Erkekler maç seyrederken kuralım grubumuzu keyfimize bakalım

Güncelleme Tarihi:

Erkekler maç seyrederken kuralım grubumuzu keyfimize bakalım
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2007 00:00

Her pazar futbol cezalısıyım. Bazen cumartesileri de mesaiye kalıyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim: Kadınlar! Bu eziyete tek başınıza katlanmak zorunda değilsiniz. Dostlarla paylaştığınızda acınız da hafifleyecektir.

Eğer yoksa derhal bir maç grubu kurunuz, sevgilinizi veya kocanızı, kız arkadaşlarınızın eşleriyle tanıştırınız.

Ligin 26. haftasındayız, şampiyonun belli olmasına daha 8 hafta var. Fenerbahçe açık ara lider durumda, Galatasaray’ın umutları tükenmiş değil, eğer önümüzdeki 8 hafta boyunca yenilgi yüzü görmezse ve berabere de kalmazsa Fenerbahçe’yi yakalayabileceğini, hatta şampiyon olabileceğini düşünüyor. Beşiktaş, ligin ilk yarısını istikrarsız tamamladıktan sonra ikinci yarıda çıkışa geçti. Fenerbahçe’nin hemen gerisinde bulunuyor...

Yanlış anlamayın, futbol meraklısı değilim. Benimki, iradem dışında beynime nakşolan çöp bilgileri unutamamaktan ileri gelen bir mağduriyet durumu. Zira 32 yıldır her pazar, futbol cezalısıyım. Bazen cumartesileri de mesaiye kalıyorum. Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası filan varsa, yandı gülüm keten helva.

Dediğim gibi hadise çocukluğumdan beri devam ediyor. Küçükken her şey daha kolaydı. Çünkü evde üç kadındık; annem, kız kardeşim ve ben.

Babam her pazar düzenli olarak önce televizyon kumandasını, dolayısıyla televizyonu ve nihayet büyük ekran televizyonun bulunduğu oturma odasını ele geçirirdi. Ona rağmen, ısrarla mekanda kalıp sohbet etmek isteyen olursa, televizyonun sesini ardına kadar açar, bu tip densizlikleri savuştururdu. "Rıza’nın ortasıyla Metin’in ağlara gönderdiği" topun ardından oturma odasından gelen ve evi inim inim inleten "goooolllllll, asslanım benim" nidaları hálá kulaklarımda.

Biz üç kadın o vakitler, kışsa küçük evimizin arka odalarına, yazsa balkona tıkılıp kalırdık. Bu zorunlu hapislik, bizi birtakım eğlenceler bulmak zorunda bırakırdı.

Yanımıza tüm gece yetecek kadar erzak alır, saatlerce sohbet eder, bazen kutu oyunlar oynardık. Saatlerce sürerdi, çünkü babam sanki aynı maçlar anlatılmıyormuş gibi, karşılaşmalar bittikten sonra bir de spor programlarını teker teker izlerdi. Tabii bu dediğim problem tek kanallı dönemde yoktu.

Şimdi düşününce babama minnettar olmamız gerektiğini anlıyorum, çünkü koca hafta boyunca üçümüzün sohbet etmek için yakaladığı tek fırsattı pazar geceleri. Zaman geçtikçe kutu oyunların yerini kahve falı seansları, bir ara benim merakım yüzünden tarot partileri, eski 45’likleri dinleyip aile albümülerini karıştırmaca, yeni şarapları -ama mutlaka kırmızı-, meyve likörlerini deneyip ukalalık yapma aldı.

Derken bizim arka odaların hepsine birer küçük ekran televizyon geldi, anne-kız eğlenceleri de sona erdi. Her birimiz başka odada kafamıza göre film veya dizi seyretmeye daldık.

Fakat bugün hálá aile ziyaretlerimi pazar günleri yaparım. İnsan eziyete de alışıyor işte. Babam her zamanki gibi maçları izlemeye dalar, biz annemle arka odaya geçer, kucağımıza birer kutu dondurma alıp, bir yandan sohbet eder, bir yandan televizyon izleriz.

İŞTEBİRKAÇTAKTİK

Eh, bu kadar nostalji yeter, gelelim maç izlenen evde sıkıntıdan patlayan kadın nüfusunun geliştirebileceği günümüz taktiklerine.

Öncelikle şunu söyleyeyim. Bu eziyete tek başınıza katlanmak zorunda değilsiniz. Dostlarla paylaştığınızda acınız da hafifleyecektir. Eğer yoksa derhal bir maç grubu kurmanızı, sevgilinizi veya kocanızı, kız arkadaşlarınızın eşleriyle tanıştırmanızı tavsiye ediyorum.

İlk seçenek onlarla birlikte maç seyretmek. Futboldan hoşlanıyorsanız, zaten sizin bir sorununuz yok demektir. Hem varlığınızla ortama medeniyet de getirebilirsiniz. Temiz tribün istiyoruz kampanyasını eve taşıyabilir, beyefendilerin maç esnasında kendilerini kaybetmelerine engel olabilirsiniz. Ama dikkat edin, onlar sizi kendilerine benzetmesin.

Ayrıca futboldan hoşlanmıyorsanız da onlarla birlikte maç seyredebilirsiniz. Karşı takımı tutup, tezahüratlar yaparak en azından gıcık etmiş olursunuz.

Evde ikinci bir televizyon varsa, kızlarla toplanıp, erkekler ortalıkta dolaşırken asla izleyemediğiniz filmleri veya dizileri DVD’den izleyebilirsiniz. Bunu yapmadan önce maç ekibinin önüne yeteri kadar aburcubur ve içki bıraktığınızdan emin olun. Yoksa filmin en heyecanlı yerinde içeriden; "Hayatııımmm, sana zahmet bir bira getirir misin" veya "Tatlım cipsleri nereye koymuştun" diye seslenen biri çıkabilir.

Eğer maç partileri düzenli hale geldiyse ve kızlar ekibi değişmiyorsa, kart oyunları oynayabilirsiniz. Briç veya poker iyi birer alternatif olabilir. Devre arasında yanınıza gelip, ukalalık etmeleri ihtimaline karşı hazırlıklı olun.

Ekibinizde iyi kahve falı bakan biri varsa mutlaka değerlendirin, 90 dakika şıp diye geçiverecektir. Yoksa, profesyonel yardım almaktan çekinmeyin. Nasıl olsa ortalıkta sizinle dalga geçecek erkek nüfusu olmayacak.

Geçen hafta biz, 5 kız toplandık ve eve falcı çağırdık. Şimdi burada; "Bu kadın accayyip fal bakıyor, her şeyi bildi yahu" muhabbetine girmeyeceğim. Ama beşimize fal bakması 2.5 saat sürdüyse, arkasında yaptığımız mütalaa faslı iki katı sürdü. Önce herkes sırayla kendisine ne dendiğini anlattı, sonra ne bu anlatılanların ne kadar isabetli olduğu üzerine hayretlerini dile getirdi, sonra kadının isabet oranının karşılaştırmasını ve sağlamasını yaptık. Gece boyunca bu böyle 4 tur filan sürdü. Zaten organizasyon şirketlerine de sorarsanız, bu aralar ev partilerine falcı çağırmanın çok popüler olduğunu söylüyorlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!