Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana!

Güncelleme Tarihi:

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2014 01:07

İntihar eden birini durdurmaya giden polis neden olay yerinde hatıra fotoğrafı çeker? Ortaya çıkma ihtimali olan çıplak fotoğraflarımızı niçin telefonlara, bilgisayarlara yükleriz? Kol boyu mesafeden kendimizi çekebilme teknolojisi, yeni bir narsizm salgını mı? Selfie devrimi hayatımızı, aşkı, cinselliği, ahlakı baştan sona etkiliyor, sarsıyor, yeniden tanımlıyor. Sahi, birileri suyumuza bir şey mi katıyor?

Haberin Devamı

Ah Freud ah... Bugün yaşasaydın da her birimizin nasıl hayran hayran sudaki aksine bakan Narkissos’lara dönüştüğümüzü görseydin. Tek farkımız, hayran hayran aksimizi seyretmek için suya değil, cep telefonlarımıza bakıyor olmamız.

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


Selfie çılgınlığı sınırları ve sınıfları aşan bir gümbürtüyle her gün karşımızda. Hollywood ünlülerinden politikacılara, dizi oyuncularından görev başındaki polise herkes bir kol boyu mesafeden kendisine bakmaya uğraşıyor ve dünyayı da bu görünürlüğü ‘beğen’meye davet ediyor. Eline bir akıllı telefon alan herkes, kendi reality şovunun yıldızı ve kahramanı. İşin ilginç tarafı, kim kendisini daha fazla ‘sunar ve sergilerse’ ilgi o kadar artıyor, Facebook’unda, Twitter ya da Instagram hesabında daha fazla takipçi topluyor.

Haberin Devamı

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

Köprüdeki intihar girişimi esnasında 'selfie' çeken polis.

Acaba insanlık, tarihinde olmadığı kadar narsist mi oldu? Eğer öyleyse bunun suçlusu sosyal medya mı? İçeriği kullanıcılar tarafından doldurulan Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal mecraların buna çanak tuttuğu kesin.
Psikologlar Keith Campbell ve Jean M. Twnege daha 2009’da çıkardıkları kitabında vaziyetin adını koymuştu: ‘Narsizm Salgını’.

BELKİ DE SADECE NORMALİZ

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


Sosyal medya yüzlerce milyon insanın hayatının önemli bir parçası. Ama biz sıradan sosyal medya kullanıcıları, kendimizi niçin her Allah’ın günü popülerlik yarışında ve deneyim anksiyetesinde buluyoruz? Sosyal medyanın kanunlarını, arpa ambarındaki tavuklar misali bir avuç azılı narsist yazıyor olabilir mi? Sosyal medyadaki davranış kalıplarımızı bu azılı azınlık mı belirliyor? Reytingimizin düşük olması Narsist Kişilik Göstergemizin düşük olduğu anlamına mı geliyor? Daha açık soralım: Twitter’da, Facebook’ta on binlerce takipçimizin olmaması sadece ‘normal’ bir insan olduğunuz anlamına mı geliyor?

Haberin Devamı

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


Mesele ‘öz’ümüz ve buna duyduğumuz ‘çekim’le sınırlı olsa iyi. Çünkü işin bir tarafında narsizm ve sergilemecilik varsa masanın karşı tarafında röntgencilik oturuyor. İşte bu ‘paylaşma’ meselesi San Carlos Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Prof. Daryl Mendoza ile Mevlana’yı aynı çizgide birleştiriyor: “Selfie, içinde yaşadığımız dijital çağda bir ‘tanınma’ talebi. Yani başkalarının bizi nasıl görmesini istediğimiz meselesi. Onlara ne göstermeliyim? Kendimi nasıl ve hangi yolla sergilemeliyim?
Cevap, yüzyıllar öncesinden, Konya’dan: “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.”

DÜŞÜNÜRLER NE DİYOR?

Haberin Devamı

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

Noam Chomsky: Facebook’ta 500 arkadaşı olduğu için 500 arkadaşı olduğunu düşünen gençler var.
Ama bunlar”Ben bir sandöviç yedim” ve “Eee nasıldı bari” arkadaşlıkları...

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

Alain De Botton: Twitter, düzenli olarak biriyle bağlantıda olduğumuzu, o kişinin de bizimle bağlantıda olduğunu, dolayısıyla aslında hayatta olduğumuzu temsil ediyor...
(bununla birlikte) İnsanın arkadaşlarının kendisinden daha iyi bir durumda olması, insanda buruk bir etki yaratıyor.

NEDEN ÇEKİYORUZ?
* Yüzde 35: Mutlu bir anımızı hatırlamak için
* Yüzde 34: Eğlenceli bir anı ölümsüzleştirmek için
* Yüzde 15: Güzel bir kılığımızı belgelemek için
* Yüzde 14: Saçımızın iyi göründüğünü düşündüğümüz için
* Yüzde 13: Kendimizi özgüvenli hissettiğimiz için

Haberin Devamı

ORANLAR

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


* Yüzde 75: 18-24 yaş grubunda en az bir selfie çekenlerin oranı
* Yüzde 29: 65 yaş üstü grupta en az bir selfie çekenlenlerin oranı
* Yüzde 25: Selfie çekenler arasında seksi-selfie çekenlerin oranı
* Yüzde 36: Seksi-selfie’sini birisine gönderdiği için pişmanlık duyanların oranı
* Yüzde 75: Başkalarının selfie’lerinden sıkılanların oranı

SELFIE’LER NASIL PAYLAŞILIYOR?

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

* Yüzde 48: Facebook
* Yüzde 14:
Mesaj
* Yüzde 13:
What's App
* Yüzde 9:
Twitter
* Yüzde 8: Instagram
* Yüzde 5:
Snapchat
* Yüzde 2:
Pinterest

BENİ GÖR VE BİR SES VER, YANİ ‘LIKE’ ET...

Haberin Devamı

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

Söze gerek yok artık. Görülmek ve beğenilmek yeterli. Günümüz insanı hayal bile denemeyecek bir sahteliğin içinde çaresizce beğenilmeye ve yalnızlığını gidermeye çalışıyor.
Yazı: Psikiyatr Alper HASANOĞLU

Latin şairi Ovidius’un, Ekho’nun Narkissos’a aşkı hakkında yazdığı muhteşem bir şiiri vardır. Narkissos nergis çiçeğine adını veren mitolojik kahramandır, Ekho ise yankı. Narkissos’un mitolojik öyküsü Freud’un 20. yüzyıl başında narsizmi tanımlamak için kullandığı enfes öyküdür.

Narkissos efsaneye göre bir pınarın başına gelir ve susuzluğunu gidermek için pınarın berrak sularına uzandığında gördüğü güzellikle büyülenir. Baktıkça artar hayranlığı. Ellerini suya daldırdıkça ulaşmak için ona, kaybeder kendini. Ekho çaresizce izler onu uzaktan. İstese de bir ses veremez ona. Ekho’nun ses vermesi ötekinin seslenmesiyle mümkündür çünkü. Narkissos ise o kadar meşguldür ki kendi suretiyle, Ekho’ya ses vermek aklının ucundan bile geçmez. Gittikçe hayattan kopup yalnızlaşır böylece, o pınarın başında ölürken şöyle olur son sözleri: “Ey boş yere sevdiğim çocuk...” Ekho yankılar onu. “Elveda” deyince Narkissos, bağırır Ekho da: “Elveda!”

DERDİMİZ GÖRÜNMEK

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


Çağımız çaresizce görülmek, anlık da olsa görülmek ve beğenilmek isteyen insanların çağı. İçinde bulunduğumuz düzen başarılı olmayı en büyük değer olarak sunuyor hepimize. Başarılı olmak da, para kazanmak ve mümkün olduğu kadar çok insan tarafından tanınmak demek. Facebook’ta çok arkadaş, Twitter’da çok takipçi, Instagram’da çok ‘like’...
Kadın-erkek herkes çok güzel, çok yakışıklı ve çok fit olmalı. Herkes çok eğlenceli, hep dışadönük ve çok prezentabl olmalı. Erkek iyi para kazanmalı, parasını kadın için harcarken cimrilik etmemeli, kadın gençlik yaşlarını geride bırakmış olsa da tek bir kırışığı olmamalı...

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


Selfie, ne kadar mutlu, ne kadar güzel, ne kadar fit olduğumuzun belgelenmesinin son teknolojik icadı. Üstelik şimdi hızla photoshop yapacak aplikasyonlar da var. Gecenin köründe sarhoş bir halde çektiğiniz selfie’de bir saniye içinde göz altı torbalarınızı yok edip kendinizi olmadığınız bir hale de dönüştürebiliyorsunuz. Kendinize daha da çok hayran oluyorsunuz böylece.
Telefonların fotoğraf albümlerinde en çok yeri selfie’ler kaplıyor artık. Oturup bir yerde kahve içerken ya da evde birileriyle Whatsapp’ta ‘sohbet ederken’, bir yandan da selfie’sine bakıyor hayran hayran. Söze gerek yok artık.
Görülmek ve beğenilmek yeterli.

Narkissos hiç olmazsa gerçek kendisiyle cebelleşiyordu. Ekho’ya haykırdığı cümleler ve aldığı yanıt da gerçekti. Oysa günümüz insanı Whatsapp’ta rol yapıyor, gerçek olmayan bir selfie’ye bakıyor, ona hayran oluyor ve o hayran olduğu gerçek olmayan beni, yine gerçekte başka türlü olan ötekiyle paylaşıyor ve hayal bile denemeyecek bir sahteliğin içinde çaresizce beğenilmeye ve yalnızlığını gidermeye çalışıyor.

NEFSİ SURETTEN ÖZÇEKİME

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

Tarihin ilk selfie'sini Robert Cornelius çekti.

* 1826: Joseph Nicephore Niepce ilk fotoğrafı kaydetti
* 1838: Louis Jacques Mande ilk ticari makineyi geliştirdi
* 1839: Robert Cornelius ilk selfie’yi çekti
* 1900: Kodak Brownie kamerayı geliştirdi

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

Emile Zola

* 1902: Emile Zola’nın otoportresi
* 1935: Hayatımıza renk geldi: Kodachrome!
* 1973: Dijital fotoğraf artık mümkün
* 2000: J-Phone cep telefonuna kamera ekledi
* 2002: ABC’de ‘selfie’ kelimesi ilk kez kullanıldı
* 2005: Fotoğraf paylaşma uygulaması Instagram hayatımızda
* 2012: Curiosity robotu Mars’tan ilk selfie’sini yolladı

MÜKEMMEL SELFİE’NİN ANATOMİSİ

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


En iyi açıyı ayarlayın.
Doğru: Karşıdan veya yukarıdan çekim
Yanlış: Aşağıdan çekim

Kameraya hazır olun
Cazibeli fotoğraflardan çok doğal güzelliğinizin altını çizmeye odaklanın.

Kırpın ve zumlayın
Fotoğrafta rahatsız edici bir kişi ya da detay mı var? Hiç problem değil. Eklentileri kullanarak, fotoğrafta olmasını istemediğiniz şeylerden kurtulabilirsiniz.

Etrafınızdakilere dikkat edin
Çevrenizde ne olup olmadığına dair yapacağınız ufak bir tarama, fotoğrafınızla beraber kirli çamaşırlarınızın da internette yayılmasını önler.

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


Gülümseyin!

Zamanın acımasızlığına, klasik bir gülüşten daha iyi hiçbir şey karşı koyamaz.

Olabilecek en iyi ışığı kullanın
Doğal ışık, selfie’nin mükemmelliğine denktir. İyi sonuç için ışık yüzünüze gelmeli.

Filtre kullanın
Denendi ve kanıtlandı: Eğer filtreler düzgün kullanılırsa, bir selfie’nin en iyi arkadaşıdır.

20 BİN SELFİE’Sİ VAR

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana


Esra Türker, mesleği halkla ilişkilercilik gereği hem Türkiye’de hem de yurtdışında çok sık seyahat ediyor. En büyük hobilerinden biri gittiği her yerde ‘selfie’lenmek. “Ama ille de seyahate gerek yok. Sırf kendimi iyi hissettiğim için de telefonun kamerasını kendime doğrulttuğum oluyor” diyor. Kendisini sık sık ‘iyi’ hissetmiş olmalı ki 20 bin civarında selfie’m var” diyor.

FOTOLARIM İNTERNETE DÜŞMESİN DİYORSANIZ...

Ben, şahsen, bizzat, kendim ve selfie’m: Hastayım bana

* Farklı platformlarda aynı şifreyi kullanmayın. Şifrelerin güçlü olduğundan emin olun.
* Cloud’un otomatik yedekleme opsiyonunu kapatın ve iCloud’un iki adım onaylama sistemini kurun.
* Güvenlik sorularını yanıtlarken cevabı sadece sizin bildiğinize emin olun. Kendi sorularınızı oluşturabilirsiniz.
* Telefonunuza şifre koyun. Şifreyi tuşlarken dışavurumcu olmayın. Cihazları her zaman kilitli tutun.
* Sosyal medya hesaplarınızda da iki adımlı onay sistemini aktif hale getirin. Üçüncü parti uygulamaları kapatın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!