Mesele aşktan bahsederken bile toplumsal bir şey söylemeye çalışmak

Güncelleme Tarihi:

Mesele aşktan bahsederken bile toplumsal bir şey söylemeye çalışmak
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2017 12:11

Her şey 2011’de başladı. Kaan Boşnak, evindeki koltukta şarkılarını söylüyor, bu akustik performansları da videoya kaydediliyordu. Adını yazmaya utanınca kendine bir grup ismi bulmak istedi. Bir arkadaşıyla internet üzerinde yazışırken bu ismin ne olacağına dair konuşmaya başladılar ama sonunda “yüz yüzeyken konuşuruz” dediklerinde ikisi de bu lafa güldü. Grubun ismi de ‘Yüzyüzeyken Konuşuruz’ olarak kaldı. İnternette yayımlanan şarkılar da kendine hızla geniş bir kitle edindi. Grubun ‘Evdekilere Selam’ ve ‘Otoban Sıcağı’ adlı albümlerini, ‘Ne Fark Eder’ adlı tekli izledi. Şimdi, 90’ların ruhunu yansıttıkları yeni şarkıları ‘Sandal’la karşımızdalar.

Haberin Devamı

Mesele aşktan bahsederken bile toplumsal bir şey söylemeye çalışmak

Grubunuzun ismine nasıl yorumlar geliyor?

Can Kalyoncu: Öylesine konmuş bir isimdi, çok derin bir anlamı yoktu ama sempati de kazandırdı, antipati de...

Kaan Boşnak: Bir açıdan ‘farklı isimlere sahip gruplar akımı’ndan olduğu için antipatik, evet, ben de katılıyorum. Ama diğer açıdan da Türkçe müzikle edebiyat hiç bu kadar kesişmemişti. O nedenle bence bu isimlerin kendi içinde bir değeri var. Herkes saçma sapan olduğunu düşünüyor, o zaman insanlar da çocuklarına iki isim koymasın; aynı şey değil mi? “Bu kadar uzun grup ismi mi olur” eleştirisi de alıyoruz. Neden olmasın?

Grubunuzu “2011 yılının ilkbaharında, kötü geçen kışlara karşı bir tepki olarak kuruldu” sözleriyle takdim etmenizin nedeni ne?

Haberin Devamı

Kaan Boşnak: Ben o zaman çocuktum, üstelik kalbim kırıktı. Kalbi kırık bir ergenden daha kötü bir şey yoktur. Bir de o yıl liseyi bırakmıştım, kış boyu evden hiç çıkmadım. Grup da işte o kış kuruldu. Her insanın en az bir konuda yeteneği vardır, biz onu keşfedebilmiş olanlarız. İlk zamanlar akustik gitarla beste yapıp çocuklarla düzenliyorduk. Şimdi çalışma tarzımı biraz değiştirdim. Yeni teklimiz ‘Sandal’ı ve sonrasında gelecek albümün tüm şarkılarını pianoda besteledim. Evde kurduğum küçük stüdyo ortamında hepsinin düzenlemesini, altyapılarını, tuşlu çalgılarını çaldım. Bazı kısımlara bağlama ekledim. Sonra stüdyoda çocuklarla beraber üstünden geçtik, herkes kendi enstrümanını profesyonel ortamda kaydetti.

BEN DE AŞKTAN BAHSETMEYİ SEVİYORUM

Yazdığınız şarkıların hep dünyevi bir derdi oluyor...

Kaan Boşnak: Ortaya koyduğum bestenin, şiirin dünyevi olup olmaması kısmında çok değilim, kendimi ifade etmek için yazıyorum. Ben çok somut şeylerden bahsediyorum çünkü zaten herkes sadece aşktan bahsediyor. Ben de aşktan bahsetmeyi seviyorum çünkü âşık olmayı da o ruh halini de seviyorum. Ama ‘Uzatma N’olursun 2’ gibi kaybeden edebiyatı yaptığım şarkılarım da var. O ruh haliyle yazdığım şarkılarımı ben de sevmiyorum, onlar geçiş dönemi işleriydi. Ama işte mesele, aşktan bahsederken bile Beylikdüzü’ne iyi-kötü anlam yükleyip toplumsal bir şey söylemeye çalışmak. Söylemek değil, çalışmak...

Haberin Devamı

YAZLIK DİSKOLARI BİRAZ HÜZÜNLÜ BULURUM

Yeni tekliniz ‘Sandal’a gelelim. Duyuruda, ‘tüm dijital platformlarda ve terk edilmiş yazlık diskolarda’ yazıyor. Sever misiniz yazlık disko?

Can Kalyoncu: Yazlık diskoları oldukça keyifli ama terk edilmesinden ötürü biraz da hüzünlü bulurum. Şu an ürettiğimiz şarkıların hissiyatı buna yakın duruyor; o yüzden duyuruda bu diskoları da andık. 

‘Sandal’, hangi duygularla yazıldı peki?

Kaan Boşnak: Mutsuz bir yaz şarkısı... Çeşitli sebeplerle arada kalmış birinin söylediklerini içeriyor. Gitmek isteyip gidemeyen bir tarafı da var ama sanırım geride kalmış olmayı kabullenmiş biri... Bizim etkilendiğimiz grupların hepsinde elektroniğe dönüş oldu ve bunu retro hareketlerle harmanladılar. Biz de ‘Otoban Sıcağı’ albümümüzden sonra böyle bir şey yapmaya karar vermiştik. Araya giren sorunlar bizi engelledi. Şimdi sound’umuza synth ve elektronik altyapı koyduk ama Batı’yı taklit etmedik; kendi sound’umuzla Türkiye’de 90’larda yapılmış chill out/pop sentezine selam veren bir şey yapmak istedik. Değiştiğimizi düşünenler olacaktır. Ama iki albümü ve teklilerimizi dinlemiş olan kişiler zaten kafamızın çok karışık olduğunu anlar. Yaptığımız her iş bir öncekinden çok farklı. Bunun sebeplerinden biri de ergenlikte kurulmuş bir grup olmamız. Şimdi yaşlar ilerledi, karakterler biraz daha oturdu, müzikal zevkler değişti. Yeni enstrümanlar çalmayı öğrendik, o sebeple değişim kaçınılmazdı.

BAKMADAN GEÇME!