İki heyecan bir arada

 Bize yeni dizinizin hikayesini anlatır mısınız?
    �
- Dizide üç çocuğun yaşamından kesitler anlatılıyor. Çocuklardan biri evin hizmetlilerinden birinin oğlu Ömer, diğeri Duygu... Ben de zengin bir ailenin çocuğu olan Cemal’i canlandırıyorum. Çok yakın arkadaş olan bu üçlü, birbirlerine bağlılık yemini etmiş. Ömer ile Duygu arasındaki yakınlaşma, bu dostluk üçgeninde çatırdamalara yol açıyor. Bu arada Duygu’nun babasının kasası soyuluyor ve Ömer’den şüpheleniliyor. Suçsuz olduğuna kimseyi inandıramayan Ömer,  hapse giriyor. Yıllar sonra tekrar yaşadığı yerlere dönen genç adamın tek hedefi ise intikam almak oluyor.

Bu sizin ilk başrol deneyiminiz mi?

- Evet. Ama oyuncu için başrol oynamak değil rol almak önemli olmalı. Her oyun, dizi ya da sinema filmi bizim için ayrı bir heyecan, her rol ayrı bir macera...

CEMAL AŞKI UĞRUNA ARKADAŞINI  FEDA EDER �

Rollerinize nasıl hazırlanıyorsunuz?    �

- İşin başı senaryoyu çok iyi okumak... Karakter hakkında yazarın verdiği bütün doneleri senaryodan veya oyun metinlerinden öğreniyoruz. Sonra oyuncu olarak o karakter hakkındaki doneleri fiziksel yapıya dönüştürmeye çalışıyoruz. Karakterlerin fiziksel özellikleri çok önemli benim için... Nasıl oturup kalktığı, nasıl yürüdüğü, nasıl baktığı gibi şeyler yani... Bunları bulduğumda işim kolaylaşıyor ve sonrası doğru duyguyu doğru zamanda, doğru hareketlerle sergilemeye kalıyor.
Peki Cemal nasıl biri? Rolünüzden biraz bahseder misiniz?

- Cemal’i aşık diye özetleyebiliriz... Aşkı için her şeyi yapabilecek, en yakın arkadaşını dahi feda edebilecek biri... Aynı zamanda iş hayatında başarılı, saygı gören, itinalı ve hırslı bir adam. Onu oynaması eğlenceli olacak gibi...

AİLEMİ DE YANIMA ALMAYA KARAR VERDİM

Bu sene bir de sinema filminde rol aldınız...

- Evet, “Bornova Bornova” adlı bir sinema filmi çektik. Yazarı ve yönetmeni ınan Temelkuran... ınan’ın cümlesiyle “ışsizlik, mesleksizlik ve bunların yarattığı ruh haliyle ilgili bir film” oldu. Sanırım iyi bir film geliyor bu yıl...

Sizin gibi oyuncu olan Çiçek Acar’la evlisiniz ve kısa süre önce bir oğlunuz oldu. Dizinin şehir dışında çekilmesi, ailenizden uzakta kaldığınız için sizi zorlamıyor mu?

- Aslında şehir dışında çalışmak oyuncu için avantaj. Ama bizim 20 günlük, adını da Umut koyduğumuz bir bebeğimiz var. Oğlumu ve Çiçek’i nasıl bırakacağım diye düşündüm. Ama önümüzdeki günlerde ailemi de yanıma alacağım. şimdilik oğlumun fotoğraflarını bilgisayarıma yükledim, resimlerle özlem gidermeye çalışacağım bir süre...

Baba olduktan sonra neler değişti hayatınızda?

- O camın arkasından baktığımda kalakaldım... Sadece baktım. ınsan ağlasa mı gülse mi bilemiyor. Sadece anlamaya çalışıyor ve duygusallaşıyor. Sanki yeni bir aşk başlıyormuş gibi. “Anlatılmaz yaşanır” derler ya, gerçekten öyle...

Peki endişeleriniz arttı mı?

- Daha eşim hamileyken endişelerim başladı. Çok daha tutarlı olmam ve ayaklarımın çok daha iyi yere basması gerekiyordu. Artık daha tutarlı olmak, geleceğe dair daha sağlam, daha gerçekçi planlar yapmak zorundayım.

Yakın zamanda hayata geçirmeyi planladığınız projeler neler?

- Arkadaşlarımla birlikte oluşturduğumuz bazı hikayeleri senaryoya ve sonra da filme dönüştürmek gibi hayallerimiz var. Ama bu yakın zamanda mı olur, bilinmez... O zamanı, vereceğimiz emek ve bulabileceğimiz olanaklar belirleyecek sanırım...

OKULUNU BİTİRMEKLE OYUNCU OLUNMUYOR

Birçok work shop’a katılmışsınız...

- Evet... Oyuncunun sürekli kendini geliştirmesi gerekiyor, çünkü durduğunuz an aslında geriye gidiyorsunuz...

Mesleki hedefleriniz, hayalleriniz neler?

- Oyuncu, oyuncu olmaya çalışıyor sürekli. Bizim mesleğin durumu da bu işte... Hukuk okur avukat olursunuz, tıp okur doktor olursunuz, eğitim fakültesinden öğretmen olarak mezun olursunuz. Ama oyunculuk okulu bitirmek oyunculuk yapmak için yeterli olmaz, ömür boyu oyuncu olmaya çalışırsınız. Yani mesleki hedefim oyuncu olmak, hayalimse iyi bir oyuncu olmak...