Kediler Türkiye’nin çimentosudur

Güncelleme Tarihi:

Kediler Türkiye’nin çimentosudur
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2019 08:00

Ekonomi gazetecisi Barış Soydan, siyasi polisiye türündeki romanlarından sonra bu kez farklı tarzda bir kitapla çıktı okurlarının karşısına. ‘Kediler ve Erkekler’ adlı öykü kitabında, ‘kedilerle aramızdaki yoldaşlık ilişkisinin hikâyesi’ni anlattığını söyleyen yazarla bir araya geldik. Soydan: “Atatürkçüsü, devrimcisi, İslamcısı, yaşlısı, genci, herkes kedileri sever. İstanbul halkının kedilerle ilişkisine bakınca insan bu toplumda hâlâ bir umut olduğunu düşünüyor.”

Haberin Devamı

Konuşan kedi, kendisini aldatan kocasını bir kediye dönüştüren veteriner, kediler sokakta ölmesin diye didinirken başına geleceklerden korkan plaza çalışanları... Bu öyküler nasıl bir birikimin sonucunda ortaya çıktı?
- İstanbul’un kedilerle dolu bir mahallesinde, kedilerin çok sevildiği bir evde büyüdüm. Annem hep 5-10 kediye bakardı. Felçli olan ve sürekli başını sallayan Sallabaş, sağlıksız olduğu için çevresindeki diğer kedilerle hiçbir zaman iyi ilişki kuramadı ve onları hep kıskandı. Belki de bu nedenle hep insanlar tarafından önemsendiğini hissetmek, diğer kedilerden farklı muamele görmek isterdi. Kedilerin bir hikâyesi olabileceğini galiba ilk onunla fark ettim. Çevremizdeki kedileri gözlemlerken hepsinin ayrı bir karakteri olduğunu öğrendim. Neşelisi de var depresifi de, kıskancı da zamparası da, nankörü de yardımseveri de... Onların birbirleriyle ve insanlarla ilişkilerini izledikçe birçok ilginç olaya tanık oldum ve pek çok hikâye birikti.
Bizi birleştiren ender şeylerden biri
Kadın-erkek, bu kentte yaşayan herkesin ama az ama çok, ama iyi ama kötü kedilerle bir ilişkisi mutlaka var. Sizin gözlemleriniz neler?
- Kutuplaşmanın çok arttığı, neredeyse hiçbir konuda birbirimizle anlaşamadığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu ortamda bizi birleştiren ender şeylerden biri kediler. İstanbul’un sokaklarında dolaşırken bunu fark etmemeniz mümkün değil. Simitçiyi de kedi severken veya ona mama verirken görebilirsiniz, berberi de, bakkalı da, imamı da, üniversite öğrencisini de... Atatürkçüsü, devrimcisi, İslamcısı, yaşlısı, genci, herkes kedileri sever. İstanbul halkının kedilerle ilişkisine bakınca insan bu toplumda hâlâ bir umut olduğunu düşünüyor. Ben biraz da şakayla karışık, “Kediler Türkiye’nin çimentosudur” diyorum. Çevremizde kedilere kötü davranan, sokaklardaki su kaplarını deviren kötüler yok mu? Var ama onlar her şeye rağmen azınlıkta. Onlar umutsuz vaka, sadece kediler değil toplumsal açıdan da.

Kediler Türkiye’nin çimentosudur

Foto:Selçuk ŞAMİLOĞLU
Özel kliniklere mahkûmuz

Kitabın sonunda change.org’daki ‘Devlet Hayvan Hastaneleri Kurulmalı’ başlıklı kampanyadan söz ediyorsunuz. 25 bin civarı imza toplanmış. Bu hastanelerin kurulması neden önemli?
-Hayvanların tedavisi için özel veteriner kliniklerine mahkûmuz. İstanbul’da devletin hayvanlara sağlık hizmeti sunduğu tek kurum, Avcılar’daki Veterinerlik Fakültesi’ydi, o da son depremden sonra kapandı. Maddi durumu kötü pek çok insanın tedavi masrafını karşılayamayıp çok sevdiği kedisinin, köpeğinin, kuşunun ölümünü çaresizce beklediğini biliyorum. Devletin hayvanlara uygun koşullarda sağlık hizmeti sunduğu hayvan hastanelerinin açılması gerekiyor. Kampanyayla bu meseleyi Türkiye’nin gündemine getirmek istiyoruz. Şimdi tam zamanı çünkü yeni hayvan yasasının hazırlıkları halen sürüyor.
Yazara göre
kediler ve erkeklerin 4 benzerliği
1-Erkeklikle kediliğin onda dokuzu kaçmaktır
2- İkisi de şımartılmaya bayılır..
3-Kediyle erkeklerin dostluğu istediklerini alana kadardır.
4- İkisi de sık sık düşer. Ama kediler dört ayak üstüne, erkekler çoğunlukla baş üstüne. Kediler düşünce hemen kalkar, erkekler düşünce çoğunlukla dağıtır ve tanınmaz hale gelir.
Çöplerin içinde dolaşmak, yine de kokmamak mümkün
Kitapta, “Erkeklerin kedilerden öğreneceği
çok şey var” diyorsunuz. Neler onlar?
- Kibarlık konusunda öğrenecek çok şey olduğuna şüphe yok. Kırmadan, dökmeden, başkalarını incitmeden yaşamak zor değil. Kediler bunun somut örneği. Kavga edilmesi gereken anlar olabilir ama hayatın her anını kıra döke yaşamak insanlara özgü bir hâl. Temizliği de unutmayalım. Temizliği önemsemek, kediler gibi buna zaman ayırmak lazım. Çöplerin içinde dolaşmak ama yine de kokmamak mümkün.
Başka?
- Düşmeyi bilmek konusunda da öğreneceklerimiz var. Herkes düşer, kediler de, erkekler de... Ama düşünce dağıtmak, olmadık birine dönüşmek erkeklere özgü. Düşünce dağıtmamayı, mümkünse dört ayak üzerine düşmeyi öğrenmek lazım. Sürülerden uzak durmak konusu da önemli. Kedi kadar bireysel olalım demiyorum, olamayacağımızı biliyorum, sonuçta türlerimiz farklı. Ama koyun değil insanız, sürülerin, liderlerin peşine sorgusuz sualsiz takılmayalım. Sürüler için kendi değerlerimizden, zevklerimizden vazgeçmeyelim. Aklımıza yatmadığında, “Siz gidin, ben gelmiyorum” demek zor değil.
Kediler Türkiye’nin çimentosudur


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!