar için bir tehdit oluşturuyorlar. Ne amaçla kullandınız bu iki motosikletliyi?

Selim Evci: O, baskıyı sembolize eden bir şeydi. Çok uzaktan bir bakışla da baskı oluşturabilirsiniz.

* Peki, siz çekim yaparken herhangi bir baskıyla karşılaştınız mı?

Selim Evci: Bize net bir baskı olmadı ama biraz tedirgindik açıkçası. Kendi adıma, böyle bir konuyu ele almanın hassasiyetini hissettim. Hiçbir şekilde bunun bir propaganda malzemesine dönüşmesini istemedim. İnsani boyutu çok yüksek, din, dil, ırk gözetmeksizin, kimseyi rencide etmeden, insanlık adına bir film çekmeye çalıştım. Ama hâlâ görünmeyen birtakım baskılar var. Mesela biz çekimleri tamamladıktan sonra, çekim yaptığımız mezarlıktaki 80 kadar mezar taşı kırıldı. Bundan çok fazla kişi haberdar olmadı, çünkü hakkında çok küçük haberler çıktı.

* Şu anda Gökçeada’da kaç Rum yaşıyor, bilginiz var mı?

Selim Evci: Şu anda ada nüfusu tamamen terse dönmüş durumda. Eskiden 9 bin Rum vatandaş varmış, şimdi 90 bin civarında Türk var. 170 kadar Rum vatandaş kalmış. Ama ağustos ayında Rumlar tekrar adaya dönüyorlar. Doğduğunuz yerden, atalarınızın doğduğu topraklardan kopmak kolay bir şey değil tabii.

HEM SANAT YÖNETMENİ HEM DE BAŞROL OYUNCUSU

* Didem Hanım, siz hem Eleni rolündesiniz hem de filmin sanat yönetmenisiniz. Bu ikisi birbirinin önünü kesti mi ya da birbirine destek oldu mu?


Mediha Didem Türemen: Aslında hazırlık sürecinde beni biraz da şanslı kıldı diyebilirim. Ben projeye senaryo aşamasında dahil oldum. O sırada oyuncu olarak da filmde yer alacağım kesin değildi. Her adaya gidişimizde ben de ses kaydettim, bir sürü Rum arkadaşımız oldu. Bunlar hem sanat yönetmenliğine hazırlanırken bana yardım etti hem de şive konusunda faydalı oldu. Sanat yönetmenliği, işimi kolaylaştırdı diyebilirim.

* Eleni’nin sizi etkileyen tarafları nelerdi?

Mediha Didem Türemen: Eleni’nin sakinliği, naifliği hoşuma giden, belki de kendime yakın bulduğum tarafları. Bir de çocukluğunun bir kısmı adada geçmiş ve yıllar sonra ilk kez geliyor adaya. Bu da duygusal bulduğum, senaryoda hoşuma giden bir şeydi.

* Eleni’nin şapkaları da çok şık duruyor, bu sizin fikriniz miydi?

Mediha Didem Türemen: Onlar Galatasaray’daki şapkacı Katya’nın dükkânından alındı. Hepsini ben seçtim. Senaryo aşamasında şapka yoktu aslında, sonra birlikte karar verdik.

Haberin Devamı

Umudu kaybetmeyelim

Haberin Devamı

* “Bu olaylardan ders çıkarmamız lazım” dediniz. Size bu filmden ders çıkarabilecek mi seyirci?
Selim Evci: Bu bir umuttur. Onu da kaybedersek, yaşamanın bir anlamı yok. Küçücük bir umut ışığı bile yol kat etmek demektir.

Ders çıkarmamız lazım

* Sizin ailelerinde göçmen olan var mı?

Mediha Didem Türemen: Benim annemin anneannesi Girit’ten göçmüş. Ben çocukken anneannem çok fazla Rumca konuşurdu. Annem ve teyzem de anlar ama konuşamazdı. Oradan Türkiye’ye göç ederken pek çok baskı yaşamışlar, onlardan da çok anı dinledim ben.

Rüçhan Çalışkur: Benim ailemde yok ama “Bulutları Beklerken”i çekerken Yunanistan’a gittiğimde Pontus Rumlarının yerleştiği bir köye gitmiştim. Orada yaşlı teyzelerle tanışmıştım. Onlar da Trabzon’un hasretini çekiyorlardı. O yaşadıkları köyde de Pontus Rum’u oldukları için baskı hissediyorlardı.

Selim Evci: Dünyanın çeşitli yerlerinde böyle şeyler oluyor. Bence bizim buradan gelecek kuşaklar için ders çıkarmamız lazım. O yüzden bu tür yapımların önemli olduğunu düşünüyorum. Bunları miras gibi belgelemek lazım ki, bu tarz olaylar tekrar yaşanmasın. Bir bilinç oluşturmak önemli.

Haberin Devamı

                                     

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!