Kabuk değiştiren şehir İstanbul

Güncelleme Tarihi:

Kabuk değiştiren şehir İstanbul
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2013 00:00

Fotoğraf sanatçısı Serkan Taycan’ın İstanbul’un hızlı ve sürekli değişimini şehrin çeperleri üzerinden anlattığı ‘Kabuk’ başlıklı sergisi, Elipsis Galeri’de açıldı. Taycan ile sürekli kabuk değiştiren şehri konuştuk.

Haberin Devamı

İstanbul güzelliğiyle bilinen bir şehir ama siz İstanbul’un öteki yanını gösteriyorsunuz sanırım.
- Aslında burada hedef, çirkinlikleri göstermek değil. Sadece günlük hayatın içerisinde son derece fazla duyduğumuz olgular var İstanbul’da. Bir gün Kanal İstanbul’dan haberdar oluyoruz. Bir gün Karadeniz kıyısında yapılacak yeni havaalanından... Bu, bütün bu alanları tarayan bir alan çalışması ve benim için çok da bakılabilir şeyler. Buna bakmanın garip bir mazoşistik keyfi de var. Sergi, insanın kendi kendisine zarar vermeye başlayan, o ilerlemeye dönük obsesif davranışının ürkütücü boyutuna dem vuruyor benim için.
Aslında herkesin bildiği ama görmemeyi yeğlediği görüntüler. Fotoğraflarda anlattıklarınız insanlara göstermek istediğiniz gerçekler mi?
- Amacım bir şekilde bu döneme ait bir izlek yaratabilmekti. Bütün bu kent bağlamında tartışılanlara yeni bir pencere açabilmekti. Gözüne parmak sokmak anlamında söylemiyorum ama bir şekilde bu öykülemeyi yaratabilmek, bu konudaki tartışmalara bir boyut kazandırabilmek ve bunu daha sanatsal bir bağlama sokup ulaşım kitlesini yaygınlaştırmaktı.

Haberin Devamı

YENİ İSTANBUL HAFRİYATLAR ÜZERİNE KURULUYOR

‘Kabuk’un çıkış noktası neydi?
- Bu, yaklaşık dokuz seneye yayılan üçlü projem. Birinci aşaması ‘Memleket’, bireyin aidiyet hissini araştıran ve benim taşrayla ilgili aidiyetimi sorgulayan kişisel bir çalışmaydı. Onun bıraktığı noktadan Kabuk’a başladım. Bu, taşradan kent periferine giden somut bir yol çizgisi. Onun için Kabuk’taki tüm fotoğraflar kentin periferinde çekildi. Süreç içinde çok fazla değişikliğe uğradı ve her seferinde yeni bir parantez açıldı, kapandı. Yaklaşık üç sene boyunca İstanbul’un çevresinde tur attım bunun için.
Neler keşfettiniz?
- Bu keşiflerimden biri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın tarihlerde İstanbul’un üçüncü yakası diye tabir ettiği Kuzey’deki yeni kent arazisineydi. İstanbul’da her gün binalar yapılıyor ama bu hafriyat nereye gidiyor diye düşünmüyoruz. Fark ettim ki kuzeydeki hafriyat depolarına gidiyor. Bu hafriyat depolarında kentin farklı yerlerinden gelen malzemeler toparlanıyor ve İstanbul orada tekrar oluşuyor. Eski taş ocakları İstanbul’u oluşturmuşken yeni İstanbul onların üzerinde oluşuyor ve Başbakanın Erdoğan’ın ifade ettiği üçüncü İstanbul da onların üzerinde oluşacak.
Estetik olmayan mekânlardan estetik kompozisyonlar oluşturdunuz. Proje sürecinde zorlandığınız noktalar olmadı mı?
- Gerçekten bazı dönemlerde çok zordu. Bütün bu estetik olmayan dediğimiz şeylerin insana karşı olan o yabancılaştırıcı etkisini arama mesafe koyarak oluşturmaya çalıştım. Sergideki fotoğraflar büyük şekilde basıldı, dolayısıyla siz ona yakınlaştığınızda hâlâ o insan karşıtı olan anti estetik şeyi görebiliyorsunuz, uzakta durduğunuzda ise estetik görüntüler oluşuyor. Bu şekilde de görsel algıda bir kırılma yaratmaya çalıştım. Aynı zamanda İstanbul’un farklı yerlerinden görüntüler çekerek üçlü görüntüler oluşturdum, kendime ait bir topoğrafya ve ufuk çizgisi inşa ettim. Bu paralelinde başka bir estetik dil getirdi. O anti estetik durumu bu şekilde kırmaya çalıştım.

Haberin Devamı

BU BİR SES VERİŞ BİÇİMİ

‘Kabuk’ görebilenler için toplumsal bir ileti de içeriyor. Siz sergiyi özellikle kimlerin görmesini istersiniz?
- Son yıllarda bu gibi konulara müthiş bir duyarlılık var çünkü insanlar artık yaşadıkları şehirle ilgili karar ve yetkilerde kendilerinin de söz sahibi olmasını istiyorlar. Ben bu sergiyi bütün bu karar ve yetkide söz sahibi olmak isteyenlerin görmesini isterim çünkü bu bir ses veriş biçimi. Ancak kendi yaşadığınız çevredeki değişimlere ses vererek o değişimlere müdahil olabiliriz. Bu sesi verebilecek insanlar tarafından görülmesini ve ses vermemiş insanlar tarafından da fark edilmesini isterim.
Bu sergiden sonra ‘İstanbul’un Kent Meydanları’ var. Onun çalışmalarına başladınız mı?
- Daha başlamadım ama projelendirme aşamasında. Oradaki amaç, kent çeperinde hayatların nasıl inşa edildiğini ve gelecekte bize nasıl hayatlar yaşatılacağını göstermek. Kent dediğimiz şey aslında insanların sokakta ve kamusal alanda buluşmasını sağlayan yerlerdir, onlar ne kadar gelişmişse kent o kadar gelişkindir. Bir kenti köyden ayıran en büyük unsur budur. Bir sonraki projede İstanbul’da kamusal alanın nasıl kullanıldığını araştıracağım.
Sergiyle paralel olarak hazırlanan İstanbul periferi haritasından bahseder misiniz?
- Kenti sadece turistik ve tarihi yerleriyle okuyoruz. Ama kent artık böyle tanımlamaya müsait bir yer değil. Biz bu okuma paralelinde bir İstanbul periferi haritası hazırladık ve bu ilk defa sanatsal bağlamda hazırlanmış bir periferi haritası olabilir. Böylece bir insan bu haritayı aldığında İstanbul’un periferindeki dönüşüme ait şeyleri okuyabiliyor çünkü buradaki çeşitli izler aynı zamanda İstanbul’un tarihi gelişimine ait izler. Bu aynı zamanda Jean François Pérouse’un ve Merve Ünsal’ın yazılarını içeren tarihsel bir döküman. Ve bir de kitap hazırlandı. Bu kitapta sergiden daha fazla görüntü var. Sergide 10 tane imaj var, kitapta yaklaşık 25 tane imaj var. Kitabın RecCollective yayınlarından yayımlanması planlanıyor.

Haberin Devamı

Serkan Taycan’ın ‘Kabuk’ başlıklı sergisi, 10 Şubat’a kadar Elipsis Galeri’de. (212) 249 48 92

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!