Ramazanda dondurma

Güncelleme Tarihi:

Ramazanda dondurma
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2014 01:36

Ramazan sofralarının ödülüdür tatlı. Ancak biraz da dikkat etmek gerekir. Fazlasıyla ağır, şerbetli tatlılarla araya mesafe koymak sağlık açısından faydalı olabilir. İşte bu noktada sofrayı taçlandıracak olan dondurmadır.

Haberin Devamı

“Dondurmam kaymaaaak!” Artık büyük kentlerin mahalle aralarında yankılanmayan bir davet. Hem seyyar dondurmacılar bitti hem de eski mahalleler. Ayrıca ben de o sesi heyecanla bekleyecek yaşı çoktan geçtim.

Böyle yazılarda aklıma hep, çocukluğumun Ortaköy’ü geliyor. İki-üç katlı evlerin süslediği daracık sokaklarda koşturduğum günler. O günlerden çok şeyi unuttum ama dondurmacı tüm detaylarıyla gözlerimin önünde: Uzunca boylu, pala bıyıklı, belinde beyaz önlüğü, başında beyaz aşçı şapkası, davudi sesi. Dondurma arabası da beyaza boyanmıştı. Kenarlara iç içe geçmiş külahlar sıralanmıştı. Arabanın gölgeliğinin etrafına küçük ziller asılmıştı. Zaten önce zil sesleri duyulur, sonra davudi ses evlerin duvarlarına çarpa çarpa yankılanırdı: “Dondurmam kaymaaaak!”

Haberin Devamı

O sesi duyar duymaz oynadığımız oyunları yarıda bırakıp, evlerimize doğru koşuştururduk: “Anneee, dondurmacı geldi, para ver!” Kimimiz, 25 kuruşu kapmanın sevinciyle koşarken, kimimiz başarısızlığın verdiği hüzün ve öfkeyle sokağın diğer tarafına doğru uzaklaşırdık.

Ramazandaysa dondurma bir ziyafete dönüşürdü. Babam, özellikle vişneli dondurmanın harareti söndürdüğünü anlatırdı kendisini dinleyenlere. Ben, hararetin ne demek olduğunu anlamadığım için, neyin söndüğüne de akıl erdiremezdim. Babam sonra dondurmanın ne kadar sağlıklı olduğundan dem vururdu. O sözler kulağımda yer etmiş.

Büyüdükçe dondurmaya olan tutkum azalacağına daha da arttı. En lezzetlilerinin peşinde koşturmaya başladım. Devreye makineler girince, çeşit de arttı. Daha önce adını bilmediğimiz meyvelerin dondurmalarını yemeye başladık.

Renklenip çeşitlendi ama ben ‘aşkımla’ arama mesafe koydum. Bunun nedeni, kilo almak korkusuydu. Sonra birileri beni, dondurmanın kalorisinin düşük olduğu konusunda ikna etti ve tekrar kendimi eski aşkımın kollarına teslim ettim. Şerbetli tatlılardan vazgeçemeyenler için de bir tüyo: En azından porsiyonlarınızı küçülterek dondurmayla servis edebilirsiniz.

YAZ RAMAZANINDA ENFES OLUR

Ramazanda dondurma

Haberin Devamı

Sonra dondurma her fırsatta çeşitli kılıklara bürünüp, karşıma çıktı. Kimi yerde su muhallebisinin üstünde geldi, kimi yerde resimli paketlerin içinden çıktı, balık lokantalarında irmik helvasının içine saklandı, revaniye, baklavaya eşlik etti, bazen kızartılıp önüme geldi. Hepsi çok sağlıklı, çok lezzetliydi.

Dondurma, yaz aylarıyla birlikte anılır. Ben de öyle bilirdim. Taa ki, bir Moskova gezimde kar fırtınası altında, dondurma kuyruğunda bekleşenleri görünceye kadar. Rus arkadaşım, soğukta dondurma yemenin çok keyif verdiğini söyleyince ben de denedim. Eksi 15 derecede, bıyıklarımdan buz parçacıkları sarkarken yediğim o dondurmanın tadını hiçbir zaman unutamadım. Yine de yaz günlerinde, özellikle yaz ramazanında vereceği serin tadın başka olacağını söylemek gerek.

Haberin Devamı

Sonra sorular üşüştü kafama? Kimdi bu tüm dünyanın ortak sevgisini kazanan tatlının mucidi?

İlk kim yapmış, nasıl yapmış, kesin bir bilgi bulamadım. Ama rivayet muhtelifti. Bazı bilim adamları, ilk çağlarda, bir kaptaki meyve suyu ve süt karışımının, tesadüfen donmuş olarak bulunmasından doğmuş olabileceğini söylemişlerdi.

Bazı belgelerdeyse, yaklaşık 3000 yıl önce, Çin’de, karla meyve sularının karıştırılarak tüketildiği belirtiliyordu. Bazı araştırmacılar, Büyük İskender’in Asya seferi sırasında dondurulmuş bal, meyve suyu ve süt karışımını tükettiğini öne sürüyordu. Hatta daha ileri gidip, Romalı bir general olan Quintus’un, dondurma terkibini oluşturmakla şöhrete kavuştuğunu belirten kaynaklara bile rastlanmıştı.

Haberin Devamı

500 STERLİN ÖDÜL

Ramazanda dondurma

Rivayet muhtelif dedik ya, bazıları da Asya gezisinden 1292’de Venedik’e dönen Marco Polo’nun, Uzakdoğu’da öğrendiği donmuş sütten yapılan tatlıları, öncelikle Venedik ve Kuzey İtalya’da tanıtığını ve Avrupa’da yayılmasına öncülük ettiğini öne sürüyorlardı. Geleneksel tatlılardan daha hafif ve sağlıklı olması bu şöhretin artmasında etkili olmuş.

İtalyan soylusu Catérina de Medici’nin aşçılarının, buzlu içeceklerin yapımında daha fazla miktarlarda süt ürünleri kullanarak dondurma sanatını geliştirdikleri yolundaki iddiaların gerçek olduğu söylenir. Dondurmayı, 1630’da I. Charles’la evlenen Medici’nin torunu Henrietta Maria, Gerard Tissain ve De Mireo isimli aşçılarıyla İngiliz asillerine tanıttı. Aşçı Tissain, dondurma çeşitlerini zenginleştirdi.

Haberin Devamı

Bu çalışmalarına karşılık olarak, kral tarafından 500 İngiliz sterliniyle ödüllendirildi. Daha sonra uyanık Tissain, dondurmanın formülünü Paris’teki Café Neopolitian’a sattı. Sicilya göçmeni Procopio Coltelli, 1660’da Paris’te, Comedie Française Tiyatrosu karşısında ilk kafe-dondurma satış yeri olan meşhur ‘Cáfe Procope’u açtı. Burada Fransa Kralı XIV. Louis, verdiği bir davetle Fransız asillerinin dondurmayı tanımasını sağladı ve Procopio’yu ödüllendirdi.

Ondan sonra dondurmanın engellenemez şöhreti yayılmaya başladı. İngiltere’de ilk dondurma satış yeri, 1785’te New Bond Street’te faaliyete geçti. Bu arada, 1700’ün başlarında, dondurma salgını Amerika’ya sıçradı.

DONDURMA ŞARKILARI

Ramazanda dondurma

Türk halkının dondurmayla ne zaman tanıştığına dair kesin bir bilgi yok. Bazı kaynaklar yaklaşık 100 yıl önce, dondurmanın, ilk kez İstanbul’da yapıldığını, daha sonra da Anadolu’ya yayıldığını öne sürerler.

Bugün, soğuk veya sıcak tüm ülkelerde, dondurmayı bilmeyen ve sevmeyen yoktur. Bu nedenle, neredeyse ülke sayısı kadar dondurma yapma tekniği gelişmiş. Örneğin, adı ‘Kızılderili dondurması’ olan ama dondurmayla pek alakası olmayan tatlı bunlardan biri. Bu dondurma, tatlı su balıklarının ve sığır, rengeyiği, ayı gibi hayvanların etlerinin, yağ ve yabani meyvelerle birlikte çırpılmasıyla yapılırdı. Bu tatlı yapılırken söylenen şarkılara da ‘dondurma şarkıları’ denirdi.

Amerika’nın kuzeyindeki Kızılderililer ise dondurmayı, kurutulmuş turna balığı, Pasifik somon balığı gibi balıkların etlerinden yaparlardı. Alaska Kızılderilileri ise Pasifik Okyanusu’nda avladıkları balıkların yağlarını eritir, içine kar koyup elleriyle uzun uzun yoğururlar, daha sonra bunun içine yabanmersini ve şeker ekleyerek dondurma yaparlardı.

Eskimo dondurmasıysa et, fok yağı, sıvı yağ, içyağı, meyve ve karla yapılırdı. Bu, Alaska’da oldukça yaygın yenirdi.

Eskimo ve Kızılderili dondurmalarının tariflerini vererek, daha fazla iştahınızı kapatmak istemem. Onlar yaptıklarına dondurma adını verseler de, bizim damağımıza uygun değil. Biz yine keçi sütünden yapılmış kaymaklı dondurmadan, insanın damağını sarsan karadut dondurmasından, vişnelisinden, kavunlusundan, şeftalilisinden vazgeçmeyelim.

İftardan sonra yenecek iki kaşık dondurmanın bile günün tüm sıcağını, susuzluğunu unutturacağını aklınızdan çıkarmayın. Ayrıca iftar ve sahur arasına bir ara öğün koyabilir ve dondurmayı burada da dengeli beslenme adına tüketebilirsiniz.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

Ramazanda dondurma

Ramazanda dondurma
Dondurmanın besin değeri çok yüksektir. İçeriğinde, protein ve karbonhidratın yanı sıra A,B,C,D,E vitaminleriyle kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller bulunur.

Ramazanda dondurma
100 gram dondurma yaklaşık 150 kaloriyken, baklava gibi şerbetli tatlıların porsiyonu 300 kaloriyi bulur. Yani daha sağlıklıdır.

Ramazanda dondurma
Süt ürünleri içerdiği için hijyenik koşullarda üretilmeyen dondurmalar sağlık için tehdit oluşturabilir. Bu yüzden güvenilir markaların paketli dondurmalarını tercih etmekte fayda var.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!