Kaçak elektrik

Güncelleme Tarihi:

Kaçak elektrik
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2002 00:00

ENERJİ Bakanı Zeki Çakan, Türkiye'de üretilen elektrikte yüzde l5 oranında doğrudan kayıp olduğunu ve bunun kaçak elektrik kullananlardan kaynaklandığını söylüyor. Doğrudur. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerimizde ve ayrıca Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kaçak elektrik kullanımı korkunç boyutlara ulaşmış durumda.Bunun pek çok yolu var. Kimi elektrik sayacını durduruyor, kimi tellere kanca atıp evine veya işyerine elektrik çekiyor, bu yöntemle ısınıyor, elektrikli aygıtları kullanıyor. Bütün bunların bedelini biz ödüyoruz. Yani namuslu, hırsızlık yapmayan kimseler ödüyor. Yine Çakan'ın açıklamasına göre iş öyle bir boyuta gelmiş ki, Doğu ve Güneydoğu'da bazı su kuyuları bile içlerine salınan elektrik aygıtlarıyla ısıtılıyor ve kuyulardan sıcak su çekiliyormuş.Ahırlarda hayvanlar elektrik sobalarıyla ısınıyormuş. * * *Kaçak elektrik kullananların evlerine ve işyerlerine bakınız! Her yerin elektrikli ısıtıcılarla donatıldığını, buraların en soğuk günlerde bile sıcacık olduğunu, hatta ‘‘serinlemek’’ için sık sık camların açıldığını göreceksiniz! Durdur sayacı, al beleş elektriği!At tellere bir çengel, kullan beleş elektriği! Kullanabildiğin kadar kullan. Yemeklerini elektrikle pişir, sıcak suyunu elektrikle elde et, evini ve işyerini elektrikle ısıt ve karşılığında beş kuruş para ödeme!Biz öderiz! Enayiler topluluğu öder! Doğalgazda, odunda kömürde, tüpgazda ve akaryakıtta kazıklanan enayiler topluluğu hazırda bekliyor! Onların cebinde para bol! * * *Diyelim ki kaçak elektrik kullanan biri yakalandı. Bunun cezası nedir? Doğrusunu isterseniz araştırmadım, kimseye sormadım ve bu yüzden bilmiyorum. Ama ‘‘hiçbir şey’’ olduğunu tahmin ediyorum. Birkaç kişi yakalansa savcılığa verirsiniz, belki haklarında dava açılır ve sonra ne olur? Herhangi bir caydırıcılık var mıdır?Yoktur. O halde onlar, kaçak elektrik kullanmayı sürdürecektir. * * *Bir ülkede kaçak elektrik oranının yüzde l5 olması, korkunç bir gerçek. Bu oran en azından l.5 milyar dolar ediyor. Türkiye bunların yüzünden milyarlarca dolarını her yıl çöpe atan bir ülke olmuş. Bu hovardalığa dünyanın hiçbir ülkesi katlanamaz ama biz katlanıyoruz. Düşünün ki, sadece kaçak kullanılan elektrik bedeli olan l,5 milyar dolar için biz başkalarına avuç açıyoruz. Onların ağız kokusunu çekiyoruz, bize posta koymalarına, emir vermelerine göz yumuyoruz. Bu l,5 milyar dolar, belki hayali ihracat soygununda devlet kesesinden uçup giden para. Belki banka hortumcuları bile bu kadarını götürmediler. Biz bunun bazen onda biri, bazen yüzde biri olan yolsuzluk rakamlarının üzerine balıklama atlıyoruz, günlerce yazıyoruz, konuşuyoruz. Ama kaçak elektrikle başedemiyoruz.''BİR ÖZÜRLÜ MEKTUBU Bu mektubu, Türkiye'deki nice özürlü insanımızın çektiği çileyi dile getirmek için aynen yayınlıyorum:‘‘Ben Mustafa Göksal. Artvin ili Ardanuç ilçesi Gümüşhane köyünde duruyorum. Ama bir işkence çekiyorum. Tek suçum var, özürlü olmam. Herkes benle alay ediyor. Dışlıyorlar. Ben özürlü olmak ister miydim. Ama kader, başka yol yok. Özel bir şirkette çalıştım ama benim işten ayrılmam için ellerinden geleni yaptılar. Çünkü özürlüydüm. Yoksulum, hiçbir şeyim yok. 31 yaşıma girdim. 2000 yılında devlet işçilik sınavını kazandım, 69 puan aldım. Başarıda l080. sıraya girdim. Torpili olanlar hep işe girdi. Benim gibi köylerde beş kuruşsuz kalan özürlüler ölümle yaşam arasına itildik. Çalışma Bakanı Okuyan'a bir mektup yazdım, cevap bile alamadım. Bu beni öldürdü. Çünkü ona gönderdiğim mektup parasına iki gün çalıştım. Sayın yazarım, senden bir ricam var. Biraz uzun oldu ama beni affet. Yetkililerden bizim ne zaman işe gireceğimizi öğrenip bana cevap yazarsan dua alırsın. Nasıl ailemiz, toplumumuz ve devletimiz tarafından ölüme terk edildiğimizi sen de anlayıp bana hak vereceğine eminim. 31 yaşındayım, ortaokul mezunuyum, işçilik sınavında 69 puan aldım. Biz ne zaman iş bulacağız? Bu dilekçeyi bir yetkiliye okutup bana cevap yazarsan sana ömrümün sonuna kadar dualarımı bir borç biliyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. Telefon yok. Kalemim yazmıyor, yazılarım bozuk oldu. Beni bağışla.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!