Kaptan’ın seyir defteri

Güncelleme Tarihi:

Kaptan’ın seyir defteri
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2005 00:00

Bu köşeyi yazmaya başlarken acemi olduğumu belirtmiştim. Size bir haberim var: Bugün biraz daha az acemiyim. Biraz takdire, başarıları paylaşmaya ihtiyacım var.Söze dayalı bir kültürümüz olduğu için davranışlarımızı atasözleriyle dayanaklandırmayı severiz. Bu atasözlerinin bazıları da benim tüylerimi diken diken eder. Yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır derler mesela. Bunu kim demiştir, neden demiştir?Ben kaçmadım. Rüzgarın sert ve kafadan estiği geçen pazar günü Kalamış Marina’dan denize açıldık, Halki’nin hanımıyla beraber.TEK FALSOCahil cesareti de bir güzel deyiştir, bilenler bilir. Halki küçük bir tekne değil. Sadun Boro’nun Kısmet’i, 11.60 metrelik Halki’den 1.60 metre küçüktü ve dünyayı dolaştı onunla. Ben acemi, Halki’nin hanımı hem cahil hem acemi ama deniz aslanları gibi tonozu (denizde bağlanma yeri), koltukları bırakıp dümeni hafif iskeleye kırarak, kazasız belasız ayrıldık. Tek falso tonozun ipini denize düşürmemiz oldu; onu da telefonla hallettirip, sorumlu denizcilik yaptık.Marina’dan çıkıp Kalamış Koyu’nu gördüğümde göğsüm hafif kabarmadı değil. Halki tıngır mıngır gidiyor, etraf tekne dolu ve onlara çarpmıyorum, hiçbiri acemi olduğumu bilmiyor, Halki’nin kaptanı olarak el sallıyorum aleme. Tüm hayatımı etrafında geçirdiğim bu koydan, bebekken yüzme öğrendikten sonra onu unuttuğum için inceden bir de özür diliyorum.Etraf optimistlerle dolu; küçük çocuklar eğitmenlerin eşliğinde yelken öğreniyor. Yol hakkı onların, unutma iskele iskele geçilecek. İskele sol, sancak sağ. Unutma.Çakar ile kıyı arasından yavaşça süzülüp Fenerbahçe Burnu’nun açıklarına yöneliyoruz. Rüzgar güzel. Yelken basmak gerek.Deneyim bilgiyi içselleştirir. Bende bilgi var, yelken ile ilgili olarak okuduklarımı yanyana dizseniz, halk kütüphanesi kadar raf gerekir. Ama deneyim az, yok denecek kadar az. Sonuçta engin kuramsal bilgi, uygulamada elimin ayağımın birbirine dolanmasına engel olamıyor.Yelken basmak için teknenin pruvasını (burnunu) rüzgara çevirmek gerek. Bu kolay. Sonra yelken basılacak. Yalnız tekneyi birinin, yani Halki’nin hanımının, rüzgara dönük tutması lazım ki, yelken basarken zorlanılmasın ve çarşaflanmasın. Ki bu ilk defada ciddi olarak çarşafladık. Cenova (ön yelken), Halki sıkı bir iskele yapınca terse dolandı ve rüzgarın etkisi ile yapraklanarak büyük bir gürültü çıkartmaya başladı. Malum rüzgar sert ve herkes bakıyor, kıyıda yürüyüşe çıkanlar bile. Bu bir rezalet. Gaz-debriyaj dengesi yapamayıp, yokuşta arkadakine çarpmak gibi. Trafikte kaybolursun, bir sürü beyaz, kırmızı, mavi araba var. Oysa bir tane Halki var. Beni tanırlar, hep anlatırlar. Anonim kalamazsın bu denizlerde. Çok kötü madara olduk.GÜNGÖRMEZ YAKASIVe tabii çatışma. Kolları kavuşturup denize bakmalar falan. Ben de bir yandan kızıp, bir yandan dolandığımız çarşaftan nasıl çıkacağımı düşünüyorum. Kaptan buldu sonunda, daha ayrıntılı talimat verdi ve cenovayı halletti, bastı. Ardından anayelkeni de.Poyraz ile Kınalıada’ya doğru çıkıp, sonra apaz (rüzgarı yandan alarak) seyri ile adalara paralel, Büyükada’nın ilerisine kadar gittik. Sağanaklarda 18-19 deniz miline çıkan rüzgarın cilvelerini öğrendik, Naviga Cup yarışını uzaktan izledik.Ama seyir boyunca ana yelkenin güngörmez yakasının (yelkenin teknenin kıçına bakan kenarı) bol gelmiş bir pantolon gibi sarkmasına ve yapraklanmasına engel olamadık. Herşeyi denedik, olmadı. Ah o kitaplar yanımda olsaydı. Dönüşte iki bot yardımı ile yanaştık; zordu ama oldu. Aklım yapraklanmada; kitaplığa baktım evde, yok. Gazetedeymiş.Pazartesi günü ilk yaptığım şey, gazetedeki odamda, Sezar Atmaca ve Selahattin Erkanlı’nın Türkçe’ye kazandırdıkları, Resimlerle Yelken ve Arma Ayarları kitabını bulmak oldu. Hatayı keşfettim. Acemilere soruyorum: Acaba hata neydi?Korsanlardan yelkene destekÇarpıcı filmleri ile insanlara denizi sevdiren ya da korkutarak soğutan Hollywood, bu kez yelken sporunu herkese yaklaştıracak bir pazarlama adımı atıyor. Karayib Korsanları 2 filminin tanıtımı için dünyanın en önemli okyanus yarışlarından biri olarak gösterilen Volvo Ocean Race ile bir anlaşma yapan Walt Disney, bir tekne ile yarışa katılacak.Yelken yarışçılığının Formula 1’i olarak nitelenen Volvo Ocean Race, 5 Kasım 2005’te İspanya’nın Sanxenxo Kenti’nde liman yarışı ile başlayacak. Okyanus geçişi bir hafta sonra Vigo Limanı’ndan başlatılacak ve yaklaşık 8 ay sonra henüz adı açıklanmayan bir İsveç Limanı’nda bitecek. Yarışta 9 okyanus etabı bulunuyor. Bu etaplarda tekneler dünyanın en tehlikeli denizlerini, en sert hava şartlarında aşacak. Ulaşılan limanlarda ise liman yarışları yapılacak. Hedef yelken sporunu sevdirmek. Yapılan anlaşmanın ayrıntıları açıklanmadı ancak Temmuz 2006’da vizyona girmesi beklenen filmin yıldız oyuncularının bazı limanlarda profesyonel yarışçılarla biraraya gelip, filmin tanıtımını yapacakları söyleniyor.SANİYEDE 10 METREİlk kez 1973 yılında yapılan bu yarış birbirinin aynı teknelerle 4 yılda bir tekrarlanıyor,Bir önceki yarışın ardından sıfırdan tasarlanan teknelerin üretimi sürdürülüyor. Boyları 21.5 metre olan bu tekneler teknolojinin son olanaklarından yararlanılarak yapılıyor. Hem tasarım, hem de kullanılan üretim malzemeleri anlamında 21. yüzyıl teknolojisini yansıtan bu tekneler hafif, hızlı ve çok dayanıklı oluyorlar.Teknelerde kullanılan teknoloji, birkaç yıl içerisinde amatör teknelerin üretimine de yansıdığı için yarışlar yelkenciliğin gelişimine büyük katkı sağlıyor. Güney Okyanusu en korkulan etap. Dağ gibi dalgalar arasında minicik kalacak olan dev tekneler, rüzgar ve deniz durumuna göre saniyede 10 metre hızla yol alacakları için denize düşenin kurtulma olasılığı çok az, çünkü su çok soğuk.Johnny Depp’le konuşmalar Film başına 18 milyon dolar kazanan Johnny Depp ve filmin diğer yıldızları yarış teknesine binerlerse ekip lideri ile şu diyaloğu yaşayabilirler:Jakuzzi nerede? Yok. Sıcak su sıran haftaya. Papaya nerede? Papaya yok. Aslında hiç meyve yok. İstersen bir dilaltı vitamin al, portakallısı güzel. Ayakkabılarımı nereye koyacağım? Ayakkabıları değil... Bir çift ayakkabıyı; o da kaymaz olacak.Kokar ama. Doğru çok kötü kokarlar çünkü 9 çift ayakkabı daha var.Akşam yemeğinde portakallı ördek istiyorum. Sıcak suyla ıslatılmış erişte, yahni; körili veya körisiz. Mönü bu, seç seçebildiğini.KitapVira Demir’den yeni baskıİstanbul’dan Antalya’ya kadar uzanan kıyılara ilişkin ayrıntılı deniz bilgisi veren kılavuz kitabı Vira Demir’in yeni baskısı çıktı. Sadun Boro’nun yazdığı kitap sığınılacak koyları, balıkçı barınaklarının son durumunu ve fenerlerle ilgili ayrıntılı bilgi veriyor.ŞenlikOruç Reis Portsmouth’daİngiltere, efsanevi Amirali Lord Nelson’un Napolyon’un donanmasına karşı kazandığı Trafalgar Zaferi’nin 200. yıldönümünü büyük bir şenlikle kutluyor. 30 Haziran - 2 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek şenlikte Oruç Reis Firkateyni Türkiye’yi temsil edecek.www.festivalofthesea.co.ukYeni tekne11 Metre güzellikTayland, dünya yelkencilerine yeni bir tekne armağan etti. El yapımı Doubloon 36 tik güverte ve tamamen ahşap kabini ile sunuluyor. İlk kez geçen yıl Annapolis Fuarı’nda sergilenen Doubloon 36 standart konteynere sığdığı için alıcılara kolay ulaştırılıyor. 150.000 $www.celebrityyachting.com/prod_2.aspİstanbul’da yelkenVakko CupVakko yelken yarışı dün İstanbul Boğazı’nda yapıldı. Üç kategoride yarışan teknelerden kazananlar ödüllerini bugün alacak.Haber takibiTokollar Hürriyet için yazacakNikon Türkiye temsilcisi Karfo Karacasulu tarafından sağlanan bir fotoğraf makinesi ve Hürriyet’in verdiği bir dizüstü bilgisayar ile donanan dünya gezgini Tonguç ve Yeşim Tokol çifti yaşadıklarını Hürriyet okurları ile paylaşacak.Rüzgar baba haldun sevelO balıklar kaç paraAylardan şubat ve soğuk bir denizdi. Midilli-Bademli arasında viya böyle seyirdeydim. Soğuktan elleri morarmış bir balıkçı bana el sallayıp sigara işareti yaptı. Sokulup poşet içinde sandalına sigara attım. O yıl bahar geldiğinde yine aynı yerlerde felekten bir gün çalıyordum. Bir balıkçı sandalı yaklaştı. Balıkçı poşete iri kolyosları doldururken sordum: ‘O balıklar kaç para?’ Balıkçı şu cevabı verdi: ‘Sen onların parasını vermiştin abi.’ Poşet, üşümüş balıkçıya sigara verdiğim poşetti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!