Evliya Çelebi’nin çabası hepimize örnek olsun

Güncelleme Tarihi:

Evliya Çelebi’nin çabası hepimize örnek olsun
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2011 00:00

2011, seyahatname türünün anıtsal örneğini yazan Evliya Çelebi’nin doğumunun 400’üncü yılı. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nce (UNESCO) Evliya Çelebi Yılı ilan edildi. Ne yazık ki Evliya Çelebi’den sonra, bu alanda onun kadar kapsamlı eser yazan Türk çıkmadı. Siz siz olun, bir gezi defteri edinin. Ve bıkmadan usanmadan yazıp, gezilerinizi ölümsüzleştirin...

Yıllardan beri yerli ve yabancı gezginlerin, Türkçe basılmış eserlerini toplarım. Onca gayretime rağmen bu eserlerin kitaplığımda önemli bir alanı kaplamadığımı üzülerek görürüm. Bu kitapların yarısından fazlasını da, yabancı gezginlerin, bilim adamlarının yazdıkları oluşturur. Türk gezginlerinin veya eli kalem tutup da gördüklerini yazanların sayısı oldukça azdır. Bunun birinci nedeni, Türklerin (her ne kadar göçebe genleri ağır bastığı söylense de) gezme olanağı bulamamalarından veya gezmeyi sevmemeleri. Yazılan kitapların, makalelerin çoğu, eksik veya abartılı bilgiler içermekte.
Geçenlerde Dr. Baki Asiltürk’ün, “Osmanlı Seyyahlarının Gözüyle Avrupa” adlı eserini okuma fırsatını buldum. Bu kıymetli araştırmada, 17’nci yüzyılın başlarından itibaren Avrupa’ya çeşitli nedenlerle gitmiş olan “kalem erbabı” kişilerin gezi yazısı, mektup, şiir ve hatırat türü anıları yan yana getirilmiş. Bunları okudukça, Avrupa’nın geçen yüzyıllardaki ilginç yüzünü görüp, o günler hakkında kestirimler yapma olanağı buldum. Ayrıca bu kitap sayesinde, Türk (veya Doğulu) gezginler hakkında da oldukça geniş bilgilere sahip oldum.

EDEBİYATÇI GEZGİNLER

Seyahatname denince benim aklıma hemen Evliya Çelebi, Katip Çelebi, İbn-i Batuta ve Marco Polo gelir. Bu ünlü gezginler, gezdikleri gördükleri yerler hakkında öylesine ayrıntılara girmişlerdir ki, böylesine kapsamlı seyahatnameler hâlâ kaleme alınmamıştır. Bu gezginlerin dışında, edebiyat dünyasının ünlüleri de gördüklerini, yaşadıklarını okurlarına lezzetli cümleler aracılığı ile aktarmıştır. Göethe, Lamartine, Alphonse Daudet, Puşkin, Pierre Loti, Herman Hesse gibi dünya edebiyatının usta kalemleri, gezi edebiyatı konusunda önemli eserler kaleme almıştır. Türk edebiyatının önemli isimleri de, bu konuda kalem oynatmaktan geri kalmamış. Örneğin Cenap Şehabettin, Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Melih Cevdet Anday, Ahmet Midhat, Halit Ziya, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri, Nahit Sırrı ilk akla gelen isimler. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” adlı eseri, tadına doyamadığım kitapların başında gelir. Kitapta İstanbul, Bursa, Erzurum, Konya ve Ankara öylesine bulunmaz cümlelerle anlatılır ki, bunları okuduğunuzda kendinizi o dönemde, o kentin içinde hissedersiniz.

İLK ÖRNEKLER

Edebiyatımızda gezi türünün ilk örneği, Gıyaseddin Nakkaş’ın Çin yolculuğunu anlatan “Acaibü’l-Letaif” adılı eseridir. 1422’de tamamlanan eser Farsça yazılmıştır. “Hıtay Sefaretnamesi” adıyla da bilinen bu eser, 1913’te Küçükçelebizade İsmail Asım tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir. Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriye”si de seyahatname özellikleri taşır. Piri Reis, 1521’de tamamladığı bu kitabında, bütün Akdeniz havzasını adaları, kıyıları, limanları, iskeleleri, doğası ve iklimi tüm ayrıntılarıyla anlatır.
Seydi Ali Reis’in “Mir’atül-Memalik’i” de, seyahatname türünün en iyi örneklerinden biridir. Mısır Kaptanlığı’na atanan Seydi Ali Reis, bu eserinde dört yıl süren maceralı yolculuğunu anlatır. 1557’de yazılan bu eserin ilk baskısı 1895’te yapılmıştır. Seydi Ali Reis’in Hint Denizi’ni konu ettiği “Muhit” adlı eseri, Katip Çelebi’nin “Cihannüma”sının ana kaynaklarından birini oluşturmuştur.

ANITSAL BİR ESER

Bu yıl doğumunun 400’ncü yılını kutlayacağımız Evliya Çelebi’nin ünlü “Seyahatnamesi” ise hâlâ kaynak kitapların (özellikle benim) başında gelir. Bu eser Türk edebiyatında seyahatname türünün anıtsal bir örneğidir. Evliya Çelebi 10 ciltlik bu çalışmasında, 17’nci yüzyıldaki Osmanlı coğrafyasının tarihini, insanların gelenek ve göreneklerini, folklorunu, sanatını, yörelerin yetiştirdiği önemli bilginleri, mimari yapılarını, sanatçılarını, yetiştirdiği büyük devlet adamlarını tüm ayrıntılarıyla anlatır.
Coğrafya bilgini Katip Çelebi’nin 1732’de basılan “Cihannüma”sı, oldukça önemli bir coğrafya yapıtı olmakla birlikte, bir seyahatname özelliği de taşır. Tanzimat döneminde, padişahın emriyle Güney Afrika halkına Müslümanlığı öğretmeye giden Ebubekir Efendi’nin yardımcısı Ömer Lütfi’nin, 1876’da yazdığı “Ümit Burnu Seyahatnamesi” de, bu uzak yöreyi tanıtan önemli eserlerden biridir. Gemi subayı Mühendis Faik tarafından kaleme alınan “Seyahatname-i Bahr-i Muhit”, Osmanlı okurlarına uzak coğrafyaları anlatan önemli eserlerin arasında yer alır.
Seyyah Mehmed Efendi’nin 1878 tarihli “Asya-yı Vusta’ya Seyahat” adlı eseri, Osmanlı seyahatnamelerinin en genişlerinden biri sayılır.

SİZİN DE DEFTERİNİZ OLSUN

Gerek görev, gerekse merakla yola düşen Osmanlı döneminin seyyahları, böylesine parmakla sayılacak kadar azdır. Listeye benim unuttuğum isimleri de eklesek tatmin edici sayıya yine de ulaşamayız. Bu gezginleri, cumhuriyetin ilk dönemlerinde yazının başında adlarını saymaya çalıştığım edebiyat adamları izlemiştir. Ama onların eserleri, Osmanlı dönemi gezginlerinin eserleriyle boy ölçüşecek düzeyde olmamıştır.
Son dönemlerde gezilerini kaleme alanların sayısı giderek fazlalaşsa da, eser sayısında kayda değer bir artış gözlemlenmemiştir. Bu konuda en önemli görevi, Atlas Dergisi’nin gezginleri yerine getirmiştir. Tabii gezi notlarını kitaplaştıran Murat Belge, Enis Batur ile Nedim Gürsel gibi kıymetli kalemleri de unutmamak gerek.
Siz siz olun, bir gezi defteri edinin. Ve bıkmadan usanmadan yazıp, gezilerinizi ölümsüzleştirin. Kim bilir gün gelir, bu defterler Türk gezginlerinin birer pusulası olur.

10 CİLTTE DÜNYA SEYAHATİ

Evliya Çelebi, 1611 yılında doğdu. Bazı kaynaklara göre doğum yeri İstanbul Unkapanı, bazılarına göre Kütahya’da doğdu, çocukluğunda Unkapanı’na yerleşti. Bir süre medresede okudu, babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi, musikiyle ilgilendi. Hafızlık yaptı, Enderun’a alındı, dayısı Melek Ahmed Paşa’nın aracılığıyla Sultan 4. Murad’ın hizmetine girdi.
Çelebi, seyahat merakını 1630’da gördüğü bir rüyaya bağlıyor. Bir gece rüyasında Hazreti Muhammed’i görmüş, “Şefaat ya Resulallah” diyeceğine, şaşırıp “Seyahat ya Resulallah” demiş. Bunun üzerine gönlünce gezme, uzak ülkeleri görme fırsatına kavuşmuş.
Çelebi, Seyahatname’sinde, gezdiği ülkelerin yeme içme alışkanlıkları, ekonomisi, giyim şekli, coğrafi durumu, dili, gelenek ve görenekleri hakkında ayrıntılı bilgiler veriyor. Bu bilgileri zaman zaman rahat okumayı kolaylaştıracak masalsı, destansı üslupla sunuyor. Kimi zaman mantık sınırını zorlayacak abartılı bilgiler kullanıyor. 10 ciltlik Seyahatname’si, bugün de önemli bir kaynak. Eser İstanbul’la başlıyor. İkinci ciltte, 1640’ta yaptığı Buca, Batum, Trabzon, Kafkasya, Girit, 1645’teki Erzurum, Azerbaycan, Gürcistan seferleri, üçüncü cildinde Şam, Suriye, Filistin, Urmiye, Sivas, El-Cezire, Ermenistan, Rumeli, Bulgaristan ve Dobruca, dördüncü cildinde Van, Tebriz, Bağdat, Basra gezisi yer alıyor. Eserin beşinci cildi, Van, Basra seyahatinin sonuyla başlıyor ve Oçakov gezisi, Rakoçzi’ye karşı sefer, Rusya seferi, Anadolu asilerine karşı hareket, Çanakkale yolu ile Bursa’ya gidişi, Boğdan’a gidişi, Transilvanya seyahati, Bosna’ya gidişi, Dalmaçya seferi, Sofya’ya gidişinden oluşuyor. Altıncı ciltte Arnavutluk, Avusturya, Almanya, Baltık Denizi, Kırım, Dağıstan, Karadağ, Belgrad anlatılıyor. Seyahatname’nin yedinci cildi, Avusturya, Kırım, Dağıstan, Deşt-i Kıpçak, Esterhan, sekizinci cildi Kırım, Girit, Selanik, Rumeli, dokuzuncu cildi Kütahya, Afyon, Manisa, İzmir, Sakız Adası, Kuşadası, Aydın, Tire, Denizli, Muğla, Bodrum, Ege Adaları, Isparta, Antalya, Alanya, Karaman, Silifke, Tarsus, Adana, Maraş, Antep, Kilis, Halep, Lazkiye, Şam, Beyrut, Sayda, Safed, Nablus, Kudüs, Medine, Mekke ve civarlarını kapsıyor. Eser, Evliya Çelebi’nin en son gittiği ülke olan Mısır’la sona eriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!