Hayatı ertelemeyin (2)

Güncelleme Tarihi:

Hayatı ertelemeyin (2)
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2001 00:00

Hayatınızı ertelemeyin. İşlerinizi ertelemeyin. Sevdiklerinizi aramayı ertelemeyin. İçinizden yükselen duyguları ertelemeyin. Özellikle de hoş olanları...Sevdiklerinizi görmek istediğiniz, aramak istediğiniz anda hemen arayın. Yarına bırakmayın. Yarın çok geç olabilir. Tanıdığım biri, sırf bu nedenle kendini çok kötü hissediyor. Kimbilir, belki siz de çeşitli ertelemelerin sıkıntısını içinizde yaşıyorsunuzdur. Ama o tanıdığım kişinin durumunda kimse olmak istemez. Sizi fazla meraklandırmadan hemen anlatayım. Bu kişi yoğun iş temposunda başarılı biridir. Ama başarıyı yakalayabilmek için ciddi fedakarlıklar yapar. Bu sırada farklı bir şehirde arayan babası telefon açar ve kendisini özlediğini söyleyip gelmesini ister. O da, 'olur, ama şimdi gelemem' der. Aslında işleri de o sırada fazla değildir. Rahatlıkla işlerini organize edip gidebilecek bir haldeyken, gitmeyi iki ay sonraya bırakır. Babasıyla yaptığı telefon görüşmesinden iki hafta sonra gelen telefonla şok olur. Babası ölmüştür ve işlerini öylece bırakıp apar topar yola çıkmıştır. Babasının cenazesine ancak yetişebilir. Duygusal ve zihinsel açıdan öylesine altüst olmuştur ki, kulağından babasının sesi bir türlü gitmez. Babası 'gel' dediği zaman, gitmemiştir. Kendince nedenlerle bu görüşmeyi ertelemiştir. Ve pişmanlık duygusu onu ele geçirmiştir. Hem öylesine yoğun duygular içine girmiştir ki, ne yaparsa yapsın bu duygu onu hayatı boyunca takip edecektir. Ben kendisiyle konuştuğum zaman, gerçekten yardıma ihtiyacı vardı. Ve yardım almayı reddediyordu. Böyle yaparak kendisini cezalandırıyordu. Fakat, böylesi yoğun duyguların yakıcı girdabına kapılmış bir halde bulunan kişinin sağlıklı düşünebilmesi mümkün değildi. Ve ne yaparsam yapayım, düşüncelerini bugüne getiremiyordum. O babasının cenazesinde hazır bulunduğu zamanda kalmıştı. (Sürecek)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!