İki ulus arasındaki korkular sihirle yok olmaz, sabır gerekir

Güncelleme Tarihi:

İki ulus arasındaki korkular sihirle yok olmaz, sabır gerekir
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2003 23:06

O bir feminist. Yunanistan'da kürtajın yasallaştırılmasında, medeni kanunda onun damgası var. Barış aşığı bir savaşçı. 80 yaşında ama Irak savaşına karşı çıkmak için Bağdat'a kadar gitti. ‘‘Savaşlara hep erkekler karar verdi.

Acı sonuçlarına katlanan da biz kadınlar olduk’’ diyor. O bir güvercin. Türkiye-Yunanistan Kadın Barış Girişimi WINPEACE'in kuruluşunda da payı var. O bir anne. Yunanistan'da Türkiye tabusunu sarsan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun arkasındaki büyük güç. Eski Başbakan Andreas Papandreu'nun 40 yıllık eşi. Margarita Papandreu'yla ilk söyleşimizi Andreas Papandreu'nun ölümünden sonra yapmıştık. O zamanlar 70 yaşındaki Andreas Papandreu, genç sevgilisi Liani uğruna onu terk etmişti. Henüz yarası tazeydi. Ama sessizlik abidesi gibiydi. Sevginin bitişini olgunlukla kabul etmişti. Karşımda, Türk düşmanlığı tohumları eken Andreas Papandreu'dan çok farklı bir insan bulmuş, şaşırmıştım. Margarita'yla 6 yıl sonra, Papandreu ailesinin Kastri'deki villasında yeniden buluştuk. ‘‘İkinci 40'ımı zeybetiko dansı yaparak kutladım’’ deyip kahkahayı patlatıyor.

n Hayatınızın yarısı Yunanistan'da geçti. Kendinizi Amerikalı mı Yunanlı mı hissediyorsunuz?

-Ben bir dünya vatandaşıyım. ABD'de büyüdüğüm ve okuduğum için hayata bakışım orada oluştu. Dört çocuğum da Amerika'da doğdu. Ama olgunluk yıllarım Yunanistan'da geçti. İki ülkede de uçaktan indiğim zaman kendimi evimde hissediyorum.

n Andreas Papandreu'ya ABD'de aşık olup evlendiniz. Yunanistan'a yerleşmeye nasıl karar verdiniz?

-Andreas, Berkeley Üniversitesi'ndeydi. Yunanistan için hayalleri vardı. Dönüş bir meydan okumaydı. Kararı birlikte aldık.

n Yunan toplumuna uyum sağlamak herhalde pek kolay olmadı?

-Kendime bir rol bulmam gerekiyordu. Yunanistan Kadın Sendikalar’ını kurduk. Bu, beni Yunan toplumuyla bütünleştirdi.

n Başbakanın eşi olarak hep projektörlerin altındaydınız. Zor değil miydi?

-Bu her zaman zordur. Tabii bundan zevk alanlar var, o başka. Ama yine de başbakanın karısı olmak tatmin edici bir rol. Ancak projektörler başka yere çevrildiğinde de rahatladığınızı hissediyorsunuz doğrusu.

n Ama başbakan eşi olmanın bazı avantajları da olsa gerek?

-Bu rol, başka türlü elde edemeyeceğim bazı imkanlar verdi bana. Hep kadınların kaderiyle ilgilendiğim için büyük fırsat yarattı.

n Olanlardan sonra Amerika'ya dönmeyi düşünmediniz mi?

-Hayır düşünmedim ve düşünemiyorum. Yunanistan'da dostlarım var, dört çocuğum burada yaşıyor. Bazen düşünmüşümdür, Amerika'ya dönmeye kalksam nerede yaşarım diye. Artık beni bağlayan bir yer bile yok.

n Projektörlerden kurtulamıyorsunuz. Dışişleri Bakanı'nın annesi olduğunuz için gözler yine sizde...

-Evet ama farklı. Başbakanın eşi olarak saldırılara çok daha kolay hedef oluyorsunuz. Anne olarak etkinizden hoşlanmıyorlar belki, ama yine de bir eş kadar etkili olamayacağınızı düşünüyorlar!

n Yorgo Papandreu dışişleri bakanlığını tam Abdullah Öcalan krizinin ortasında üstlendi. Korktunuz mu?

-Hayır. Zaten Dışişleri Bakan Yardımcısı'ydı. Yorgo'nun yaklaşımının Yunanistan için eskisiden çok daha iyi olacağına inanıyordum.

n Türkiye'ye açılım politikasıyla bir siyasi risk aldığı kanısında mısınız?

-Başlangıçta bir siyasi risk olarak görüldü. İnsanlar büyük değişikliklerde kendilerini güvende hissetmez. Ama bugün ulaşılan nokta, Yorgo için avantaja dönüştü. İki halk da yakınlaşmaya hazırdı. ‘‘Tanrı'ya şükür bu baş ağrısından kurtuluyoruz’’ dediler.

n Ege Denizi’nin iki halkı birleştirmesi için yolumuz hálá çok uzun mu?

-Zannetmiyorum. Önemli mesafe aldık. Bizi neredeyse savaşa sürükleyecek olan Kardak krizini yaratan nedenlerden biri düşmanlıktı. Şimdi bir şey olsa ‘‘Dostlarımızı arayıp soralım’’ diyorlar. Bence son 6 yıl çok verimli oldu.

n Sorunların çözülmediğini söyleyenler de var ama?

-Ben buna katılmıyorum. Savaş korkusundan kurtulmak bile tek başına büyük bir başarıdır.

n Hayatınız hep büyük mücadelelerle geçti. Bundan sonraki hedefiniz ne?

-Gelecek 40 yılda belki otobiyografimi yazarım! Aslında daha fazla okumak, bahçede çalışmak istiyorum. Ama Trakya ve Winpeace projeleri çok zamanımı alıyor. Son iki yıldır Trakya'da tütün işçisi kadınlar için büyük bir proje üstünde çalışıyoruz. Yunanca öğrenmeyi, sağlık hizmetlerinin arttırılmasını, yeni iş imkanları tanınmasını istiyorlar. Trakya'da gelir uçurumunun kapanması şart. Bir toplumun temel ihtiyaçları karşılanırsa, bu toplumun şiddet kullanma, teröre yönelme ihtimali olmaz. Mevcut durumun devamı, aşırı uçlara kapı açar. İnsanlar eşit olduklarını hissedebilmeli. Birbirlerinin kültürel, dini farklılıklarına saygı göstermeli.

n Ya Türk'üm diyenlere yapılan baskılar?

-Bence insanlar kendilerini istedikleri gibi hissedebilir. Bu yasal yollarla önlenemez. Ben ulusal kimliklerin açıkça söylendiği ABD'den geliyorum. Chicago'da bir Yunan düğününe gitmelisiniz...

n Bazı Yunanlı ailelerin Winpeace'in gençlik kampları için çocuklarını Türkiye'ye göndermek istemediğini duydum.

-Evet doğru. Bazılarının beyni yıkanmıştı. Ama tamamen farklı düşüncelerle döndüler. Eğer ‘‘boynuzları olan, saldırgan ve barbar’’ insanlardan oluşmuş bir ulus imajı yaratırsanız, böyle korkular ortaya çıkar. Bu nedenle tarih kitaplarının değiştirilmesi ve üstünde uzlaşmaya varılan bir kitabın okutulması son derece önemli.

n Hálá düşmanca duygular besleyenler var ama değil mi?

-Doğru, var. Yüzyıllar boyunca oluşan duyguları sihirli bir değnekle birden ortadan kaldıramazsınız. Adım adım sabırla yürümek gerekiyor.

Yorgo çok kararlıydı, babasıyla sürtüşürdü

Çok kararlı bir çocuktu. Yapmak istediği bir şeye karşı çıkarsak, ulaşmak için her yolu denerdi. Bu yüzden babasıyla çok sürtüştüler. Ama bence kararlılığı olumlu yanlarından biriydi. Özellikle siyasette kararlılık büyük önem taşıyor. Biz siyasetin içinden gelen bir aileyiz. Askeri cunta gibi önemli dönemlerden geçtik. Sürgünde yaşayıp demokrasi için savaştık. Çocuklarım da bütün bunları yaşadı. Ya kendilerini sorumlu görüp siyasete girecekler ya da isyan bayrağını açıp siyasetle hiç ilgilenmeyerek başka yöne yürüyecekler. Ne Nikos'un ne Andreas'ın siyasete düşmanca baktığını zannetmiyorum. Ama şu anda yapmak istedikleri bazı şeyler var ve aile olarak Yorgo'yu destekliyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!