Giyin Paris'e gidelim

Güncelleme Tarihi:

Giyin Parise gidelim
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 2011 00:00

Başak Gürgan, www.giyingidelim.com adresinde moda temalı bir hikaye günlüğü tutuyor. Giyiniyor, gidiyor, gezip gördüğü yerleri, katıldığı etkinlikleri anlatıyor. Ama Gürgan’ın ünü artık, yaşadığı İzmir’in sınırlarını aştı. Çünkü H&M’in 8.5 milyon üyeli global Facebook sayfasında düzenlenen yarışmayı o kazandı

Haberin Devamı

Üniversitede “Bu hatayı nasıl yaptım hâlâ anlamıyorum” diye anlattığı bir bölümden, uluslararası ilişkilerden mezun Başak Gürgan. Aslında güzel sanatlara girmeyi, tasarım okumayı istemiş ama sınav sisteminin garipliği yolunu Koç Üniversitesi’ne düşürmüş. Dört yıl okul için, bir yıl da reklam şirketlerindeki staj için toplam beş yılı İstanbul’da geçirmiş. Bu beş yılın sonunda arkasına bile bakmadan ‘güzel İzmir’ine dönmüş: “Annem, babam, arkadaşlarım, 2009’da evlendiğim sevgilim, beni tamamlayan herkes İzmir’de. Zaten hiçbir zaman İstanbul’da yaşama heveslisi olmadım. İstanbul’a tatil için veya iş için gelip dönmeyi hep daha çok sevdim” diyor.
İzmir’de mutlu, mutlu olmasına ama gönlüne göre bir iş bulamamaktan çok şikayetçi: “Modayla ilgili bir iş bulamıyorum. Bir tekstil şirketine girsem de eğitimimden dolayı pazarlamaya, yurtdışı satışa yönlendiriyorlardı beni. En son çalıştığım şirket batınca, bir-iki yere daha girip çıktım ama dikiş tutturamadım. İki yıldır işsizim.”
Bu süreyi kendimi geliştirmeye harcamış Başak: “Çocukluğumdan beri resim yapıyorum. Profesyonellerden ders aldım yıllarca. Kağıda çizebildiğimi bilgisayara da çizebileyim diye grafik tasarım kursuna gittim. Ardından fotoğrafa merak saldım. Kurs bitince profesyonel bir makine edindim. Önce eşi, dostu, akrabayı çektim.”
Gürgan sadece başkalarını çekmekten sıkılmış bir süre sonra. Özel günlerde bir kare bile fotoğrafının olmamasına içerlemeye başlamış: “Kocamın, babamın eline fotoğraf makinesini tutuşturup ‘Beni de çekin’ diyordum. Sonra kendi fotoğraflarımı photoshop’lamaya başladım. Çünkü her zaman istediğim gibi çekemiyorlardı.”

Haberin Devamı

İLK İŞİ DOLMA FOTOĞRAFÇILIĞI

Sonra fotoğraf işini biraz paraya dökmek için İzmir’de birkaç ufak iş almış: “Tamamen kasaba mantığıyla başladım. İlk işim çok komikti. Bir tanıdığımız evde kek, börek, dolma yapıp satacaktı. Broşürü için o yemeklerin fotoğrafını çektim.” Bir başka tanıdığı da fotoğrafla, giyinmekle bu kadar haşır neşir olduğu için blog açma fikrini vermiş. Bu fikirden yola çıkarak www.giyingidelim.com adresini yaklaşık bir yıl önce açmış. İsim konusunda da hiç zorlanmamış. “İzmir’de böyledir. Bir telefon gelir ve karşıdaki ‘Hadi giyin gidelim’ der, biz de gideriz” diyor. İlk aylarda çok sık güncellemiyormuş. Ama son aylarda evden çekim yapmak için çıkmaya, blog’a yeni post girmek için giyinmeye başlamış.
Blogun gördüğü ilgiden çok memnun: “Hiç tanımadığım kişiler takip etmeye başladı. Diğer kızlar tepkili ve önyargılı bakar zannederdim. Çok yanılmışım. Tatlı tatlı kızlar takipçim oldu! O kadar hoşuma gitti ki. Öğle tatillerini beni okumaya ayıranlar var. Bir günde ortalama 500 kişi sayfamı tıklıyormuş. Ama rekorum bir günde 980 kişi.”
Başak Gürgan, blogunda bire bir kendi stilini yansıtıyor. Zımbalı ceket mi moda, kalkıyor bir zımba makinesi alıp evdeki uygun deri ceketlerini zımbalıyor. Sonra da giyip fotoğraflıyor. Oktober Fest ile ilgili bir konu yazmak istediğinde dolabında Alman köylülerine en uygun kılıkları çıkarıyor. Otantik bir yeleği, uçuşan volanlı bir etekle kombinliyor, saçları da iki yandan ördü mü, iş tamam.

Haberin Devamı

FOTOĞRAFI TRİPOTLA ÇEKTİ

Gelelim H&M’in yarışmasına nasıl katıldığına: “H&M benim için bir cazibe merkezi. İzmir’de mağazaları yok, İstanbul’a geldiğimde alacaklarımı önceden belirliyorum. Facebook’taki hayran sayfasına da üyeyim. Bir gün o sayfada bir yarışma duyurusu gördüm. ‘Bu yıl 1970’lerden ilham aldık. Siz de kendi 1970’inizi fotoğraflayın’ diyordu. E dedim bende var o kıyafetler. Giydim, saçım da kısa geldi, evden saç bulup taktım. Tripotumu kurdum. Fotoğraf makinesine basıyorum, koşarak karşısına geçip poz veriyorum.
Böyle bir sürü fotoğraf çektim.
Sırtım çıkmış sadece, yetişememişim, koşarken düşmüşüm, ağzım yamulmuş, böyle kareler de var. Birini seçtim, siteye yolladım.”
Bu kadar çabadan sonra arkadaşlarımdan oy istemiş. Blogdan, Facebook’tan, Twitter’dan oy çağrısı yapmış. İki günde yarışma sitesinde ilk sayfaya çıkmış. Ondan sonra çok çabuk ilerlemiş. “Bir süre ikinciydim. İsveçli bir kız birinciydi. Onu geçip geçemeyeceğimden hiç emin olamadım ama halk oylamasında birinci oldum. Ancak asıl birinciyi H&M’in Tasarım Direktörü Ann Sophie seçecekti...”
Büyük bir sabırsızlıkla 30 Eylül’deki sonuçları beklemeye başladı. Ama sonuçlar 4 Ekim’e ertelendi. Sonunda o gün 16.30’da posta kutusuna bir e-mail düştü: ‘Birinci oldunuz ama size ulaşamadığımız için açıklayamıyoruz. Bu mesaja saat 18.00’e kadar yanıt vermezseniz birinciliğinizi iptal edeceğiz.’
Gürgan o anki duygularını şöyle anlatıyor: “Heyecandan bayılacaktım. Daha bir buçuk saat vardı ama bir an hiç yazamayacakmışım, konuşamayacakmışım gibi
hissettim. Yanıtı yazıp ödülü kaptım. Şimdi üç günlüğüne Paris’e gidip 1500 Euro’luk hediye çekiyle H&M’in bütün kış koleksiyonunu almayı planlıyorum. Bu sırada yanımda bir stil danışmanı da bulunacak. Fotoğraflarımı çekip seçtiklerimi Facebook sayfasında yayınlayacaklar.”

Haberin Devamı

“İki hayalim var: Biri bir hazır giyim markasını sosyal medyada temsil etmek. Facebook ve Twitter hesaplarını yönetmek. Diğeri ise on-line bir vintage store açmak. 1970’ler yarışmasını kazanmam iyi bir başlangıç oldu”

LİSEDE HERKESİ BEN GİYDİRİRDİM

Her türlü kombine, her türlü nostaljik kılığı yaratmaya uygun dolabım. Giymeyeceğimi bildiğim halde fotoğraflarda ya da tematik gecelerde kullanırım diye aldığım onlarca giysim ve aksesuvarım var. Lisedeyken kıyafet balosu yapardık, sekiz kişi benim dolabımdan hazırlanabilirdi. Babylon Çeşme’de ilk açıldığında ‘Oldies But Goldies’ gecelerine 10 kişi 1980’lerin kılıklarıyla giderdik: Afro peruklar, tozluklar, mayolar, tütü etekler... Alışveriş yapmaya başladığım ilk yaşlardan beri biriktiriyorum, saklıyorum. Durup dururken arkadaşlarımı kılıktan kılığa sokarım. Sağolsun, hiçbiri hayır demez.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!