Eşim sayesinde yaşlılığın güzel yanlarını keşfettim

Güncelleme Tarihi:

Eşim sayesinde yaşlılığın güzel yanlarını keşfettim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2006 00:00

"Sir" unvanlı, Oscar ödüllü sinema devi Anthony Hopkins, Venedik’te Reha Erus’un sorularını yanıtladı. "Proof" adlı son filminde bir matematik hocasını canlandıran, gerçek hayatta ise 7 kere 7’nin yanıtını zor vereceğini söyleyen Hopkins, genç eşi Stella’dan yeni projelerine kadar her şeyi Kelebek için anlattı.

Proof’taki matematik hocası rolünü önceleri istemediğiniz doğru mu?

İstememek değil de, aslında bir süre sinemaya ara vermeyi düşünüyordum. Yeni evliliğimin tadını çıkarmak, resim yapmak, piyano çalmak, zamanı evimde geçirmekti niyetim... Menajerim bu filmin senaryosunu bana yollamak isteyince önce "Boşver, yönetmen John Madden’a bir mazeret uydur" dedim. Sonra Madden benden randevu talep etti. Onu beğenirim. "Shakespeare in Love" filmi muhteşemdi ve ödüller kazanmıştı. Sonuçta kıramadım ve randevulaştık. David Auborn’un romanını biliyordum zaten. Hatta Londra’da yine John Madden’ın sahneye koyduğu, Gwyneth Paltrow’un oynadığı eseri de seyretmiştim. Ne yaptı etti, bana bu rolü kabul ettirdi. İyi ki etmişim. Çünkü bu tür roller her doğru zamanda doğru oyunculara nasip olmaz.

- Filmde matematik hocası Robert’ı canlandırıyorsunuz. Ama aslında çok kötü bir öğrencilik dönemi geçirdiğinizi, matematikten de sınıfta kaldığınızı biliyoruz...

İşte oyuncunun kaderi... Ben 2 kere 2’nin 4 ettiğini ancak 11 yaşımda algıladım. Çarpım tablosunu öğrendiğimde 14 yaşındaydım. Sadece matematik mi? Diğer derslerde de aynı durumdaydım. İyi değil tek kelimeyle rezil bir öğrenciydim. Derslerle ilgili kafam hiçbir şey almıyordu. 17 yaşına kadar bu böyle sürdü. Düşe kalka, ite kaka sınıf geçiyordum. Sonra edebiyat öğretmenim ses tonumu ve diksiyonumu dikkate alarak beni Cowbridge Gramer Okulu’na yazdırdı. Ardından da YMCA’in amatör tiyatro yapımcılığı dalına heveslendim. Burada piyano çalmayı da öğrendim ve nihayet o kabus gibi geçen sıra günlerim geride kaldı. Şimdi böyle bir rolü üstlenmek şaka gibi geliyor. Sete bir matematik öğretmeni gelip test yapsa, 7 kere 7’yi bulmam provalar kadar uzun sürerdi!

- Gwyneth Paltrow sizi gerçek babası gibi gördüğünü söylüyor. Siz onun hakkında neler söyleyeceksiniz?

Takdir ettiğim bir oyuncu. "Shakespeare in Love"ı kim izlese aynı yorumu yapar. Gwyneth ile sette fazla kalmadık. Belki toplam 7 çekim günü... Ama babasını yeni kaybetmişti, üstelik hamileydi. Çekim aralarında bir canlının yitirildiğini, ancak başka bir canlıyı hayata hazırladığını söylüyordu. Evet o kısa sürede çok dertleştik.

- "Sir" unvanlı bir Amerikalısınız. İngiltere’yi özlemiyor musunuz?

Beş yıldır Amerikan vatandaşıyım. Arada bir doğduğum Galler’e gidiyorum. Gerçi artık alıştım Amerika’ya. Kendimi Amerikalı hissediyorum. Ama bu ülkenin siyasetini sevmiyorum. Beni kızdıran kararlar alıyor, sonra hatalarını anlıyorlar.

- Kaç yaşınızdasınız?

68 yaşındayım. Yaşlanmanın olumlu, güzel yanları olduğunu hiç düşünmezdim, bunu yaşayınca anladım. Kendi kendime hayatının her anının keyfini çıkar komutu verdim.

- Bunda eşinizin parmağı var mı?

Elbette onun bunda büyük payı var. Bakın saçlarım bembeyaz. Eşim ise benden genç ve Kolombiyalı. Yani Latin kökenli. Sıcak kanlı, hareketli, cıvıl cıvıl. Resim yapıyorum, bana ilham veriyor. Müzik yapıyorum, notalar akıyor. Varlığı beni büyülüyor. Kısacası bana riskleri sevmeyi öğretti. Bu çok değişik bir duygu.

- Tablolarınızı satıyor musunuz?

Evet. En son 1200 dolar veren oldu. Tabii aldığım paraları "Born to Read" adlı eğitim vakfına bağışlıyorum.

- Peki ya müzik?

Ölmeden bir orkestrayı şef olarak idare etmek isterim doğrusu...

- Bugüne kadar birçok film çevirdiniz, sinema tarihine damgasını vuran karakterleri canlandırdınız. Favorileriniz hangileri?

Zor bir soru. Ben kolay tarafından alayım ve şöyle yanıtlayayım: Siz beğendiğinizi seçin ve yazın! Ama ben canlandıracağım tek bir rolün favorim olacağını biliyorum, bunu hissediyorum; o da Ernest Hemingway olacak. Benim geleceğim Hemingway’i canlandırmaktan geçebilir.

Dünyanın en hızlı Kızılderilisi

Rol aldığım son film "Dünyanın En Hızlı Kızılderilisi" yakında vizyona girecek. Burada Utah Tuz Gölü’nün üzerinde 1967’de rekor denemesi yapan Yeni Zelandalı Burt Munro’yu canlandırdım. Ama gerçek hayatta sürati sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Ben sürati notalarda, resim yaparken de fırçanın hareketinde seviyorum sadece...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!