Göründüğü gibi değil!

Güncelleme Tarihi:

Göründüğü gibi değil
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2015 15:10

Tempo dergisi Twitter’ın giderek dikkat çeken hesabı ‘Göründüğü Gibi Değil’in sahibi ile konuştu. Kendisi özellikle Hz. Muhammed karikatürünü paylaşarak adından söz ettiren başörtülü bir genç kadın. Rock konserine de gidiyor, festival arası namaz da kılıyor.

Haberin Devamı

Twitter’da, 4 bin 500 takipçisi olan bir hesap. 'Göründüğü Gibi Değil' takma adıyla, siyasetten dine filtresiz, otosansürsüz paylaşımlar yapıyor. Hemen her şeyi ti’ye alıyor, hedef tanımadan küfrediyor. Rock ve klasik müzik dinliyor. Sahibi, başörtülü bir genç kadın. Takipçileri arasında Melda Onur’dan Ahmet Şık’a, Banu Güven’den Barbaros Altuğ’a tanınmış isimler var. "Kimdir bu kız?" diye merak edip, bir mesaj atıyorum. Telefonlaşıp, Cihangir'de buluşuyoruz.

Karşımda duran rahat, esprili, konuşkan ve kültürlü bir genç kadın. Twitter'da çizdiği uçarı profilin aksine, ağırbaşlı. 29 yaşında. Dindar bir ailede büyümüş. Altı yıl imam hatipte okumuş, üniversitede bilgisayar mühendisliği ve işletme eğitimi almış. Arapça, Almanca ve İngilizce biliyor. Çevirmenlik yapıyor, ayrıca yabancı dil dersi veriyor. Saatlerce konuşuyoruz. Sorularımı ara yollara sapmadan cevaplıyor, fakat bazı kişisel konuları yazmamamı rica ediyor. Sofuluğa, gelenekçiliğe ve kadınlara parmak sallanmasına tahammülü yok. Öyle ki, yazar Pınar Kür’ün büyük tepki çeken “Porno dergilerde vücudunu sergileyen kadınla, ‘erkek tahrik olur’ diye başını kapatan kadın aynı hataya düşüyor” minvalindeki yorumuna da ters köşe bir yanıt veriyor: “Bir kadın isterse porno dergisine soyunur, sana ne?”

Haberin Devamı

“Hangi entelektüalitede olursa olsun ‘sana ne’ ve ‘bana ne’yi bir türlü öğrenemiyor insanlar” deyip, ekliyor: “Bırakın isteyen istediği şekilde yaşasın.”

Memleket şartları gereği adı bizde saklı.

Hesabında fotoğrafını kullanıyorsun ama adını gizliyorsun. Neden?
Çünkü biz linç seven toplumuz. Anlamaktan ziyade yargılamayı severiz. Öyle hoşgörülü filan değiliz. Yüzümü de bir yıl önce ifşa ettim.

Aykırı, cesur paylaşımlar yapıyorsun. Charlie Hebdo katliamından sonra Hz. Muhammed’in gözünden yaş süzülen karikatürünü tweet’ledin. Korkmadın mı?
“Korkmadım” dersem yalan olur. Peygamberin yüzü çizilir mi, çizilmez mi tartışmasını ilahiyatçılar yapsın. Ama biz Müslümanlar olarak, “Peygamberimiz hoşgörü peygamberidir” ya da ne bileyim “Peygamberimiz kendisini taşlayanlar için bile dua etti” diyorsak, o doğru bir karikatürdü. Çok naifti.

Haberin Devamı

Sence bu karikatürlerin çizilmesi ifade özgürlüğü mü?
Ben şöyle düşünüyorum: Adamın biri çıkıyor, ciddi ciddi “Altı yaşında nikâha engel durum yoktur" diyor. Öbürü, “Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir" diye açıklama yapıyor. Başkası Mısır’da kalkmış, “Ölüyle şu kadar saat sonra cinsel ilişkiye girilebilir” diyor. Ya her meseleniz bitti, iş bunlara mı geldi? Siz bu iğrençlikleri söyleme hakkına sahipseniz, o zaman diğerleri de Hz. Muhammed karikatürü çizme hakkına sahip. Senin dinin bu insanlara mı kaldı? Dön bir kendine bak. Bir Müslüman olarak önce kendini eleştir. Nasıl bir imaj çiziyorsun? İyi bir imaj çizemediğin gibi, çizdiğin imajı çizen adamın hayatını da elinden alıyorsun. Dindar biri olarak bunu kabul edemiyorum.

Haberin Devamı

Göründüğü gibi değil

İslam dünyası nasıl bir profil çiziyor sence?
Tembel, rüşvet yiyen, adam kayıran, tacizin olduğu, küçük yaşta çocukların evlendirildiği, kadın haklarının olmadığı toplumlar olarak görülüyor. Tarihte İslam dünyasından felsefe, matematik âlimleri çıkmış ama geldiğimiz noktada büyük ölçüde uçkur konuşuluyor. Bilimde yoksun, teknikte yoksun, edebiyatta yoksun, sinemada yoksun, müzikte yoksun. Yıllardır sergi, konser geziyorum; toplumun çoğunluğunu oluşturan muhafazakârlar oralarda yok. Niye? Çünkü içki var. E içme sen de. Kimse kimseye zorla şarabı dayamıyor.

Bunlar İslami çevrelerde duymaya alışık olduğumuz söylemler değil. Tepki çekmiyor musun?
Twitter’da “Böyle yazacaksan başörtünü çıkart” diyen de var, “Bu özgürlük çırpınışlarını, marjinalliği bırak kızım”a getiren de… Bana en çok “Her şey iyi güzel de peki neden başörtüsü?” diye soruyorlar. Arkadaşım; ben sana soruyor muyum neden başın açık diye?

Haberin Devamı

Dinin, günlük pratiğinde yeri nedir?
Kendimce dindar bir hayat yaşıyorum. Başımı örtüyorum, beş vakit namaz kılıyorum. Yanımda ufak bir seccade taşıyorum, festivale, sinemaya vb. gitsem bile namazımı arada kılıyorum.

Nasıl yaşarsın, neleri yapmayı seversin?
Hayatı çekilir hale getiren şeyler yaparım. Küçük yaştan beri çok okurum. Tolstoy’u 12 yaşında okumaya başladım ve bununla da övünüyorum. Elitizmse de elitizm! Keşfetmeyi, sokakta olmayı, seyahat etmeyi çok severim. Klasik müzik, rock, blues dinlerim. Sırf meraktan noisy music türünde konsere bile gittim; enstrüman ve çığlıktan ibaretti. Bir daha dinler miyim? Hayır. Ama deneyimlediğim için memnunum. Mozart da dinlerim, Megadeth de... Günahsa da benim günahım.

Haberin Devamı

Bir bara, festivale vb. gittiğinde nasıl tepkiler alıyorsun?
En basidi parmağıyla gösterip dalga geçenler… Bir de, “Senin burada ne işin var?”cılar var. En son 100%FEST’te Soundgarden, Massive Attack dinlemeye gittim, orada adamın biri, “Senin burada ne işin var?” diye küfürle sataştı. “Gelmeyin buralara, bir buralar kaldı” vs. diyor. O alan onun ya! Umurumda bile değil. Bir tane hayatım var ve yaşıyorum. Çoğu yere tek başıma gidiyorum; Rock'n Coke’a da, Hayal Kahvesi'ne de... Çekinmeyi aştım. Toplum umurumda değil. ‘Matrix’ filminde bir kâhin var ya, hani sigarasını yakıp “Göreceksin Neo” filan diyor bilge bilge, kendimi öyle hissediyorum.

Gerçekte öyle değilsin ama Twitter'da epey küfürbazsın. Neden?
Küfür bir şeyi kısa yoldan anlatmanın en iyi şekli. Bazen ülkede olup bitenler öyle komik ve bizle dalga geçer bir üslupla gerçekleşiyor ki, akıllı bir yoruma ihtiyaç duymuyorum. Herkesin anlayacağı en ağır üslupla cevap vermek yüreğimi hafifletiyor. Küfürle yazmak bana yakışmıyor belki ama hak edenin üzerinde güzel duruyor.

Dindarlık ve muhafazakârlık arasına sınır çiziyor musun?
“Muhafazakârlık” dediğimiz kavramdan artık tiksiniyorum. Örf, adet pompalamaktan başka bir şey değil. Gelinlerin beline takılan kırmızı bekâret kuşağı mesela... Kadının mahreminin erkekler tarafından böylesine ifşa edilmesini ve ‘gelenek’ adı altında yutturulmasını gayriahlaki buluyorum. Din vicdanda olan bir şey, ama bugün yaşanan “Ahmet ne der, Mehmet ne der?” olayı. “Sokakta öpüşmeyin” diyorlar. Rahatsız oluyorsan, ayetin dediği gibi sen gözünü 'haram'dan çevir. Sen kimsin ki, insanın içindeki duyguları Tanrı’dan iyi bilip kontrol edeceğini sanıyorsun? Hem de devlet düzeniyle.

Dindar bir kadın cinselliği özgürce yaşayabilir mi?
Seks, şehvet, sevgi hepsi Allah’ın verdiği duygular. Bunları yaşamak dururken, neden Tanrı’nın verdiklerini reddederek ona ulaşacağını düşünüyorsun? Tabii ki dinen nikâh şartı var ve zina günah. Ama İslam’da o kadar farklı yorumlar var ki, burada evliliğin çeşitleri devreye giriyor. Biri “Erkek kadına söz verdiğinde zaten ikisi beraberdir”, öbürü “Dua şartı var”, diğeri “Resmi nikâh şarttır” diyor. Ben, tasavvuftaki gibi, bir şeyi ne cennet istemiyle, ne cehennemden korkarak, sadece “Allah benden razı olur mu?” diyerek yapmaya inanıyorum.

NOT: Tamamı Tempo’nun şubat sayısında!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!