HU Tarikatı’nın salı yemekleri

Güncelleme Tarihi:

HU Tarikatı’nın salı yemekleri
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2008 00:00

17 yıldır hiç aksatmadan her salı toplanıp birlikte yemek yiyorlar. Aralarında ünlü politikacılar, sanatçılar, işadamları var ama asla kadın sokmuyorlar. Kendilerine HU Tarikatı diyorlar. Nedeni, salı yemeklerinin fikir babası ve başkanının Hıncal Uluç olması.

Eğer yolunuz salı günü Ortaköy’e düşerse, Le Chapeau’ya mutlaka bir göz atın. Türkiye’nin en şamata tarikatının üyelerini göreceksiniz. Le Chapeau, Şapka Ertekin olarak bilinen Ertekin Rıza Dinçay’ın Ortaköy’deki mekanı. 15 dakika önce bomboşken, saat 12.00 dedi mi HU Tarikatı’nın üyeleriyle doluyor.

Aralarında kimler var kimler: Sunay Akın da orada, Mehmet Ağar da; isteyene Engin Koç, isteyene Abdullah Kiğılı... Ama hiç kadın yok, 17 yıldır olmadı, olmayacak da.

Tarikat ismini, fikir babası ve başkanı Hıncal Uluç’tan alıyor. Amaç, bir araya gelip hoşça vakit geçirmek. Yalnız, öyle saldım çayıra değil. İyi vakit geçirebilmek için, çok sıkı kuralları var. Uymayan para cezası ödüyor.

Yemek toplantısı için kocaman uzun bir masa kuruluyor. Erken gelenlerden başlayarak herkes yanındaki, sağındaki solundakiyle küme küme sohbet halinde. Birileri geldikçe bu küçük sohbetler bölünüyor, karşılamalar yapılıyor. Herkesi ilgilendiren bir mavra olduğunda bütün dikkatler o tarafa çevriliyor. En çok konuşan, espri patlatan Ali Poyrazoğlu. En hızlı yiyen de yine o.

BU İŞLER BÖYLE OĞLUM

Mönüde zeytinyağlı enginar, imambayıldı ve pilav üstü döner var. Yemeklerin sponsoru Borsa Lokantası’nın sahibi Rasim Özkanca. O da mürit. Her salı ayrı bir mönü gönderiyor toplantılara. Tatlı sponsoru ise Nadir Güllü. Mürit. Yemeklerden sonra sıra Güllüoğlu’nun baklavalarına geliyor.

Geçen hafta HU sofrasının iki önemli sohbet konusu vardı. Birincisi Fener-Porto maçı. Tarikatın çoğunluğu Galatasaraylı olduğu için bu bahis kısa sürdü. İkinci konu ise Mustafa Sarıgül’ün DSP’ye geçmesi. Aslında tarikatta günlük politika konuşmak yasak. O yüzden konu masadaki eşantiyon DSP çakmakları. Masada herkes Sarıgül’e takılıyor: Başkan diyorlar, daha dün bir, bugün iki. Nereden çıktı hemen bu eşantiyonlar? Sarıgül kahkahalarla gülerken, Ali Poyrazoğlu sözü bölüyor, herkesi susturup tekrar kahkahaya boğuyor:

Eeee, bu işler böyle oğlum. Eskiden Muammer Karaca Tiyatrosu’nda, sahnenin iki yanında iki tablo asılıydı. Tabloların ön yüzünde İnönü, arka yüzünde Menderes resmi vardı. O akşam tiyatroya hangi partiden gelenler olursa tabloların o yüzü çevrilirdi.

MAKYAJLAR YAPILMIŞ MI?

Hıncal Uluç’un yeri ayrılmış durumda ama en son o geliyor. Başkan tezahüratlar eşliğinde yerini almadan önce müritlerine takılıyor: Evet, herkesi göreyim beyler, kıyafetler düzgün mü, makyajlar yapılmış mı?

Ama en çok arkasındaki Ertekin’i fark edince "Ooo, Ertekin bile gelmiş!" demesi komik. Çünkü zaten mekan Ertekin’in. Yemeklerin ardından acele işi olanlar kaçıyor. Olmayanlar, şarkı-türkü ve tavla faslına kalıyor. Yemekler bedava ama her giden, garsonlara bahşiş olarak 30 lira bırakmak zorunda. Kuralı yine Ali Poyrazoğlu bozuyor:

Abicim alın size helalinden bir 10 kayme... Malum kriz var, durumum yok!

HU TARİKATININ 10 EMRİ

Toplantılara içkili gelmeyeceksin, içki içmeyeceksin.

Asla eş ve hanım arkadaş getirmeyeceksin.

Yemeğin saati 12.00. Geçirmeyecek, kaçırmayacak, geç kalmayacaksın.

Asla iş konuşmayacaksın.

Telefonunu kapatacak, eşin dahil kimse ile görüşmeyeceksin.

Kişisel sorununu açmayacak, şu mutlu dakikalarda kimseyi kasmayacaksın.

Relaks olduktan sonra, spor, kültür ve her türlü şamata serbest.

Yemekten sonra garsonlar için toplanan bahşişe katkıda bulunacaksın.

Bu kuralları çiğnediğinde bütçene göre verilecek para cezalarına razı olacaksın.

Özgürlük zili çalıp, yasaklar kalkana dek bu kuralların hepsine uyacaksın.

HINCAL ULUÇ

Kural çiğneyene para cezası


Yıllar önce birkaç arkadaş olarak başladık, zamanla çoğaldık, kalabalıklaştık. Bu ülkede yaşayan insanlar olarak sohbet etmeye hasret kaldık. Amacımız bunu gidermek. Neşeli, tasasız bir öğlen yemeği ortamı yaratmayı amaçladık. O yüzden bazı kurallar getirdik. Bunlara uymayana para cezası kesiyoruz. Suçun büyüklüğüne göre ceza da değişiyor. Artık 20, 50, 100, ne gelirse! Eh, eh, eh, ehh...

MUSTAFA SARIGÜL

Sivil toplum kuruluşu gibiyiz


Her salı geliyorum. Gülüyoruz, sohbet ediyoruz, güzel yemekler yiyoruz. Yemek bitince işi olmayan kalıyor. Kendi aramızda tavla turnuvaları falan yapıyoruz. En sıkı tavlacılar Mehmet Ağar, Q Jazz Bar’ın sahibi Mehmet Ali Açılmış ve Celal Doğan. Resmen tarikat burası. Birimizin başına bir iş gelse hepimiz koşarız. Bireysel çıkara dayalı olmayan bir sivil toplum kuruluşu gibiyiz.

ALİ POYRAZOĞLU

Girmek zor, çıkmak imkánsız


Dünyada da tıpkı bizim gibi farklı disiplinlerden insanlar bir araya geliyor. Takım vizyonu oluşturmanın yolu bu. Zihin yapısı itibarıyla genç bir grubuz. Dostluk, dayanışma ve bilgiyi çoğaltan, artıran bir grup. Bir konseyimiz var, adaylar ona soruluyor. Aramıza girmek zor, fakat çıkmak imkansız. Bu meşk grubundan ayrılmanın tek yolu vefat. Aradan geçen bunca senede kaybettiğimiz arkadaşlarımız oldu. Yıldönümlerinde onları mutlaka anarız.

HU ÜYELERİ

Grubun 50’nin üzerinde üyesi var. İşte onlardan bazıları: Hıncal Uluç, Mustafa Sarıgül, Mehmet Ağar, Ali Poyrazoğlu, Ali Kocatepe, Alp Yalman, Artun Ünsal, Celal Doğan, Engin Koç, Işın Çelebi, Mustafa Taviloğlu, Metin Uca, Sunay Akın, Nebil Özgentürk, Abdullah Kiğılı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!