Hedefteki iki kişi

Güncelleme Tarihi:

Hedefteki iki kişi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2005 00:00

BİR ülkede işler kötüye gitmeye başlayınca iktidarın da kimyası bozulur. Sağa sola, yerli yersiz, haklı haksız baskılara başlar. Bütün kurumları ele geçirmeye kalkar.Son günlerde birbiri ardına açılan soruşturmalar, davalar bu amaca yönelik. Hedef, muhalefet odaklarını ortadan kaldırmak, herkese, her yere hákim olarak ‘Ben güçlüyüm’ havasını devam ettirmek. İktidarlar için devlet kurumlarını kadrolaşarak ele geçirmek kolaydır. Ama sivil toplum örgütlerine, meslek kuruluşlarına hákim olmak çok zordur. AKP, devletteki kadrolaşmayı tamamlamış olmalı ki sivil toplum örgütlerine ve meslek kuruluşlarına yöneldi. Şimdi İstanbul Ticaret Odası üzerinde bilinen bir oyun sahnelenmeye başladı. En güçlü meslek odası olan İTO’yu ele geçirmek için yoğun bir yıpratma stratejisi uygulanıyor. Hedef Başkan Mehmet Yıldırım. Onu devirebilmek için ‘Formula 1’ projesine taktılar. Birdenbire projede yolsuzluklar olduğu yolunda haberler çıkıverdi ortaya.İTO’ya müfettişler gönderdiler, soruşturmalar, davalar açtırdılar. * * *Oysa ‘Formula 1’in hızla tamamlanması gerekiyor, çünkü 2005 yılındaki yarışlar Türkiye’de yapılacak.Projenin bazı politik amaçlar nedeniyle gecikmemesi gerekiyor. Hayret! 14 ay önce yapılan ihalelerde yolsuzluk olduğu iktidarın şimdi aklına gelmiş olmalı. İTO seçimlerine beş kala...Bu tutumun iyi niyetle bağdaşır yanı var mı?Mehmet Yıldırım gitsin, İTO AKP’nin olsun da ne olursa olsun umurlarında değil. Onların aklı fikri İTO’yu ele geçirmek.Bunun için üyelere yoğun baskı yapılıyor.Oysa bilmiyorlar ki, sivil toplum örgütlerine, meslek odalarına siyaset bulaştırmak bir iktidarın yapacağı en büyük yanlıştır. İktidarlar işler kötüye gitmeye başlayınca bu tür yollara başvurur hep.AKP’ye bir bilgi: Benim tanıdığım Mehmet Yıldırım öyle kolay kolay pes edecek adam değildir. * * *AKP kendinden olmayanları yıpratmak için ölmüş olsalar bile peşlerini bırakmıyor.Son numara İstanbul’a inanılmaz hizmetler yapan, virane haline gelmiş tarihi birçok yapıyı kurtararak eşsiz güzellikte mekánlar yaratan rahmetli Çelik Gülersoy. İddia ve suçlama şu: 1994’te Turing’in elinden aldıkları Sarı Köşk, Hıdiv Kasrı ve Malta Köşkü’nde bazı tablolar varmış. Bunlar kayıpmış. Ve (sıkı durun) Çelik Gülersoy bunları başkalarına satmışmış...İnsaf!Bu çok büyük bir ayıp. İstanbul áşığı olduklarını iddia edenlerin kendini İstanbul’a adamış ve bu kentin tarihi dokusuna çok önemli eserler kazandırmış olan Çelik Gülersoy’a gösterdikleri vefasızlığa bakın.Bazen söylenecek söz bitiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!