Gecenin kelebekleri

Güncelleme Tarihi:

Gecenin kelebekleri
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2006 15:26

Arthur Golden'ın aynı adlı çok satan kitabından Rob Marshall'ın sinemaya uyarladığı Bir Geyşanın Anıları (Memoirs of a Geisha) haftanın yeni filmlerinden biri.

Haberin Devamı

Japonya denilince ilk akla gelen kelimelerden biri "geyşa". Dokunsanız kırılıverecek bir porselen bebek kadar zarif duran bu güzel kadınların öyküsünü beyazperdeye taşıyan Bir Geyşanın Anıları (Memoirs of a Geisha) adlı film de başta ABD olmak üzere gösterildiği pek çok ülkede hem beğeni topladı hem de tartışma yarattı. Bazı eleştirmenlerin bir epik destan olarak tanımladığı film gösterime giriyor.

Gecenin kelebekleri


Arthur Golden'ın 1997 yılında yayınlanan aynı adlı romanından beyaperdeye aktarılan filmde Chicago ile Oscar'a aday gösterilen Rob Marshall'ın imzası var.

Filmin ana kahramanı olan Sayuri'yi, Ang Lee’nin Oscar ödüllü “Crouching Tiger, Hidden Dragon/Kaplan ve Ejderha” adlı filmindeki performansıyla Independent Spirit ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Toronto Sinema Eleştirmenleri Ödülü kazanan Zhi Zhang canlandırıyor.

Haberin Devamı

Asya sinemasının iki ünlü kadın oyuncusu Michelle Yeoh ve efsanevi Gong Li, ile Ken Watanabe de flimin oyuncu kadrosunda yer alıyor.

Geyşalar, uzun zamandır Japonya’da ve tüm dünyada bir hayranlık simgesi olageldi. Asırlar boyunca, akşam vakti kozasından çıkan kelebekler gibi, evlerinden süzülüp o gecenin çayevi partisine katılmaya gittiler.

AĞIR EĞİTİM

Ne eş, ne de hayat kadını olan geyşalar yaşamlarını güçlü adamları eğlendirerek kazanan birer sanatçı aslında. Gei Japonca’da “sanat” anlamına gelir. Bir geyşa eğitimli bir dansçı, şarkıcı, müzisyen ve sohbeti hoş biridir. Müşterilerinin esprilerine güler ve onların sırrını asla ifşa etmezler. Yelpazesinin ufacık bir hareketiyle drama yaratırlar.

Yıllar süren ağır eğitim ve öz disiplin onları bu zarif yaratıklara dönüştürmüştür, ama kısıtlayıcı kimonoları ve nötrYöne bir maskeyi andıran makyajlarının ardında, etten kemikten, kendine ait bir geçmişi, hayal kırıklıkları ve hayalleri olan birer kadın yatmaktadır. En iyi sakladıkları sırlar, kalplerine en yakın olanlardır.  

Haberin Devamı

İYİ BİR GEYŞA OLMAK KOLAY DEĞİL

Bir geyşa hayatı boyunca Japon kültürünün simgesi haline gelen sanatlarda mükemmelleşmek için çok uzun saatler harcar. Bir genç kız tam bir geyşa olduğunda, yere çömelişi, masadan kalkışı, odanın bir ucundan öbür ucuna gidişi, saki koyuşundaki zarif hareketleri onun doğasının bir parçası olur.

Oyuncularına bu temel bilgileri vermek isteyen Marshall onları Los Angeles’a altı hafta erken getirerek bir “Geyşa kampı”na soktu. Bu dönemde, oyuncular kendilerini geyşa dünyasına hazırlayan eğitmenlerle yoğun bir prova ve eğitim dönemi geçirdiler. 

1987 yılında “Red Sorghum“da oynadığından beri Çin’de bir yıldız olan Gong Li, “Benim için çok yeni bir şeydi. Her bir sahneyi, kelimesi kelimesine prova ettik” diyor.

Haberin Devamı

Kadın oyuncular şık kumaşın ağırlığına, dokusuna ve hareketlerine alışabilmek için provaları kimono giyerek yaptılar. Dans dersleri onlara geyşa vücut dilinde mükemmelleşme olanağı tanıdı. Balkabağı rolündeki Youki Kudoh “Kot pantolon giyiyormuş gibi hareket edemiyorsunuz” diyor ve ekliyor: “Kısıtlanıyor ve bu yüzden kendinizi yeniden yaratıyorsunuz. Zarif olmayı öğreniyorsunuz”.

Arthur Golden’e romanında baş danışmanlık yapan Liza

GEYŞA SÖZLÜĞÜ

Arigato gozaimasu – “Teşekkür ederim”
Danna – bir geyşanın masraflarını karşılayan daimi erkek müşterisi
Gei – “sanat” Hanamachi— bir şehirdeki geyşa mahallesi
Kaburenjô – bir geyşa bölgesinde, geyşalığın okulunu, tiyatrosunu ve kayıt bürosunu barındıran bina
Kampai –Japon kadeh kaldırışı
Konnichiwa – “Merhaba”
Maiko –çırak geyşanın Kyoto’daki adı
Miyako – eski başkent
Obi — kimononun beline sarılan dekoratif kuşak Okâsan – geyşa evinin “anne” denilen idarecisi
Okiya – geyşa evi
O-nêsan –abla geyşa
Shamisen – uzun süredir geyşa dünyasıyla özdeşleşen üç telli çalgı
Dalby, filmin de teknik danışmanıydı. Dalby oyuncu kadrosuna geyşa davranışlarının ayrıntıları hakkında bilgi verdi. Yazar ve kültürel antropolog olan Dalby, Japonya’da geyşa olarak yaşayan ve çalışan tek Batılı kadın olarak şunları söylüyor: “Kimononun içinde uygun şekilde yürüyebilmek gibi, o zamanlar bana öğrenmesi zor gelen konularda oyunculara yardıma çalıştım”.

Haberin Devamı

FİLMDEN NOTLAR...

* “Memoirs of a Geisha/Bir Geyşanın Anıları”nın esas çekimleri geçtiğimiz sonbaharda Sony Pictures’a ait Culver City platosunda, Ken Watanabe’nin yönettiği bir kutsama töreniyle başladı ve Japonya’nın Shizuoka bölgesinde yağmurlu gökyüzünün altında tamamlandı.

* Yönetmen Marshall ve ekibi filmin egzotik ve karmaşık dünyasını Los Angeles’ta üç ayrı platoda yarattı. Ekip dönemin geyşa mahallesini baştan sona inşa etti; eski caddeleri yeniden yarattı; hatta California’ya bağlı Ventura County’de büyük bir çiftlikte yılan gibi kıvrılan bir nehir bile yarattı.
Arthur Golden'ın kitabı Türkiyede Altın Kitaplar tarafından yayınlandı.

Haberin Devamı

* Yapım ekibi, Kuzey California’ya geçtikten sonra Sacramento Demiryolları Müzesi’nde, California Altına Hücum ülkesindeki Amerikan Nehri’nde ve kıyı bölgesindeki kayalık uçurumlarda çekim yaptı.

Gecenin kelebekleri

* Yapım ekibi Hollywood filmlerinde hemen hiç görülmeyen otantik mekanları görüntülemek için Japonya’ya gitti. Bu mekanlar arasında 778’de kurulmuş ve 1633’te tekrar yapılmış Budist tapınağı Kiyomizu-tera ile 1029’da kurulmuş Budist tapınağı Yoshimine-tera bulunuyordu. Kyoto’nun kalbindeki Shinto Heian Jingu’nun durağan suları, filmin son sekanslarındaki Sayuri’nin ruh hâline uyumlu bir görsel büyü sundu. 

* “Memoirs of a Geisha/Bir Geyşanın Anıları”nın esas çekimleri Kawane-cho kasabası yakınlarında, mandalina ve çay yetiştirilen uzak bir bölgede tamamlandı. O günlerin yıldızı ise Ohi Nehri’nin üzerindeki eski köprünün altından süzülen modası geçmiş bir buharlıydı.

* Sayuri’nin hayat yolculuğu çoğunlukla bir nehrin akışına benzetildi ve genç kızın suya duyduğu zaaf, sürekli bir görsel motif olarak işlendi. Oscar ödüllü kostüm tasarımcısı Colleen Atwood, “Neredeyse tüm kimonolarında su öğesi var. En güzeli ise en son giydiği, üzerinde obi’den kenarlara doğru uzanan çağlayan motifiyle süslü şeffaf mavi-gri kimono” diyor.

* Bir geyşa’nın soluk teni, simsiyah saçları ve kırmızı dudakları asırlardır simge hâline gelmiş, ve nesillerden nesillere aktarılmıştır. Japonya doğumlu makyaj tasarımcısı Noriko Watanabe filmin başrol oyuncularında geleneksel geyşa makyajının ilkelerine uydu, ama bunu yaparken bazı öğeleri yumuşattı, bazen de aktrislerin güzelliğini vurgulamak için belirli öğelerde aşırıya kaçtı. “Geyşa olmak için, seçilmeleri gerekiyordu” diyor Watanabe ve ekliyor: ”Seçilmek için de, adeta dokunmaya kıyılamayacak kadar güzel ve zeki olmaları zorunluydu".

FİLMİN KONUSU

Film, 1929’da, geyşaların altın çağının sonlarında başlıyor. Kaybolmakta olan bir dünyanın öyküsü olan film hayali bir hanamachi’de, yani geyşa mahallesinde geçiyor. 
 
Sayuri (Ziyi Zhang) bu gizlenmiş dünyaya girdiğinde, geyşanın aşık olma, ya da yazgısının peşinden gitme özgürlüğünün olmadığını öğrenir. Akıl hocası efsanevi geyşa Mameha (Michelle Yeoh) özel bir koruyucuyla yani danna ile yakın bir ilişkinin sınırlarını anlamış bir kadın olarak, Sayuri’ye duygularını sıkı sıkıya dizginlemeyi öğretir. Sayuri’nin küstah rakibi Hatsumomo’nun (Gong Li) aksine, Mameha iyi bir geyşanın kendini bir erkeğe karşı duyduğu tutkunun pençesine bırakmaması gerektiğini bilir.

Yine de, Sayuri genç yaşta gördüğü beklenmedik bir kibarlığı unutamamaktadır. O anın anısı bir serap gibi gözünün önüne gelmekte ve acı dolu yıllarda onu teselli etmektedir. Hayatına dönüp baktığında, “sandığından daha cesur bir kız” görmekte, ve “Bunlar bir İmparatoriçe ya da Kraliçe’nin anıları değil. Bunlar başka tür bir anı” diye düşünmektedir.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!