Güncelleme Tarihi:
Ömrü Boğaz’da geçmiş 40 yıldır balıkçılık yaparak geçimini sağlayan Mesut Soydaner ile birlikte gün doğumunda yunusların peşinde koştururken az ilerimizde martıların yaratığı bir kaosa denk geldik. Yaklaştığımızda martıların bir yelkovan kuşuna saldırdığını, onu yaraladıklarını gördük. Mesut kaptanın kurtardığı yaralı yelkovanı elimde tutarken onun tüm dünyada sadece Akdeniz’de yaşayan 90 bin yelkovandan biri olduğunu düşünüyordum. Meğer öyle değilmiş. İyi ki de değilmiş.
2010 yılından beri bir grup kuş gözlemcisi iki haftada bir Boğaz’dan geçen yelkovanları sayıyor. Çalışmanın başında doktorasını da yelkovanlar konusunda yapan Dilek Şahin bulunuyor. Bu ekibin Karadeniz’e doğru dört saatte 90 bin yelkovan sayması sadece bu kuşla ilgili değil denizlerimize ilişkin bilgilerimizi de değiştirebilir. Çünkü yelkovanlar, bir zincirin zayıf olduğu düşünülen halkalarından biriydi. O güçlüyse diğerleri neden olmasın?
BÜYÜKTEN KÜÇÜĞE DOĞRU
Eskiden lüfer sürüleri hamsi gibi küçük balık sürülerini, yelkovan kuşları lüfer sürülerini, balıkçılar da yelkovan kuşlarını takip edermiş. Sonra hepsi bir araya gelip küçük balık sürülerine dalarmış. İşler böyle bir şekilde dengede giderken, derken sürüler kuşla değil teknolojiyle bulunmaya başlanmış. Ortaklık bozulup insan denizden ne var ne yok toplamaya başlayınca insandan gayri ne varsa zora düşmüş. Küçük balıkların sürüleri giderek küçülmüş. Onlar azalınca lüfer, lüfer azalınca da yelkovanlar azalmaya başlamış. Bu nedenle Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) ‘Kırmızı Liste’sinde yani yok olma tehlikesindeki türler listesinde yer alıyor. Artık yelkovanların sayısının tahminlerimizden çok daha fazla olduğunun kesinleştiğine dikkat çeken Dilek Şahin, “Üstelik de bu sayıyı tam üreme dönemi öncesi gördük. Yuva konusunda koruyucu olan yelkovanlar üreme zamanı çok uzaklaşmaz. Bu nedenle saydıklarımızın yeni keşif olduğuna inanıyorum. Bu hem denizlerimizin durumu hem de yelkovanlarımız için çok iyi haber” diyor.
DENİZDE OLTA, KARADA FARE DÜŞMAN
Yelkovanlar için tehlike, denizde ve karada olmak üzere ikiye ayrılıyor. Deniz ekosistemindeki kötüye gidişle birlikte balıkçıların uzun oltaları en ciddi sorun. Oltalardaki balıkları almaya çalışan yelkovanlar kancalara takılıp boğulup ölüyor. Karadaki en büyük tehlike ise insanlarla birikte adalara taşınan fareler. Ege ve Akdeniz’deki ıssız adalarda yaşayan yelkovanlar yılda bir kez yumurtluyor. Fareler ise yumurtaları yediği için üreme başarısı düşüyor.
KARADA İŞLERİ YOK
Ortalama ömrü 15 yıl, kanat açıklığı 76-82 cm., ağırlığı 700 g. Karaya sadece üremek için karanlık olduğunda çıkarlar. Yuvalarına çok sadıktırlar.
EVİNE SADIK
Deney için alınan iki yelkovandan biri Venedik’te (İtalya’da), diğeri Boston’da (ABD’de) serbest bırakıldı. İlki, 1300 km’lik yolu iki haftada, İkincisi ise 500 km’yi 12,5 günde alarak yuvasını buldu.
TUZLU SUYU ARITIYOR
Gagalarının üzerinde, denizdeki tuzu filtre etmelerine yarayan 2 tane tüp şeklinde delik bulunur. Bu sayede tatlı suya ihtiyaç duymadan uzun süre yaşamlarını denizde geçirebilirler.
İstanbul Boğazı’nda Karadeniz’e doğru yunuslar balık sürülerini, yelkovan kuşları da yunusları takip ediyor.