İstanbul-NY hattında bir Külkedisi

Güncelleme Tarihi:

İstanbul-NY hattında bir Külkedisi
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2015 01:27

Bir tarafta İstanbul’da dublaj yaparak geçinen bir genç kız, Seren. Diğer tarafta Amerika’da Donald Trump’ın tahtına aday gösterilen işadamı ve sanat koleksiyoneri Michael. 2009’da yolları İstanbul’da bir gece kulübünde kesişti ve bir daha hiç ayrılmadılar. İşte size film gibi bir aşk hikâyesi...

Haberin Devamı

Michael Shvo, önce ABD yatırım piyasalarının yıldızı olarak parlayan genç bir işadamıydı. Ardından emlak ve inşaat işine girdi; hızla yükseldiği bu alanda Donald Trump’ın tahtına aday gösterildi. Ciddi bir sanat koleksiyoneri de olan Shvo, New York’un orta yerinde birdenbire halkın huzuruna çıkarttığı koyun heykelleriyle (François ve Xavier Lalanne’ın eserleri) sanat gündemine de oturdu. Elini attığı her işte iddialı biri olarak biliniyor.

Becerikli olduğu bir başka alansa peri masalları. Üstelik bu masal Türkiye’den de geçiyor.

İstanbul-NY hattında bir Külkedisi

Altı yıl önceye, İstanbul’a, genç ve güzel Seren Ceylan’ın hikâyesine gidelim. Seren, annesi seslendirme yönetmeni olduğu için çocukluğundan beri dublaj yapıyordu. Michael’la tanışmadan önce de ine annesi ile çalışıyor, dizi, film ve reklam karakterlerinin sesi oluyordu. Sefa içinde yaşamadığını ama sosyal çevresinden dolayı daima renkli ve eğlenceli bir hayatı olduğunu anlatıyor.

Haberin Devamı

Michael Shvo’nun hayat hikâyesine gelince... Anne ve babası kimya profesörüydü, çocukluğunu ABD’de geçirdi sonra ailesiyle İsrail’e döndüler. Ama Michael 20 yaşında cebinde 3 bin dolarla Amerika’ya geri geldi. Seren anlatıyor: “Önce taksi şoförlüğü yapmış, sonra emlakçılığa başlamış. İlk sene sonunda Amerika’nın en çok satış yapan emlakçısı olmuş. Tamamen sıfırdan gelmiş bu noktaya. 2004’te kendine bir satış ve pazarlama şirketi kurmuş. Şimdi kendi arsa alıp bina inşa ediyor. Ona, Amerika’nın genç Donald Trump’u diyorlar.”

ADINI GOOGLE'A YAZINCA YIKILDIM

İstanbul-NY hattında bir Külkedisi

Genç Trump Michael Shvo’yla Türk kızı Seren’in hikâyeleri birbirine İstanbul’da karışıyor. Hem de işadamı Serdar Bilgili’nin aracılığıyla. Tarih 5 Şubat 2009... Michael beş günlüğüne, arkadaşı Bilgili’yi ziyarete gelir. Akşam dönemin popüler restoranlarından Al Jamal’de yemeğe giderler. Gözler ilk defa orada buluşur: “Tanışır tanışmaz hoşlandık birbirimizden. O gece hop oturup hop kalktım. Ertesi güne çok heyecanlı ve mutlu uyandım. Ama adını Google’a yazınca yıkıldım. O kadar zengin, o kadar farklı bir dünyanın insanıydı ki aramızda bir ilişki olması imkânsızdı. Adam dünya üzerinde her istediği kadınla birlikte olabilir, beni ne yapsın diye düşündüm. Rüya yani.”

Haberin Devamı

SEVGİLİLER GÜNÜ İÇİN ABD'DEN GELDİ

İstanbul-NY hattında bir Külkedisi

Değildi... “İkinci akşam yine çok keyifli bir yemek yedik hep beraber, sonra gece dışarı çıktık, herkes birer birer dağıldı, gecenin sonunda ikimiz kaldık. Mantığım ‘Geceyi bitir evine dön’ diyordu ama ben tabii ki kalbimin sesini dinledim.”

14 Şubat’ta, Serdar Bilgili kız arkadaşıyla yemeğe giderken Seren’i de davet etmiş. Sonrası hikâyenin kırılma noktası. Yemek başladıktan bir süre sonra arkamdan iki el gözlerimi kapattı, kulağıma eğilip ‘Sevgililer Günün kutlu olsun’ dedi! Bana sürpriz yapmak için sadece bir geceliğine Sevgililer Günü için geri gelmişti. Kalbim yerinden fırladı mutluluktan. O gün
başlayan his altı senedir aynı şekilde devam ediyor.”

Haberin Devamı

SANAT TARİHİNİ NASIL HATMETTİ?

İstanbul-NY hattında bir Külkedisi

O günden sonra kısa süreliğine New York’a gittiğini ardından da birbirleriyle konuşmadan tek bir gün bile geçirmediklerini anlatıyor Seren Shvo. Evden çıkmadan, New York saatine göre yaşamaya başlamış. Durum dayanılmaz bir hale gelince New York’ta beraber yaşamaya karar vermişler: “Oraya taşınınca hayata bakışım tamamen değişti. Benim hiç farkında olmadığım kültürel, sanatsal ve evrensel bir dünya varmış. Kendimi o kadar eksik hissettim ki hemen üniversiteye yazılıp, sanat tarihi okumaya başladım. Sürekli ders çalıştım, müzeleri ve sanat galerilerini gezdim. Bu, Michael’la ilişkimizi çok etkiledi. O bir koleksiyoner, kültürel ve sanatsal anlamda çok bilgili. Ben de kısa zamanda çok şey öğrendim ve ortak noktalarımız çoğaldı. İlişkimiz de bu öğrenme süreci gibi emek ve zamanla aşka dönüştü.”

Haberin Devamı

ASLA GERÇEKLEŞTİREMEYECEĞİM BİR DİLEK LİSTEM VAR

İstanbul-NY hattında bir Külkedisi

Ne tip bir sanat koleksiyonu yapıyorsunuz?
Yüzde 80'i modern eserler. 100-150 parça arasında da Francois Xavier ve Claude Lalanne çiftinin heykelleri var. Francois hayatta değil maalesef ama Claude 92 yaşında hayat dolu ve muhteşem bir kadın! Michael’la birbirlerine hayranlar! Evlerimiz, ofisimiz, bahçemiz, her yer onların yarattığı eserlerle dolu.

Kaç tablonuz var peki? Müze açmayı düşündünüz mü hiç?
En son hatırladığım 500 parça. Müze açma hayalimiz yok ama sahip olduğumuz parçaları Michael’in arsalarında, binalarının inşaatı başlayana kadar açıkhava sergisi şeklinde sergilemekten çok keyif aldık. Güzel tepkiler geldi. İlkini Lalanne koyunlariyla yaptık ve 1.5 milyon kişi onları ziyaret etti. Şimdi yeni bir sergi için çalışmalara başladık, baharda açılacak.

Haberin Devamı

Her konuda sınırsız bir alım gücüne sahip olmaya nasıl alıştınız?
Sınırsız demeyelim ama maddi olarak istediğin her şeyi elde edebilecek alım gücüne sahip olmak hem çok güzel, hem de çok tehlikeli. Bir şeye sahip olmayı arzu etmeyi, onun için çaba göstermeyi, hayalini kurmayı ve sonunda elde ettiğin zamanki heyecanı ve mutluluğu kaybettiğin zaman doyumsuzluk başlıyor. O zaman maddiyatla elde edebileceğin hiçbir şeyden haz almıyorsun. Ne kendim ne de ileride çocuğum böyle tatminsiz bir hayat yaşasın istemiyorum. O yüzden özellikle sahip olmayı isteyip almadığım bir dilek listem var.

KUPA KIZI VE SİNEK VALESİ

İstanbul-NY hattında bir Külkedisi

“Michael çok romantik ve her özel günü bir sürü sürpriz yaparak kutlar. Tanışmamızın birinci yıldönümünde Hamptons’taki yazlığımızdaydık. Sabahtan itibaren eve çiçekler, balonlar, çikolatalar, küçük hediyeler geldi. Akşam da sürpriz bir parti organize etmiş. O gecenin sonunda yerde dev bir iskambil kâğıdı buldum. Beş gün boyunca günün farklı saatlerinde farklı iskambil kâğıtları çıktı karşıma. Bir şifre vardı ama ne? Beşinci gün New York’a dönmüştük, öğle yemeğinde Central Park’taki göletin karşısındaki Lake House’a gittik. Çantamda ‘vale’ kartını buldum. Yemekten sonra çok spontane şekilde ‘Hadi gel kayıkla dolaşalım’ dedi, göletin ortasına geldik, kayıkta kız ve papaz kartlarını buldum. Birinin üzerinde ‘BENİMLE’ ikincisinde ‘EVLENİR MİSİN” yazıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Michael diz çöktü yüzükle! New York’taki evimiz Central Park’ın karşısında. ‘Evlilik teklifini burada yapmak istedim. Böylece camdan her dışarı baktığından bu anı hatırlayabileceksin’ dedi.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!