Katil Joe sistemin ta kendisi

Güncelleme Tarihi:

Katil Joe sistemin ta kendisi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2014 01:30

‘İntikam’ dizisinin Hakan Eren’i, tiyatro adamı Engin Hepileri, artık büyüdü. Kenter Tiyatrosu’ndan müsaade isteyip kendi evine çıktı. Adı Tiyatro.iN. İlk projesi, Tracy Letts imzalı ‘Katil Joe’ nihayet prömiyer yaptı. Hepileri’yle karakomedi türündeki oyunu konuşmak üzere, oyunun sahnelendiği Moda Sahnesi’nde buluştuk.

Haberin Devamı

Kendi tiyatronuzu açma fikri ne zamandır var? Neden şimdi?
- Aslında böyle bir fikrim yoktu, çünkü ihtiyacım yoktu. Kenter Tiyatrosu evim gibiydi. Orada Yıldız Hoca’nın da izniyle hayal ettiğim projelerin hepsini gerçekleştiriyordum. Müşfik Hoca’yı kaybettikten sonra ablası Güner Abla’nın vefatıyla Yıldız Hoca’nın dinlenmeye çekilmesi, beraberinde Kenter Tiyatrosu’nda bazı idari değişiklikleri getirdi. Projelerimi eskisi gibi hayal ettiğim şekilde yapamayacağımı gördüm. Müsaade isteyerek olgunlaşmış, artık büyümüş bir çocuk olarak kendi evime çıkmak istediğimi söyledim. Yıldız Hoca da çok iyi karşıladı, sağ olsun.
Adı neden ‘Tiyatro.İN’?
- TDK’daki karşılığı, yabani hayvanların kendilerini korudukları bir kovuk, mağara. E bize biraz yakın bu. Oyuncu olarak bizim yabani oluşumuz ve bu çatının bizi barındırması fikri hoşuma gitti. İçinde Engin’in ‘in’i de var, Engin’in tiyatrosu olduğunu çağrıştırabilir. Bir de ‘out’ değil, ‘in’ yani.
Katil Joe bir Amerikan ailesini sahneye getirse de özü bize çok yakın. Neydi sizi vuran oyunda?
- Gerçekten çok çarpıcı! Oyundaki bir Amerikan ailesi de olsa, o ailenin yolculuğu bize hiç uzak değil. Çünkü insan denen varlık, duyguları olduğu ve bu duygular art niyetliler tarafından sömürülebildiği sürece, istenilen şekle sokulabilecek. Maalesef ülkemizde de böyle olduğunu son dönemde açıkça görebiliyoruz. Kandırıldığımız, bizi temsil eden insanların hiç de hayal ettiğimiz kadar temiz olmadığını görüyoruz. Neden böyle oluyor? Bunun cevabı Katil Joe’nun içinde var.
Aslında getirdiği toplum eleştirisiyle çözümü de işaret ediyor...
- Çekirdek aileye tekrar değer vermemiz gerekiyor. Çünkü sistem önce çekirdek aileye saldırıyor. Kaç çocuk yapacağından nasıl davranacağına, erkeğin ve kadının konumuna kadar her şeyi programlamaya çalışıyor. Bu programlama aynı Katil Joe’da olduğu gibi bir gün ters tepebilir. Televizyon aracılığıyla senin köklü kültürünle oynuyorlar, ailevi değerlerini çürütüyor ve seni temelden çökertiyorlar aslında. İş bazen sapkınlığa, bazen enseste, bazen ‘gerçek’ anlamıyla ahlaksızlığa dönüşmeye başlıyor.

Haberin Devamı

Artık seçme hakkına sahibim

Haberin Devamı

Katil Joe bugün neyi temsil ediyor?
- Sistemin ta kendisi. Senin hiç fark etmediğin, aslında senin üzerinde çoktan baskı kurarak değerlerini elinden almış, şimdi senin evinde senin kardeşine, kızına göz koymuş. Ve bunu gülümseyerek yapıyor.
Tüm bunların içinde ‘İntikam’daki rolünüz nerede duruyor?
- Dizi güzel bir eğlence. Kendi mesleğimi iyi uygulayabildiğim bir platform. Şu an çok mutluyum ki oyunculuğa, rejiye değer verilen, konforu sağlanan bir sette çalışıyorum. Oyuncularla, tiyatrocularla çalışmayı tercih etmiş, tiyatrocu olmayanların da onlardan daha çalışkan ve hırslı olduğu bir platformda çalışıyorum. Çok şükür ki artık hangi diziyi yapacağımı seçme hakkına sahibim. Eskiden öyle değildi. Paraya ihtiyacım vardı, yaşamam gerekiyordu, aileme bakıyorum, evim var döndürmem gereken. Ama bugün bile ‘Hakan Eren’ gibi bir rolü geri çeviremem.
Nesini seviyorsunuz ‘Hakan Eren’in?
- En gergin anda espri yapabilecek, kabul ettirecek ve güldürebilecek tek adam. En zor anda zekâsıyla herkesi oradan kurtarabilecek de biri aynı zamanda. Oyuncu olarak beni özgür kılıyor. Hele televizyonda onca bölüm, yani binlerce dakika hangi rolü kendini tekrar etmeden oynayabilirsin?

Haberin Devamı

‘Yağmur’da Kazım Koyuncu’yu oynayacak

Onur Aydın çekiyor. Yine kendi yazdığı bir kitaptan senaryolaştırdı. Aslında derdi bir biyografi değil, Kazım Koyuncu’nun fikrini, hayat görüşünü hatırlamamız. Dört hikâyenin aynı anda işlediği bir kurgusu var. Kazım Koyuncu’nun kendi hayatı ve ailesi, Trabzonspor, Çernobil ve Rus kadınlarının Karadeniz’deki trajik halleri. Daha ziyade kurgu, belgesel değil. Kazım’ın öğrencilik hayatı, hapse düşüşü, çıkışı, memleketine geri dönüşü, hastalığı, son konserleri ve maalesef vefatına kadar giden yolculuğu. Senaryo çok güzel, bakalım film olunca ne olacak göreceğiz. Kasım gibi gösterime girer sanırım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!