Bir memleket gibidir halı saha

Güncelleme Tarihi:

Bir memleket gibidir halı saha
Oluşturulma Tarihi: Haziran 23, 2019 08:00

‘Yeminimi bozdum’ cümlesinin en çok yakıştığı yer halı saha olabilir. İnsan başta kendine ve birbirine ne söz verirse versin, ayağını halıya bastı mı hepsini güzelce unutuyor. Biz de bir süredir ata sporumuz olan halı sahacılıkla iştigal ediyoruz. Beceriksizliğin ve anlamsız kendini paralamanın kitabını yazıyoruz.

Haberin Devamı

“Bırak bırak bırak!” Topu tam almak üzereyken bu sesle irkiliyorum. Kafamı kaldırıp bir bakıyorum; Ercan tren gibi geliyor bana ve topa doğru. Gözlerinden ateş çıkıyor. Gel de bırakma...
Futbolda ‘boşa kaçmak’ dedikleri tam bu olmasa gerek. Ercanım olanca hırsıyla yapıştırıyor topa. Top dağa gidiyor ama Allah’ı var, sert vurdu mu vurdu! Sanki normalde oradan vurduğu 10 şutun 9’u giriyormuş da bu sefer olmamış gibi bir edayla ellerini başına götürüyor, şovu bitince de “Hadi beyler, tempo” diye bağırarak yerine dönüyor. Sanırsın sahanın ortasına yapışıp kaldığımızda hastane masraflarımızı cebinden ödeyecek ayarsız.
Evet efendim, halı sahadayız. Birkaç hafta evvel mahalleden arkadaşlarla sohbet halindeyken mobilyacı kankam Ercan’ın gazına geldik, kendi aramızda bir maç yapalım hem de işte spor olur dedik. Bu, benim için, iki sosyal çevremin bir top peşinde birleşmesi anlamına da geldi. Esnaf arkadaşlarımdan iki takım çıkmayınca beyaz yakalı arkadaşlarımı da projeye entegre ettim.
O güzel insanlar o güzel formalarını giyip gider...
Fiks halı saha açılış konuşması yapıldı. “Biz artık yaşını başını almış adamlarız, üstelik hiçbirimiz gençken de öyle ahım şahım top oynamıyorduk. Kendi aramızda, yumuşak yumuşak, hırslanmadan sakince iki top atalım. Kimse öyle kendini de karşısındakini de parçalamaya kalkmasın. Durduk yere sakatlanıp dükkâna, ofise, bilmem neye koltuk değnekleriyle gider hale gelmeyelim” dedik. Uygar bireyler gibi el sıkışıp anlaştık.
Ama bilenler bilir; bu halı saha, hiç içi dışı bir aktivite değildir. Dışarıda bir şey konuşulur, içeri girince herkes o konuştuğunu unutur. O güzel insanlar o güzel formalarını giyip gider, yerlerine kurt adamlar gelir. Bizde de elbette öyle oldu. Başlama düdüğüyle efendiliğimizi ve haddimizi kaybetmemiz arasında üç dakika ya vardı ya yoktu.
Dostluk maçı skoru: 11-1
Bir kere, her halı saha maçında bir-iki tane top oynayabilen adam olur. Onlar da bu enayileri yakalamışken egomuzu dibine kadar tatmin etmeden bırakmayalım diyerek herkesin sağından, solundan, üstünden, altından, artık neresi denk gelirse orasından atıp geçer dururlar.
Bizim maçta bu model iki tane top oynayabilen adam var, ikisi de karşı takıma gitmiş. Bunlar da baktılar yapabiliyorlar, dostluk maçında bizi 11-1 yenmekten geri durmadılar...
Bir noktadan sonra gol atmalarının anlamı kalmamıştı ama durmadılar sağ olsunlar. Atıp atıp timsah yürüyüşü yaptılar. Dostluk mostluk hak getire... Olsun, bunlar futbolun içinde olan hareketler.
Açılmışızdır, deneyelim...
Bu sefer biz de hırslandık. İkinci hafta “Aynı takımlarla çıkalım” dedik. Topu mopu bıraktık, bunlara vurduk da vurduk. Öyle bir azimle defansa kapanmışız ki maç 2-1’le bitti. Görseniz halı saha maçı demezsiniz.
Bu kendini ergen zanneden adamların en genci 40 yaşında da demezsiniz tabii, o da ayrı.
Şimdi haftada bir halı sahaya çıkıyor, haftanın geri kalanını da ağrı ve pişmanlık içerisinde geçiriyoruz. Her maçtan sonra “Hangi manyağın fikriydi bu saçma aktivite” diyor, bir sonraki hafta dediğimizi unutup “Açılmışızdır ya, tekrar deneyelim” noktasına geliyoruz.
Ortamın fiks karakterleri
Halı saha ortamının bütün fiks karakterleri bizde de mevcut.
İleri çıkarsa geriye taksiyle dönmesi gerektiğini bildiğinden orta sahayı geçmemeye net olarak karar vermiş ben.
Kafasının içinde Ronaldo olarak yaşayan ancak vücudu yapabileceğine inandığı hiçbir şeyi yapamamasına vesile olan göbekli ve teknik oyuncumuz emlakçı Fuat.
İsabetsiz dış şutlarıyla dikkat çeken ve hakem bulsa sürekli itiraz edecek olup, bulamadığı için bize itiraz eden Ercan.
Şahsi oynayanı ilk hafta nazikçe uyarırken artık iyice küfür kâfire geçmiş olan ve rakibi tellere sıkıştırınca tepikleye tepikleye canını çıkarmadan bırakmayan beyaz yakalı kardeşimiz Onur...
Canavarlaşırsın!
Halı saha gerçekten insanı canavarlaştıran bir eylem. Aramızda kaliteli arkadaşlar var. Müzisyenimiz, mimarımız, ticaret erbabımız hatta bir adet de tiyatrocu oyuncumuz var. Medeni halleri medeni olan insanlar bunlar normalde.
Ama sahaya çıktıkları anda bütün o eğitimli düzgün insan hali gidiyor üzerlerindeki. “Düzgün girsene lan” diyerekten kavga çıkarmaya müsait adamlara dönüşüyorlar. Ben de elimi taşın altına koyuyor, üzerime düşeni yapıyorum.
Demem o ki, bir insanı tanımak için seyahate gideceksiniz lafını boş verin. Alın halı sahaya götürün, herkesin gerçek kimliği ortaya çıksın. Bazı dostluklar bir gayri nizami şarjla bitebiliyor doğrudur ama eskilerin dediği gibi “Ağlayacaksak oynamayalım”...

Bir memleket gibidir halı saha


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!