Sadelik dönemi tarih oldu

Güneşli bir İstanbul günü karşımda son derece ‘tarz’ ve yakışıklı bir İtalyan, bir yandan Türk kahvesini yudumluyor, diğer yandan bir önceki geceden kalan İstanbul maceralarını: “Moskova’dan dün sabah geldim. Otele geçtik, sonra da enfes bir balıkçıda yemek yedik. Sultanahmet tarafında biraz gezdikten sonra odama döndüm. Beyoncé ile uzun bir telefon konuşması yaptık, sonra da uyumuşum...”

İstanbul’da yaşadığımı söylemiş miydim?

Bir günlük turistik gezisinin içinde bile ‘Beyoncé ile sohbet’ geçirebilen bu isim, moda dünyasında bu aralar en çok konuşulan isim: Fausto Puglisi. ‘Yeni Versace’ lakaplı tasarımcı, Jennifer Lopez’den Kardashian’lara, Rihanna’dan Katy Perry’ye tüm yıldızları giydiriyor. Madonna’nın ‘Rebel Heart’ turnesindeki tüm kostümler onun imzasını taşıyor. Nicki Minaj’ın sahne kıyafetlerinin de markası yine Fausto Puglisi. 43 yaşındaki tasarımcı çok ‘olağan’ buluyor tüm bunları...“O benden giyiniyor, bu benden giyiniyor tarzı cümleleri kurmak yapıma ters. Bu isimlerin hepsini çok seviyorum, onlar da benim tasarımlarımı beğeniyorlar ki giyiyorlar, ne mutlu bana. Ama benim tasarımlarımı giyen herkes benim için önemli zaten...”

Hikâyeyi başa saralım. Modanın son imparatoru Puglisi, markasını 2010’da kurdu. Peki şöhret basamaklarını nasıl bu kadar çabuk tırmandı? “Sicilyalıyım. 18 yaşında kariyerim için New York’a taşındım. Sonra Milano’ya döndüm. Domenico Dolce ve Stefano Gabbana ile tanıştım, tasarımlarımı beğendiler, sayelerinde Spiga 2 adlı mağazalarında koleksiyonumu sergileme imkânı buldum. Sonrası çorap söküğü: 2010’da markamı kurdum, 2012’de de Emanuel Ungaro’nun kreatif danışmanı oldum.” Bu arada Türk kahvesini iştahla içmesi gözüme takılıyor. Çoğu yabancının içerken mırın kırın ettiği kahveyi baya iştahla yudumluyor. Ritüellerimize olan hâkimiyetini şaşkınlıkla izlerken bomba açıklama geliyor: “Bir  yıl kadar İstanbul’da yaşadım, söylemiş miydim?”

Puglisi, bir seyahati sırasında geldiği İstanbul’a âşık olmuş ve bir sene semtimizin sokaklarının tozunu attırmış: “Galata Köprüsü’nün başına gidip saatlerce durur, kentin enerjisini seyrederdim. Ayasofya’nın mimarisine, mozaik desenlerine hayranım. İstanbul bir tasarımcı için cennet, asla ilham konusunda sıkıntıya düşmüyorsunuz.”

Koleksiyonlarında sıklıkla geçmiş dönemlere referans veren modacının hayli seksi koleksiyonuna göz atıyorum. “Sıradanlığın modası geçti, sadelik dönemi tarih oldu. Androjenlik de demode bir akım. Yeniden ‘daha fazla’ olanın modası geldi. Kadınlar kraliçe, erkekler kral  gibi görünmek istiyor.  Kadın figürü görebileceğiniz en nefes kesici şey: Onu önplana çıkaran, daha da çarpıcı hale getiren tasarımlar giymek istenmesi de gayet doğal.”

Yeni Versace lakabından mutlu mu? Şöyle anlatıyor: “Olağanüstü bir iltifat bu. Kimse Gianni’ye benzeyemez. Bana göre o maestro. Tıpkı Dolce&Gabbana ikilisi gibi. Ama, tarzımız benziyor mu bilemem.”