Fakir edebiyatı yerine mikrofinans projeleri

Güncelleme Tarihi:

Fakir edebiyatı yerine mikrofinans projeleri
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 2005 00:00

BİRLEŞMİŞ Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Temsilciliği’nin koordinasyonunda, geçen hafta, Türkiye’deki düşük gelirli kesime kaliteli finansal hizmetlerin nasıl temin edilebileceğini araştırmak üzere, bir ‘Ulusal Komite’ oluşturuldu.Ulusal Komite oluşumuna ilişkin değerlendirme toplantısına katıldık. Her şeyden önce şunu söylememiz gerekiyor ki; hem UNDP Daimi Temsilcisi Jakob Simonsen’i, hem de uzmanları çok heyecanlı ve umutlu gördük. Umutları, yoksul kesime ilişkin olarak bu projeyle iyi bir şeyler yapabileceklerine olan inançlarından kaynaklanıyordu. Yanı sıra Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Tarım Bakanlığı, Merkez Bankası gibi kuruluşların projeye gösterdikleri ilgi, umutlarını artırmış gözüküyordu.Toplantıda konuşan Daimi Temsilci Simonsen, Türkiye için bu konunun ‘hayati önem taşıyan bir konu’ olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin bir yandan makro ekonomik istikrar sağlamada başarı gösterirken, öte yandan bu tür projelere girmesinin, özellikle işsizliğin gündemde olduğu böylesine bir dönemde, ayrı bir önem taşıdığını kaydetti.Simonsen’in üzerinde önemle durduğu bir konu da, bu projelere özel sektörün çekilmesi ve uzun dönemli başarı sağlanması için bu projelerin kárlı bir alan olarak görülmesi idi.Simonsen ve ilgili uzmanlarla yaptığımız özel görüşmelerde de, bu noktayı çok önemsediklerini gördük ve projenin hayata geçirilmesi açısından bu bakış açısını ‘gerçekçi’ bulduğumuzu söylemeliyiz. UNDP yetkilileri özellikle bankacılık kesimiyle ilişkiler kurup, normal kredi mekanizması dışında, bu tür mikrofinans projelerine bankaların katılımının sağlanması gerektiğinin bilincindeler. UNDP yetkilileri, mikrofinansın bir sektör olması gerektiğini söylüyorlar. Bunun için hazırlanan bir Mikrofinans Yasa Tasarısı var ve şu anda bu tasarı üzerinde çalışmalar devam ediyor. Gözlediğimiz o ki; mikrofinansın bir sektör olabilmesi için, bankacılık kesimi dışında ayrı finansman şirketleri oluşturulmasını, bu şirketlere bankaların yararlanamadığı özel koruma ve ayrıcalıkların tanınmasını, yüklerinin hafifletilmesini, hatta bu şirketlerin mevduat toplamasını istiyorlar. BDDK’yı ummadıkları kadar yakın işbirliği içinde görmüşler ve buna büyük önem veriyorlar. Yani yasanın oluşumuna, mikrofinansın bir sektör haline gelebilmesi için gereken değişikliklerle katkıda bulunmak istiyorlar ve yasanın sahibi olan BDDK’nın desteği bu girişim için büyük önem taşıyor. HASSAS DENGEBu arada benzer destekler veren dernekleri Komiteye alıp deneyimlerinden faydalanıyorlar.Kendilerine de söylediğimiz gibi; çok iyi niyetle başlanmış, yoksul kesime yardım için çaba sarf eden, bunun için kafa patlatan, samimi çaba gösteren bir ekip var ama çok dikkatli olmaları gerekiyor. Her şeyden önce bu projenin bir siyasi partinin malı olarak algılanmasını önlemeleri, projenin uzun ömürlü olabilmesi için, daha geniş kesimlerin desteğini almaları gerekiyor. Buna ek olarak gördüğümüz bir başka tehlike ise, bankacılık kesimine rakip olacak ayrıcalıklı bir sektör yaratmaktan kaçınmaları gerektiği...Bizce bu samimi çabaları, bankacılık kesiminin desteğini alacak, bunun bir sosyal sorumluluk projesi olarak algılanmasını sağlayacak biçimde artırmalılar. Bankalara ‘ileride buradan kár ve prestij sağlayacaksınız’ı iyi anlatmaları ve bununla destek sağlamaları gerekecek.Mikro finansman ‘düşük gelirli kişilere, kredilerin, tasarrufların ve diğer temel finansal hizmetlerin temin edilmesi’ anlamına geliyor. ‘Yoksulluk içinde yaşayan insanların herkes gibi işlerini yürütmek, malvarlığı sahibi olmak, gerekli tüketimi yapmak ve kendilerini risklere karşı korumak için bir dizi finansal araca ihtiyaçları bulunduğu’ noktasından hareket ediyorlar ve iyi yönetilen bir mikro finansman stratejisinin ülkedeki iş imkanlarının artmasında önemli katkılar yapacağını düşünüyorlar.Yani fakirlik edebiyatı yerine somut imkanlar sağlamanın peşindeler. Yoksulluğu önlemek için popülist eski yöntemlerin yerine insanlara ‘balık tutmayı’ öğretmek istiyorlar...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!