İstanbul Yazıları

Güncelleme Tarihi:

İstanbul Yazıları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstanbul

Yeniden İstanbul’a dönüp havadaki kuşlar gibi dolaşalım. Burada aklına eseni yapabilir insan. Avrupa’da bir sigara yakıp külünü Asya’da silkebilirsiniz. Sabah kalkınca kendi kendimize: 'Bugün dünyanın hangi kısmını göreceğiz?' diye sorabiliriz. İki kıt’a, iki deniz arasında bir seçim yapılabilir. Bütün meydanlarda emrimize ámáde eğerlenmiş atlar, bütün koylarda yelkenliler, iskelelerde vapurlar vardır, süzülüp giden kayıklar, uçan talikalar ve bütün Avrupa dillerini konuşan bir kılavuz ordusu. Bir İtalyan komedisini mi? dönen dervişleri mi? Türk kuklası olan Karagöz’ün látifelerini mi? küçük Paris tiyatrolarının hayasız şarkılarını mı? Çingenelerin yaptıkları cambazlıkları mı? Bir Arap efsanesini anlatan şairi mi? Rum tiyatrosunu mu? Vaaz eden bir imamı mı? Sultanın geçişini mi? seyretmek, dinlemek, görmek istersiniz? İsteyin, emredin. Bütün milletler emrinize muntazırdır: Ermeni tıraş etmek, Yahudi kunduralarınızı boyamak, Türk sandalla dolaştırmak, zenci hamamda keselemek, Rum kahve pişirmek ve hepsi de sizi kandırmak üzere. Gezintilerinizde susuzluğunuzu gidermek için, Olympos karıyla yapılmış şerbetler bulursunuz; boğazınıza düşkünseniz, sultan gibi, siz de Nil suyunu; mideniz hassassa, Fırat; asabi iseniz, Tuna suyunu içebilirsiniz. İster çöl Arabı gibi yemek yer, ister Maison-Doree’deymişiniz gibi kendinize ağız tadıyla bir ziyafet çekebilirsiniz. Şekerleme yapmak için, mezarlıklar var; gam dağıtmak için, Galata köprüsü; hayal kurmak için, Boğaziçi; Pazar gününü geçirmek için, Prens adaları; Anadolu’yu görmek için, Bulgurlu tepesi; Haliç’I seyretmek için, Galata kulesi; her tarafı görmek için de Serasker kulesi. Fakat garipliği güzelliğinden de fazla olan bir şehirdir İstanbul. Aklımızın ucundan bile geçmeyen şeylerin hepsi burada hep beraber gözümüzün önüne serilir. (...)

(İstanbul 1874. Türk Tarih Kurumu Yayınları. 1993)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!