Erkekte lohusa sendromu

Güncelleme Tarihi:

Erkekte lohusa sendromu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2001 00:00



Tulûhan TEKELİOĞLU
Haberin Devamı

Resmen böyle bir hastalık yok ama psikiyatrlar sorunun varlığını kabul ediyor

Doğumdan hemen sonra kadınlarda geçici bir depresyon ortaya çıkabiliyor. Bu sendrom, tıp tarafından da kabul ediliyor. Peki ya erkeklere ne oluyor? Çocuğun dünyaya gelmesiyle birlikte baba olan erkek de birçok sorun yaşıyor. Hatta bu yüzden evlilikler bile bozulabiliyor. Henüz bir hastalık olarak kabul edilmeyen bu soruna el attık ve bir isim koyduk.

12 yıllık evlilikten sonra bir kızları oldu. T.K. 43 yaşında, karısı A. K. ise 39. Eşine aşık, ona inanılmaz düşkün, herşeyi yapacak derecede ilgili olan T.K., kızı doğduktan sonra garip davranışlar göstermeye başladı. O güne kadar tüm sorunlarını eşiyle paylaşırken, evde konuşmaz oldu. Önceleri sosyal hayatı eşiyle yaşamayı tercih ederken, dışarda tek başına ya da arkadaşlarıyla programlar yapmaya başladı. Bebekle babanın görünürde hiçbir problemi yoktu. Tam tersine bebeğin bakımına katılıyor, sorumlulukları paylaşıyor, hatta geceleri uyanıp emziren eşine yardım ediyor, bebeğin gazını o çıkarıyordu. Karısı önceleri bunun bir geçiş dönemi olduğunu, eşinin çocuklu hayata nasılsa alışacağını düşünüp, konunun üzerinde fazla durmadı. 3 ay, 5 ay derken eşinin evden koptuğunu farkettiğinde kızı 1 yaşında olmuştu. Bu zor dönem seks hayatlarına da yansıdı. Kocası her defasında eşiyle birlikte olmamak için bir bahane buluyordu. Bu durumu konuşmaya başladıklarında ise karısını kendisine yeterli ilgi göstermediği için suçluyordu: ‘‘Anne oldun, değiştin!’’

Gerginlik ikinci yılda dibe vurdu. Sabırla herşeyin düzeleceğini uman A.K, gün geçtikçe eşinin bir kısırdöngü içine girdiğini farkettiğinde kızı 1.5 yaşına gelmişti. Soluğu bir aile danışmanında aldı. Seanslar hala devam ediyor. Henüz bir tanı yok.

SAVUNMA MEKANİZMASI

Günümüzde özellikle genç çiftlerde sık rastlanan bir durum bu. Belki geçmişte de vardı. O zamanki kadınlar susuyordu. Bugünkü kadınlar konuşuyor. Sadece konuşmuyor, paniğe de kapılıyorlar. Artık beni sevmiyor mu? Başka biri mi var? Cinsel çekiciliğimi mi yitirdim?

‘‘Erkekte Lohusa Sendromu’’ adını taktığımız bu hastalık henüz psikoloji literatüründe yerini almadı ama bu sorunla ilgili aile terapistlerine başvuran kadınların sayısı günden güne artıyor.

Psikiyatr Dr. Bengi Semerci'ye göre kadınlar anne kimliğine öyle sarılıyor ve çocuğun sorumluluğunu öyle kendilerine malediyorlar ki, erkeği bu ikili dünyaya sokmuyorlar. Baba kendisini gereksiz hissediyor. Bir tür savunma mekanizması bu. Kaçış...

Evlilik bir statü değişimi. İnsanlar genelde evlendikten hemen sonra çocuk sahibi oluyor. Statülerinin bu olayla yeniden değiştiğini farketmiyorlar.

‘‘Çocuk sahibi olmak ikinci bir statü değişikliğidir. Oysa çocuk istemek başka şey, hazır olmak bambaşka bir şey. Hiç kimse çocuk olduktan sonra hayatım değişmedi diyemez, çünkü çocuk hayatınızı değiştirir!’’

Semerci, annenin çocuğu 9 ay karnında taşıdığı için bu ikinci statü değişimine daha kolay uyum sağladığını söylüyor. Ya baba?

‘‘Baba dışardan takipçi. Ders kitaplarında çocuk gelişimi anlatılırken sanki baba yokmuş gibi hep annelik anlatılır. Babayı o dünyaya sokmazsanız o da kopar. Bu yüzden çocukla ilgili problemlerin çıkıp da ayrılma aşamasına gelinen dönem hep o ilk yıllar.’’

Başka sebepler de var: Annenin doğumdan sonra geçirdiği bedensel değişiklikler, şişmanlama, kendine bakamama, süt verme, yorgunluk, kadının çocuğunu ilgi odağı yapması, iki kişinin ilişkisini çok etkiliyor.

‘‘Bunlar babayı bir erkek olarak durduran şeyler. Artık o kadın erkeğin eşi değil, çocuğunun annesi oluyor.’’

Her toplumda anneliğin bir çeşit kutsallığı, dokunulmazlığı var. İşin kötü yanı, erkek de eşini böyle görmeye başlıyor. Bilinçaltında eşini kendi annesiyle özdeşleştirebiliyor. O zaman ona yeniden karısı gözüyle bakamaz hale geliyor.

‘‘Erkeklerde bu tür problemlerin kaynağı aslında kendi öz anneleri! Bir erkek çocuğunun annesiyle olan ilişkisi ilerde karısıyla olan ilişkisini belirliyor. Ucu yine kadınlara dokunuyor!’’

EVDEKİ BÜYÜK ÇOCUK

Genç yaşta baba olan erkeklerde bu sendrom daha çok görülüyor. Şefkat bekleyen, ilgi isteyen, benmerkezci bir kişiyse, çocuk olduktan sonra eşinden eskiden gördüğü ilgiyi bulamadığı için sorun yaşayabiliyor. Farkında olmadan karısını çocuğundan kıskanıyor.

‘‘Çocuğun bakımı stres yaratıyor. O kadar yorulduktan sonra insanların doğal olarak kendilerine ayırdıkları vakit de kısalıyor, birbirlerine ilgileri de azalıyor. O anne üstelik de çalışıyorsa, gecenin bir vakti kocasının karşısına feminen olarak çıkma şansı yok, çünkü gücü yok. Feminen olmak da emek isteyen bir şey. En azından kocanızla bir şeyler paylaşmak için içinizde istek olmalı. ’’

TOLSTOY BUNU AVCILIKLA AÇIKLAMIŞTI

11 çocuğu olan Rus romancı Lev Tolstoy, çocukları yeni doğduğunda onlara hiçbir yakınlık duymadığını, aksine bu kırmızı et yığınının ona itici geldiğini, bu duygudan ancak çocuklar büyüyünce kurtulduğunu itiraf ediyordu. Hatta Anna Karenina adlı romanında, kendisinden ilham alarak yarattığı Levin adlı kahramanı tıpkı yazar gibi bu sorunu yaşıyordu. Tolstoy, bunu kendince açıklamaya da çalışmıştı.

Ona göre, erkekler ava çıkan ve avdan hoşlanmayanlar olarak ikiye ayrılıyordu. (Kendisi de bir avcıydı.) Ava çıkan erkekler, yeni doğmuş bebekleri vurdukları kuşlara benzettiği için onlardan ürküyorlardı!

SENDROMDAN KURTULMANIN YOLLARI

Psikiyatr Dr. Bengi Semerci: ‘Erkeklerde bu problemin kaynağı kendi anneleri.’

Çocuk isteyebilirsiniz, ama kendinizi gerçekten hazır hissedene kadar bekleyin.

Anne karnından itibaren erkek de kendini babalığa hazırlamalı.

İlk bir yılda bebeğin anneyle olduğu kadar babayla da kuracağı ilişki önemli. Anneler de sorumlulukları kocalarıyla paylaşmayı öğrenmeli.

Haberin Devamı

Erkeklerin en çok etkilendikleri dönem eşlerinin süt verme dönemi. Bir anne mutlu bir şekilde çocuğunu emziriyorsa, onu izlemek dünyadaki en güzel manzaralardan biridir. Bu durumu kabullenin!

Kadınlar anne kimliğini öne çıkarırlarsa, eşleri de onları sadece anne olarak görmeye başlar. Çocuğu olunca birçok kadın iş kadını kimliğini de bırakıyor. O kimlikleri sonradan tek tek geri almak çok zor. Doğru olan, hepsini birden taşıyabilmek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!