Gel, gel, çağın hastalıgına gel

Güncelleme Tarihi:

Gel, gel, çağın hastalıgına gel
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2004 01:50

Eskiden ‘Canım sıkılıyor’ diye mızmızlanırdı çocuklar. Artık ‘Stresliyim’ diyorlar. Çok üstlerine giderseniz ‘Depresyondayım’ diye ekliyorlar. Korkmanıza gerek yok, onlarınki numara. Sizden ve diğer yetişkinlerden duyduklarını tekrarlıyorlar sadece. Ama ya siz? Çağımızın en yaygın üç ruhsal rahatsızlığıyla sizin aranız nasıl?

Ruh hastalıklarıyla akıl hastalıkları arasında bir bağlantı olmadığı iddia edilemez. Ancak ruh hastalıklarının tedavisi genellikle mümkün oluyor ve de zamanında tedaviye başlanırsa kısa sürede geçiştirilmesi mümkün. Akıl hastalıkları için aynı iddiada bulunmak imkansız. Ruh sağlığının bozulduğundan kuşku duyulan kişilere bir psikiyatra baş vurmaları önerildiği zaman o kişilerin ‘Ben akıl hastası değilim’ şeklinde tepki göstermelerine sık sık tanık oluyoruz. Oysa, ruh sağlığı ile akıl sağlığı ayrı konulardır ve de psikiyatra başvuran kişiye akıl hastası gözüyle bakılmaması gerekir. Ruh hastalıklarına yakalanmamak için alabileceğimiz önlemler yok mu? Elbette var. Fakat bu önlemlerin varlığını bilmek yeterli değil. Asıl mesele onları uygulamayı başarmakta.

STRESİ YÖNETMELİYİZ

Hayatı bize zehir eden ruhsal sorunlardan örneğin depresyon ve panik ataklar gibi sorunlardan uzak kalabilmek için öncelikle stresin hayatımıza yön vermesini engellemeliyiz. Sinir gerginliği, bir hastalık değildir, bir belirtidir, beynin strese karşı açtığı savaşın bir göstergesidir. Stres, her bireyde farklı düzeylerde kendini gösterir. Aslında stres, 21’inci yüzyılda yaşamanın bir yan etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Bazı kişiler, stresi daha kolay yenebiliyorlar. Bazıları ise ruh sağlığımızı ciddi bir biçimde tehlikeye sokan şeytan üçgeninin birinci ayağı stresin kölesi oluyorlar. Stresin tuzağına düştüğünüz zaman fiziksel ve ruhsal davranışlarınızda büyük değişimler yaşayabilirsiniz. Endişe ve sürekli karamsarlık aşırı stresin baskısı altında olduğunuza işaret sayılır. Aşırı terleme, kalp ve nabız atışlarının hızlanması, göğüste ağrı, kusma isteği, kan basıncının yükselmesi ve boşaltım sisteminin çalışmasındaki aksaklıklar, aşırı stresin fiziksel belirtileri sayılıyor. Aşırı istekleri karşılayamamanın getirdiği kontrol edilemeyen dış baskılar olarak da tanımlayabileceğimiz stresin ruh sağlığımızı bozmasına izin vermemeliyiz. Stresten kurtulmak için kararlı olmak yeterli. Büyük bir kararlılıkla alabileceğiniz önlemler, sizi kısa sürede stresin etkisinden kurtarır.

DEPRESYON AYRI KARAMSARLIK AYRI

Depresyon, vücudu, ruh halini ve düşünceleri etkileyen bir ruhsal sorundur. Kişinin beslenme ve uyku düzenini etkiler, ayrıca kişinin kendisi hakkındaki düşüncelerine hükmeder. Depresyon ile zaman zaman karamsar düşüncelere kapılmayı aynı kefeye koymamalıyız. Depresyona giren kişilerin karamsarlıktan kurtulmaları kolay olmaz. Karamsarlık bu kişiler için bir yaşam biçimine dönüşür, Eğer tedavi edilmezse, depresyon haftalarca, aylarca hatta yıllarca kişiyi etkisi altında tutar.

Diğer hastalıklarda olduğu gibi depresyonun da farklı türleri var. Depresyonun şiddeti ve tedavi süreci de türüne göre değişir.

YAŞLILARDA DEPRESYON

Yaşlıların karamsarlığa kapılıp depresyona girmelerini normal bir gelişme sayanlar da ne yazık ki var. Oysa yaşlıların büyük bir bölümü, hayatlarından şikayet etmek istemiyorlar. Yaşlı bir kişinin depresyona girmesini normal karşılayıp tedaviye yönelmemek çok yanlıştır. Bu hatanın cezasını o kişinin tüm yakınları ödemek zorunda kalabilir. Yaşlıların depresyon tedavisine önem vermek gerekiyor.

1. BÖLÜM

BEYNİMİZDEKİ ŞEYTAN ÜÇGENİ: STRES-DEPRESYON-PANİK ATAK

Ninelerimiz dedelerimiz, stres sözcüğünü belki de hiç duymamışlardı. Ama onların torunları olan bizler için durum çok farklı. Stres, hayatımızın istenmeyen ama hiç eksik olmayan bir parçası. Biraz da çağımızın koşullarıyla sinir sistemimiz etkileniyor, sürekli gerginlik içinde yaşıyoruz. Sinirlerimizin keman teli gibi gergin olması, bazı ruhsal sorunlara yol açıyor. ABD’de Wisconsin Üniversitesi Pskiyatri Bölümü öğretim üyelerinden Dr. Claire Hughes’in büyük küçük hepimizi ilgilendiren ruhsal sorunlar, stres, depresyon ve panik atağa ilişkin açıklamalarını aktarıyoruz.

Yazan: Dr. Claire HUGHES

Yayına hazırlayan: Azize BERGİN


Depresyonun belirtileri

Depresyona giren herkesin bu hastalığa bağlı belirtilerin tümünü yaşaması şart değildir. Bazı kişilerde sadece bir iki belirti görülür. Bazılarında ise belirtilerin hepsi birden yaşanır. Depresyonun belli başlı belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:

Sürekli üzüntülü, endişeli olmak ya da kendini boşlukta hissetmek.

Umutsuzluk, karamsarlık duygusu

Kendini suçlu, değersiz ve çaresiz hissetmek

Daha önceleri zevk veren hobilerden, faaliyetlerden zevk almamak

Enerji azalması, sürekli yorgunluk hissi

Uykusuzluk ya da aşırı uyku

İştahsızlık ya da aşırı iştahlılık

Ölümü, intihar etmeyi düşünmek

Depresyonun en belli başlı nedeni, kontrol altına alınamayan strestir. Bazı ailelerde depresyon, kuşaktan kuşağa geçen kalıtsal bir sorun olabilir. Depresyonun en kolay etkilediği kişiler ise kadınlar. Yapılan araştırmalara göre, tüm dünyada depresyona yakalanan kadın sayısı, erkek sayısının tam iki katıdır. Adet sorunları, hamilelik, düşük yapmak, menopoz öncesi ve menopoz sonrası gibi dönemler kadının depresyona iyice yaklaştığı dönemlerdir. Çalışan kadınların evde ve iş yerinde ağır sorumluluklar üstlenmeleri de depresyonu besliyor. Bazı kadınlar doğum yaptıktan sonra depresyonun pençesine düşüyorlar. Yeni bir hayatın tüm sorumluluğunu üstlenmek, vücuttaki fiziksel ve ve hormonal değişiklikler kadına ağır gelebiliyor.

Ruhsal rahatlama için gerçekçi olun

Günümüzün hayat koşulları hepimize ağır geliyor. Çok çalışmak zorunda kalabiliyoruz. Ama kendinizi strese teslim etmeyin. Ara sıra, yaptığınız işi bırakın, gözlerinizi kapatıp düşünceye dalın, bu arada derin derin soluk alıp verin.

Düşünceleri kontrol altına almak da çok önemli. Zihninize hücum eden olumsuz düşünceleri olumlu ve gerçekçi düşüncelerle değiş tokuş edin. En kötü düşünceden bile iyi bir sonuç çıkarmayı deneyin.

Sakın stresten yakındığınız zamanlar rahatlamak için kafeinli ya da alkollü içecekler kullanmayın. Bunlar sizin stresinizi daha da artırır. En iyisi uyumaya çalışmaktır.

Gerçekleştirilmesi çok zor hatta imkansız hayallerle oyalanmaya çalışmak yerine gerçekçi hedeflere yönelin.

Zamanınızı en iyi şekilde kullandığınızdan emin misiniz? Bu soruya cevap vermeden önce, bir inceleme yapın ve ne kadar yoğun olursanız olun, kendinize zaman ayırın.

YARIN: PANİK ATAK GELİYORUM DEMEZ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!