Biraz da onu kışkırtmak ve konuşturmak için ‘Şakir Bey, fotoğraflarınıza bakınca çok şanslı olduğunuzu düşündüm. Bütün güzel kapılar, bütün güzel evler ve insanlar sizin karşınıza çıkıyor’ dedim. Güldü, ‘Olur mu kızım, senin de karşına çıkıyor ama sen görmüyorsun’ diye cevap verdi.Gerçekten Şakir Eczacıbaşı 40 yıldır boynunda Leica marka makinesi olsun ya da olmasın sokaklardaki en güzel görüntüleri gözleriyle yakalıyor, sonra kaydediyordu. İnsanların en rahat, en kendi olduğu yerin sokaklar olduğunu düşündüğü için onları farkında olmadan sokakta görüntülüyordu. Kapılar ve pencereler ona göre bir kişilik ifadesiydi. Ve bazı evler vardı ki bir kere görseniz hayatınız boyunca unutamazdınız. Hepsini kaydetti. Eczacıbaşı’nın bir de hareketli fotoğrafları var. Hayatın süratini ve devamlılığını gösteriyorlar. Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde yeni açılan 1965-2005 Bir Seçki başlıklı sergisinin kataloğunda Robert Wilson, Eczacıbaşı için şiirimsi bir yazı yazmış. ‘Bir zamanlar bir çocuk vardı, dışarı çıktı. Renk için, renkler için, şiir için, duygu için, tat için, aşk için, iletişim için, seninle benim için, Türkiye için, bugün ve tüm günler için’ diyor yazıda. Şakir Eczacıbaşı bu ve bunun gibi birçok nedenden dışarı çıktığında ve ilk kez fotoğraf çektiğinde 30 yaşındaydı. Şimdi dönüp bakıyor ve geçen yılları, bir bakıma fotoğrafçılığını kutlayan bu sergiden seçtiği 10 fotoğraf eşliğinde anlatıyor.BENİM İÇİN ÖNEMLİ ÇÜNKÜ İLK ÇEKTİKLERİMDENBu fotoğraf benim için önemli çünkü ilk çektiklerimden biri. Bana göre fotoğraf çektikçe bir gün iyi fotoğrafçı olunmaz. Yani bu deneyim işi değildir. Bir sanat anlayışı ve bakışı gerekir. 40 yıllık fotoğraf geçmişime baktığımda bunu görüyorum. Bu ilk fotoğraflarımdan olmasına rağmen teknik açıdan diğerlerinden ayırt edilemez. AGOP’UN HAVUZUNDA BALIKLI, RAKILI KOMPOZİSYONKumkapı’da Kör Agop’un yeri vardı. Arkadaşlarla rakı içip
balık yemeye hep oraya giderdik çünkü Agop’un sohbeti de balıkları kadar enfesti. Menderes zamanında Kumkapı’daki sahil ÅŸeridine asfalt dökülünce Agop dükkanı yakınlarda baÅŸka bir yere taşımak zorunda kaldı. Kendine geçici çözümler buldu. Bu fotoÄŸrafı tam o dönemde çektim. Buzdolabı filan olmadığı için kıyıda küçük bir havuz yapar, içine buz atar, balık, domates, rakı ÅŸiÅŸesi ne varsa içine atardı.ALTIN BOYNUZUN ALTIN OLDUÄžUNUN RESMÄ°Ben genelde hiç manzara çekmem ama bunun bir anlamı olduÄŸu için çektim. Yabancılar buraya biliyorsunuz Altın Boynuz diyor. Bunu sebepsiz dememiÅŸlerdir. Günün belli saatinde burası gerçekten altın rengi olur. Bu fotoÄŸraf kanıtı. BÖYLE BÄ°R EVÄ° HAYATINIZIN SONUNA KADAR UNUTMAZSINIZBu bir Bursa evi. Ben böyle evlerin ve kapıların insanın kiÅŸiliÄŸini yansıttığını düşünürüm. Bakın bu köhnemiÅŸ bir ev olmasına raÄŸmen ne kadar renkli. Pencerenin önündeki saksılar da evin geneline uysun diye kırmızıya boyanmış. Böyle bir evi nerede görseniz, hayatınızın sonuna kadar bir resim olarak hatırlarsınız. Bunları belgelemeyi seviyorum. AVRUPA’DA EN ÇOK SEVÄ°LEN FOTOÄžRAFIM BUBu fotoÄŸrafım Avrupa’da en çok sevilen fotoÄŸrafımdır. Göreme’de bir düğünde çekmiÅŸtim. Solda ayakta duran kadın gelin ve damada gelen hediyeleri anons ediyor. Böylece kimin ne aldığı meydana çıkıyor. Geri kalan cümbüş de ‘İnÅŸallah rezil olmayız’ diye bekleÅŸiyor. 80’DEN SONRA HAREKETLÄ° FOTOÄžRAF ÇEKMEYE BAÅžLADIM ÇÜNKÃœ HAYAT HAREKETLENDÄ°Bu fotoÄŸraf 80’lerden sonraki üslubuma iyi bir örnek. Ben hareketli fotoÄŸraf çekmeye baÅŸladım çünkü hayat çok hareketlendi. Artık hiçbir yere yürümüyoruz. Her ÅŸeyin sürati içindeyiz. Hayatı bir aracın içinden izliyoruz. Araba, otobüs, tren... DuraÄŸan objeler bile bizim gözümüzün önünden aynı bu fotoÄŸrafta olduÄŸu gibi geçiyor. Bir de Cartier Bresson’un fotoÄŸrafta bahsettiÄŸi belirginlik anının dışına çıkmak istedim. O fotoÄŸraftaki görüntünün devamı olduÄŸunu anlatmak istedim. ÖrneÄŸin bu fotoÄŸraftaki çocuklar bu arabayla bir yere gidecekler, bu fotoÄŸrafın bir arkası var. Bu çocukların tam ne olduÄŸu belli deÄŸil ama yapacakları bir iÅŸ var. Nereye doÄŸru bilinmez ama gidecekleri bir yer var. Bu hissi fotoÄŸrafta yakalamak önemli. Bazıları bu tarz çekilmiÅŸ fotoÄŸrafların doÄŸal olmadığını söyler. Buna hiç katılmıyorum. Bence doÄŸal olan bu. Bu dünyanın hızı içinde gerçek olan bu. DALAN’DAN ÖNCEKÄ° AYVANSARAYBedrettin Dalan Belediye BaÅŸkanı olmadan önce Ayvansaray’da kıyı ÅŸeridi yoktu. MüthiÅŸ renkli bir yerdi. Özel bir tersaneydi sanki her yer. Sokaklarda büyük takalar inÅŸa edilirdi. Bu fotoÄŸraftaki bir balıkçının evi. Duvarına bir taka resmi çizmiÅŸ.ESKÄ° YAZININ GÖRSEL GÃœCÃœDünyanın hiçbir yerinde ibadethanelerin dış cephesine böyle ÅŸeyler yazılmaz ama bizde var. Edirne’deki Eski Cami’de, yazının tam altında bir adam dua ediyor.MARKETLER YOKKEN ONLAR VARDIBu bir seyyar satıcının arabası. Daha her yer marketleÅŸmemiÅŸken böyle satıcılar vardı. 1978’de çekmiÅŸtim bu fotoÄŸrafı. Arabasını böyle rengarenk yapan bir insanın da çok renkli biri olduÄŸunu düşünüyorum.BÄ°R FOTOÄžRAFÇI OLARAK TAVRIMI ORTAYA KOYAN FOTOÄžRAFYıl 2002. KasımpaÅŸa’da kıpkırmızı bir bina. Bu önemli, çünkü bir fotoÄŸrafçı olarak tavrımı ortaya koyuyor. Ben ‘Bundan sonra hareketli fotoÄŸraf çekeceÄŸim’ demiyorum. Onu da çekiyorum ama duraÄŸan fotoÄŸraflara da geri dönüyorum.Â
button