Tasarladığı tekneyi 26 yıl sonra gördü

Güncelleme Tarihi:

Tasarladığı tekneyi 26 yıl sonra gördü
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2017 16:50

İlginç ama mutlu sonla biten bir hikâye bu. Küba asıllı bir ailenin çocuğu Alfonso Albaisa’nın 26 yıl önce bir tekne tasarımından bugün dünyanın en iyi otomobil tasarımcısı olmanın hikâyesi...

Haberin Devamı

Onunla ilgili “Son 20 yılın en iyi otomobil tasarımcısı” ifadesi kullanılıyor. Hayatı büyük başarılarla dolu. Ancak bir o kadar da acılarla... Şimdi filmi biraz başa saralım ve sırayla anlatalım Albaisa’nın hayatındaki ilginç detayları...

1988’de, Türkiye’nin ön gelen inşaatçılarından, Atatürk Barajı’nın yapımını üstlenen Ertuğrul Kurdoğlu bir tekne siparişi verir. Ama hayalindeki bu 35 metrelik tekneyi tasarlayacak ekibi bulmakta zorlanır. Tekneyi yapacak olan Ekber Onuk arayışa girer. Soluğu İtalya’da alır. Ancak istedikleri gibi bir tasarım bulamazlar. Ardından Nissan’ın o dönem henüz 24 yaşında olan Küba asıllı tasarımcısı Alfonso Albaisa ile yolları kesişir. Firmanın yaptığı dört tasarımdan en çok Albaisa’nınkini beğenir Ertuğrul Kurdoğlu. Sonra Türkiye’de iki yılda teknenin üretimi gerçekleşir...

Haberin Devamı

Türkiye’deki sularda gezinen Kurdoğlu’nun motoryatı ‘Motali’, Amerika’nın en pretijli ödüllerinden birinin sahibi olur (Amerika Endüstri Tasarım Derneği’nin ilk ve tek tasarım ödülü alan teknesi). Ancak Alfonso aradan 25 yıl geçmesine rağmen tasarladığı tekneyi hiç göremez.

İşte şimdi, 25 yıl sonra bu hasret son buldu. Alfonso, ilk kez tasarladığı tekneyi görürken ki heyecanına ortak olduk. Dünyanın en önemli tasarımcısını yakalamışken, hem ilginç yaşantısını konuştuk hem de tasarımın inceliklerini sorduk.

 1959’da ışıklar söndü

Ailesinin siyasi bir geçmişi var Küba’da. Annesi Küba’yı İspanya’dan kurtaran José Martí’nin eşiyle akraba.

Babası ise Havana’nın ileri gelenlerinden, geniş arazi sahibi bir mimar. Rüya gibi bir hayatları olmuş Küba’da. Ta ki 1959’a kadar. Fidel ve arkadaşları ülkede bir devrim gerçekleştirirken Alfonso’nun ailesi için adeta ışıklar sönmüş.

Senatör olan dedesi hapse girmiş. Toplam 14 yıllık bir esaret yaşamış. 4-5 defa idam için hapisten çıkarılmış. Ancak her seferinde vazgeçmişler. Dayıları Küba’da yıllarca kaçak hayatı yaşamış. 1962’te Domuzlar Körfezi’nde bir dayısı vurulduktan sonra hapse girince artık ülkeyi terk etme kararı almışlar. Miami’nin yolunu tutmuşlar...

Haberin Devamı

Annesi kaçtığında Alfonso’dan iki yaş büyük abisine hamileymiş. Miami’ye ilk geldiklerinde hep bir gün geri döneceklerini düşünmüşler. 200 bin Kübalıya kucak açmış Amerika. Ancak geri dönüş hiç olmamış. Yedi yıl boyunca İngilizce bile konuşmamışlar. Artık dönüşün olmayacağını anlayınca normal bir hayat yaşamaya başlamışlar. Ne kadar normal olduysa...

Tasarladığı tekneyi 26 yıl sonra gördü

 Küba’ya ilk kez geçen yıl gitti

Devrimin ardından buzları eriten Obama Küba’ya gittikten sonra Alfonso da ailesinin doğduğu topraklara gitmeye karar verdi. İlk kez geçen yıl Küba’yı gördü. İlk sözleri, “Beni neyin karşılayacağını bilmeden gittim. Çok üzgündüm” olan Alfonso, annesini ve babasını 66 yaşındayken kaybetmiş.

Haberin Devamı

Bir süre Havana’da izlerini sürmüş. Mimar dedesinin tasarladığı evi gezmiş. Bina boşmuş. Kapıdaki güvenlik izin vermiş gezmesine. Sonra babasının okuduğu üniversiteyi bulmuş. Orası da metruk bir binadan ibaretmiş. Zihnindeki 1950’lerden kalma siyah-beyaz kareler bir anda renklenmiş... Ancak hepsi birer kötü anı olarak...

 Özgün tasarımlar yapmalıyız

Alfonso, tam 26 yıl sonra kendi hayal ettiği teknenin içinde oturuyordu. Küçük bir modelinin ofisinde bulunduğunu anlatan Alfonso, gerçek boyutunu ilk görünce, burnunun keskin hatlarının, kabinin akıcı çizgilerinin kendisini büyülediğini söyledi: “Tasarımcıya sorsanız bir tekneyi çok çok 4.5 metre tasarlar, bu ise 33 metre; işte bu çok taze bir his veriyor insana. Başka şeyleri kendimize kıstas almamalıyız. Yat veya otomobil isteyenler hep daha önceki tasarımlara bakıyorlar, bu durumda da her şey birbirine benziyor”.

Haberin Devamı

Alfonso, tasarım konusunda da şu tüyoları verdi: “Yeni bir şey yapabilmek için, olaya bilmeyerek yaklaşmak lazım. Tasarımcıların düştüğü en kötü tuzak ‘neyi yapamayacağını’ biliyorlar. Nelerin yapılmayacağı konusunda uzmanlaşmak çok tehlikeli. Bir yandan da işi icra edebilmeyi bilmelisiniz. Bunun için de tecrübe şart. Tasarlamak için çocuk gibi bilgisiz olmak lazım ki ufkunuzu geniş tutun.”

 Teknenin ismi ‘Motali’. Lazca ‘torunlar’ anlamına geliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!