Genç yaşlanmanın sırrı

Güncelleme Tarihi:

Genç yaşlanmanın sırrı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2003 00:00

Yaşlanmak, doğal, ilerleyici, durdurulamaz ve yıpratıcı bir süreçtir. Yaşlanmadan yaşamak mümkün değildir. Amacınız sağlıklı bir orta yaşlı ve yaşlı olarak kalmaksa, doğru yoldasınız.Sadece bu amaç, genç ve genç yaşlanmanın değişmez anahtarıdır. Ergenlik döneminizde ve orta yaşlarınıza girerken yaşamınızda doğru değişimleri gerçekleştirebilir, hayatınızı keyiflendirecek önlemleri zamanında alabilirseniz, yaşlanınca korktuğunuz şeylerin çoğu başınıza gelmez. ARAŞTIRMALAR insan bedeni ve ruhunun işbirliği içinde çalıştığı, akıllıca yönetildiği, iyi bakılıp zaman zaman gözden geçirildiği, sorunları erkenden belirlenip vaktinde onarıldığı ve daha da önemlisi uygun ve temiz yakıt kullanıldığı takdirde uzun süre sapasağlam kalabileceğini ortaya koymuştur.YAŞLANMAYI KİM İSTERBedenimizin yaşlanmak üzere tasarlandığı doğrudur. Yaşlanmanın niçin ve nasıl oluştuğu ise hálá bir giz. Vücudunuz hızla yaşlanırken ruhsal yaşlanmanızın çoğu kez daha yavaş olması ise çözümlenmemiş önemli bir sorun. Yaşlanmış vücudunuzla genç ruhunuz arasındaki bitip tükenmez kavganın ortasında kalmak ise yorucu ve üzücü.Hangi yaşta olursanız olun fark etmez. Hepimizin yaşlanmayı asla istemeyen bir kalbi var. Yaşlanmayı kim ister? Sağlıklı, verimli ve keyifli dostlarla kuşatılmış bir yaşlılığın hayalini kim kurmaz? Genç ve geç yaşlanmayı hem kendimiz, akrabalarımız, hem de sevdiklerimiz ve dostlarımız için arzularız. Annenizin, babanızın 120 yıl yaşamasını, siz 70'lerdeyken bile hálá onlardan öğütler almanızı, size sarılıp koklanmanızın tadını hiç düşlediniz mi?Yaşlanmaya genetik miras etkisinin yüzde 25-30'lar civarında olması muhtemeldir. Yaşam tarzınız, seçimleriniz, kısacası hayata dokunuşlarınız (yemeniz, içmeniz, uyumanız, hareket etmeniz, olumlu düşünmeniz), yaşam kaliteniz ve süreniz üzerinde genetik mirasınızdan daha etkilidir. Bu nedenle devraldığınız genetik mirasınız ne kadar önemli ise, seçtiğiniz yaşam biçimi de en az o kadar önemlidir. İyi ve doğru yaşam seçimlerini, olumlu alışkanlıkları erken yaşlarda öğrenir ve uygularsanız şansınızın el verdiği ve Tanrı'nın hoşgörüsü ile genlerinizin izin verdiğinden daha sağlılı ve daha uzun yaşarsınız.Kısacası gerçek yaşınız aslında biyolojik yaşınızdır. Doğum tarihinizle belirlenen kronolojik yaşa oranla bedensel ve ruhsal ilişkilerin koordine ettiği biyolojik yaşınızı daha genç veya daha yaşlı hale getirmek sizin elinizdedir. Takvim yaşınızı değiştiremez ama biyolojik yaşınızı değiştirebilirsiniz. Doğru yaşam seçimleri yaparak, hayatı olumlu ve inançlı yaşayarak yaşam kalitenizi de, yaşam sürenizi de etkileyebilirsiniz. İkinci zarın sizin elinizde olduğunu asla unutmayın. Doğru atılmış bir ikinci zar genetik mirası kader olmaktan çıkarabilir. Yaşamınızı tamamlayacağınız son güne kadar evlalarınızla sohbet edip eğlenebilmenizi, torunlarınızı eğitip sevebilmenizi, dostlarınızla gülebilmenizi, hálá yeni yerler, yeni hayatlar, yeni aşklar keşfedebilmenizi sağlayabilir.SEÇİMİNİZİ DOĞRU YAPINİşte bu nedenle, yaşlanma sanatı biyolojik potansiyelinizi ve ruhsal yaşamınızı ne kadar iyi yönettiğiniz ve dengelediğinizle yakından ilgilidir. Eğer biyolojik potansiyelinizi iyi yönetebilirseniz yaşlanmayı hızlandıran üç temel faktörüde etkileyebilirsiniz: Damarsal yaşlanmayı, bağışıklık sistemi yaşlanmasını ve sosyal-çevresel-ruhsal etkenleri değiştirebilir, keyifli ve daha az sorunlu bir yaşlılığın sizi beklediğinden emin olabilirsiniz. Genlerinizin temel biyolojinizi tanımladığı doğrudur. Genlerinizin etrafındaki dünya ile nasıl bir ilişki kurduğu ve ne yönde etkileştiği ise bir başka gerçektir. Uykunuz, beslenmeniz, aktivite seviyeniz, stres düzeyiniz, alkol, sigara, kafein gibi sosyal seçimlerinizin ve dah abirçok şeyin genlerinizi etkilediğini unutmamalısınız.Genç ve uzun yaşamak, sağlıklı ve dinç yaşlanmak en doğru yaşam biçimlerini seçmenize ve onları güncel ritminize yerleştirmenize bağlıdır.NOT ALINBunlar doğru seçimlerYeterli ve dengeli beslenmeDüzenli sağlık kontrolleriİdeal kilo düzeyiSigarasız, alkolsüz, kafeinsiz bir yaşamKaliteli ve yeterli uykuDüzenli ve güvenli seksIlımlı ve düzenli egzersizTemiz, güvenli ve doğal suAzaltılmış stres düzeyiİyimser, olumlu ve yapıcı bakışDaha az hiddet ve öfkeDaha çok kahkahaDengeli çalışma ve iş yüküEmniyet kemeriYeterli dinlenme ve tatilDaha az kimyasal toksinDaha çok boş zamanSevgi, paylaşımDaha genç görünüm, giyiniş ve düşünceGüçlü bağışıklıkVitamin, mineral ve besin destekleriWELLNESS NOTLARISadece bir su bardağı dolusu dilimlenmiş havuç yiyerek bir günlük A vatimin ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. A vitamininden zengin diğer besinler balık yağı, yumurta, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve kırmızı ve sarı portakaldır.Kolesterolünüzü daha fazla posalı-lifli besin tüketerek de düşürebilirsiniz. Bunun için yulaflı tahıl gevreklerine, yulaf kepeğine, kuru baklagillere, sebze ve meyvelere diyetinizde daha çok yer vermelisiniz. Ama, kolesterolünüzü düşürmek için sadece posa tüketmenizin yetmeyeceğini de bilmelisiniz.Aşırı kafein tüketiminiz, sinirlilik, huzursuzluk, kalp çarpıntısı ve uykusuzluğa neden olabilir. Yüksek tansiyon, gastrit veya ülser gibi rahatsızlıklarınız varsa bu sorunlar daha da ciddi hale gelebilir. Kafeinli içecekleri tükettikten sonra bu belirtilerden yakınıyorsanız aldığınız kafein miktarını oldukça azaltmalısınız. Bunun için yapabileceğiniz pek çok şey var:Diyetinizden azar azar kafeini çıkarın.Kafeinsiz kahve tüketmeye çalışın.Çayı daha kısa sürede demleyin.Bitkisel çayları daha çok tüketmeye çalışın.Kafein içeren ilaçlara dikkat edin ve bu ilaçları hekiminiz önermedikçe kullanmayın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!