Jarseyi aklayan tasarımcı ARZU TAMTÜRK

Güncelleme Tarihi:

Jarseyi aklayan tasarımcı ARZU TAMTÜRK
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2010 00:00

Jarseyi nasıl bilirsiniz? Ben yiğidin malını olduğu gibi meydana çıkaran cesur bir kumaş olarak bilirim. Vücut kıvrımlarını ayan beyan gözler önüne serer. Dokununca güzeldir, tende kayar gider, iyi parlar, dikkat çeker ama gelgelelim zordur. Tasarımı kötü bir jarse elbise giyerseniz şık olacağım derken avam, seksi olacağım derken ucuz durursunuz. Buraya kadar bir nefeste sıraladığım bütün önyargıları yıkan bir tasarımcı ile tanıştım geçen hafta. Arzu Tamtürk (31), jarseden öyle tasarımlar yapıyor ki, her gören hayran kalıyor. Markasının adı Wicce. Pagan felsefesinde dişi cadı anlamına geliyor. Özetle elinde sihirli değneği olan cadı gibi davranıyor ve jarse ile harikalar yaratıyor.

Triko ile fazlaca haşır neşir bir babanın kızı Arzu Tamtürk. Babadan tekstilci. Marmara Üniversitesi’nde işletme okuduktan sonra iki yıl fabrikanın idari departmanlarında çalışmış. Bu sürede idari işlerle değil tasarım ile ilgili bir şeyler yapmak istediğini anlamış ve Milano’ya, Domus Academy’ye tasarım master’ı yapmaya gitmiş.

Döndüğünde kendi markası Wicce’yi kurmuş. Wicce, kumaş olarak yalnızca jarse kullanıyor. Yaratıcısı bu riskli kararı nasıl verdiğini şöyle anlatıyor: “Aslında kendi ihtiyaçlarımdan yola çıktım. Kişisel olarak jarseyi kullanmayı seviyorum. Gösterişli, ağır olmayan ve tasarıma boyun eğen bir kumaş.”

Jarse ile kaliteli tasarımlar yapabilmesini, kullandığı kumaşın kalitesine bağlıyor. En başından beri kumaşların en kalitelisini seçtiğini ve Japonya’dan getirttiğini anlatıyor. Böyle olunca elbise hatları belli etmiyor, aksine kusur örtüyormuş: “Kusur örtmeyi başarmak için öncelikle kadın vücudunu ve takıntılarını, hatta arzularını iyi bilmek, anlamak gerekiyor ve tabii kullandığınız kumaş karakterini doğru analiz etmiş olmak da önemli. Modeli çalışırken bunları hesaba kattığınızda çoğunlukla doğru bir sonuca ulaşıyorsunuz. Jarseyle ne tip modeller yapıp yapamayacağınızı da biliyor olmak gerekiyor elbette. Bu da tecrübeyle doğru orantılı olarak gelişen bir durum. İlk dikilen numuneden sonra olup olmayacağı belli oluyor.”
/images/100/0x0/55ea874af018fbb8f885e1b4


Wicce, dolabında yüzlerce kıyafeti olduğu halde “giyecek hiç bir şeyim yok” diye yakınan kadınları hedefleyen bir marka. Bu kadınların ortak özelliği, farkındalıklarının yüksek oluşu. Yani kendini, tutkularını tanıyan ve nasıl yansıtacağını bilen kadınlar...

Arzu Tamtürk, kadın ruhunu büyük ölçüde çözümlediğini düşünüyor. Kadının stabil bir varlık olmaması üzerine kurgulamış herşeyi. Arızalarını çelişkileri ile toplamış, sonucun üzerine estetik ve güzellik tutkularını eklemiş. Bunları düşünerek yaratıyor ve iddia ediyor: “Bir kadının Wicce‘den sıkılması pek mümkün değil. Çünkü tasarımlarımız oyuncaklı. Bazen bir eteği bluz gibi kullanabiliyoruz. Sırtını öne çevirerek bambaşka bir görüntü elde edebiliyoruz.”

Adı neden Wicce?

Çünkü Wicce’yi bir tasarımcı markası olarak düşünmedim. Uluslararası bir marka yaratmak hedefiyle yola çıktığımdan, hiçbir zaman kendi adımla ilerlemeyi düşünmedim. Zaten Milano’da aldığım eğitim de marka tasarımı ve yönetimi üzerineydi.

Wicce, Pagan felsefesinde geçen bir kavram. Tam anlamı da dişi cadı demek. Bu ilk anda algıladığımız kötü cadıdan uzak bir kavram, fakat bu şekilde anlaşılması da beni rahatsız etmiyor. Zaten tüm kadınların içinde az da olsa bir kötü cadı taraf var. Gerçek felsefedeki dişi cadı ise lider, belli güçleri olan, insanlara iyilik yapan, bilge bir kadını anlatıyor. Benim Wicce’yi marka ismi olarak seçme nedenim buydu.

Kadını seksi göstermek için kafa yormuyorum

2010 yaz koleksiyonunda hem gece hem gündüz kolayca uyarlanabilen modeller ağırlıkta. Elbiseler etek ve pantolonlara oranla daha fazla. Renkler yaz enerjisini yansıtıyor. Arzu Tamtürk, en sevdiği dekoltenin sırt olduğunu söylüyor ve uyarıyor: “Dekoltenin ölçüsü vücut ölçülerinizle ilgilidir. Göğüsleriniz büyükse göğüs dekoltesi kullanmayın. Bacaklarınız kalınsa bacaklarınızı açmayın.” Seksilikle ilgili ise şunları söylüyor: “Ben kadını seksi göstermek için özellikle kafa yormuyorum ama kadın vücudunu düşünerek çalıştığınızda zaten kendiliğinden bir seksapelite çıkıyor diye düşünüyorum. Benim modellerimde genelde gizli bir seksapel var aslında. Üste oturan modeller de oluyor ancak doğrusunu söylemek gerekirse çoğunlukla üste çok oturmayan, asimetrik modeller yapıyorum ve bu formların hem daha çekici olduğuna inanıyorum.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!