En büyük hediyem kahvaltı masasında bulduğum besteler

Güncelleme Tarihi:

En büyük hediyem kahvaltı masasında bulduğum besteler
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2010 00:00

Taş plaklardan kalma, insanın içine işleyen bir sesle söylüyor şarkılarını Melihat Gülses. Popüler olmak uğruna da klasik çizgisinden ödün vermeden ilerliyor. Gerçi “Ihlamurlar Altında” dizisinde söylediği “Çok Aşığın Var Diyorlar” şarkısı adının yayılmasını sağladı ama yıllardır geniş bir hayran kitlesi vardı. O, Türk Sanat Müziği’nin özgün ve özel bir ismi olarak anılacak.

Ben İstanbul’da Zeynep Kamil’de doğmuşum. Çocukluğumun geçtiği Akşehir’den ilkokul ikinci sınıfta ayrılmışız. Babamın tayini çıktıkça Gaziantep, Nevşehir dolaştık. En son abim hukuk fakültesini kazanınca İstanbul’a geldik. Babam kanuniydi, çok güzel sesi vardı. Müzikle amatör olarak uğraşıyordu, aynı zamanda bankada çalışıyordu. Babamla birlikte gezek dediğimiz, evlerde yapılan meşklere katılıyorduk. Meşklerde kardeşlerim geri plandaydı. Genelde bana şarkı söyletirlerdi. Zaten abim savcı, kız kardeşim bankacı oldu. Ortaokuldayken bana da herhalde çenem kuvvetli diye “Sen avukat ol” derlerdi.
Babam eğitime çok önem veren biriydi. Ama müzik eğitimi almama karşı çıktı. Bu mesleği gazinoda icra etmemi, sahneye çıkmamı yani gerektiğinde içkili yerlerde müzik icra etmemi istemedi. Müzikle amatör olarak ilgilenmemi istiyordu. 1975’te konservatuvar kurulunca, çok yakın arkadaşları, “Sana sormuyoruz, kızımızı konservatuara yazdırıyoruz” dediler. Fatih Kız Lisesi’nden çıkıp inanılmaz bir aşkla konservatuara gidiyordum. Göndermedikleri bir dönem oldu, bayağı engellendim. Mücadeleyi kazanıp konservatuara girince bakışım değişti. Müzikten başka bir şey düşünemez oldum. Fakat ilk senenin sonunda birdenbire sesim kısıldı. Yanlış teknikle şan okutulduğu için sesimi kaybetmiştim. Yılmadım, hocalarıma rica edip yarı ıslıkla yarı fısıldayarak nota okudum. Bir bademcik, bir nodül ameliyatı oldum. Bir sene sonra sesim iyileştiğinde radyo imtihan açtı. Radyoya girince babam da mutlu oldu.

HAMİYET YÜCESES ÇOK BEĞENDİ

Gaziantep’te gazino tarzı bir eğlence yerine gitmiştik. Orada beni sahneye çıkarmışlardı. 8-9 yaşlarındaydım. İki şarkı okumuştum; “Sevemez Kimse Seni” ve “Hani O Bırakıp Giderken Seni”. Sanatçı arkaya kulise götürdü beni. “Mutlaka bu işin eğitimini görmelisin” dedi. Çok da güzel sesi olan bir hanımdı. Babamın bu işin içinde olmasından dolayı Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar’ı dinleme fırsatı buluyordum. Bir meşk sırasında Hamiyet Hanım beni çok beğendi. “Çok kabiliyetli. Hançeresi çok kuvvetli” dedi. Çok sevinmiştim.

ÜNLÜLERİN VARİSLERİ
Telif için büyük paralar istiyorlar


Kaybettiğimiz sanatçıların eserlerini, varisleri muvafakatta güçlük çıkardığı için albüme alamıyoruz. 3-5 bin dolarlar, büyük paralar isteniyor. Sadettin Kaynak ve Selahattin Pınar da ricayla, sevgiyle bazen verilebiliyor. Ama Münir Nurettin ve Yesari Asım’da hiç başaramadık. Cinuçen Bey’in eserinde de Barihüda Hanım, “CD’yi şu beş kişiye dinletelim, onlar onay versin” dedi. İsmi iyi kötü tescillenmiş bir sanatçıyım. Bu tavrı hak etmiyorum. Alaaddin Yavaşça Hocam, “Ne bildim kıymetin şarkınızı okuyacağım” deyince, “Getir kızım dinleyeyim” demedi, “Muvafakatnameyi gönder imzalayayım” demişti.

GAZİNO HAYATI
Fahrettin Aslan’ın teklifini reddettim


Aşağı-yukarı 85-86’ydı. Televizyonda “Dünden Bugüne Musikimiz” adlı programda “Memo Naziresi ve Ayvaz” adlı eseri okudum. Müzeyyen Senar seyrediyor, hemen Fahrettin Aslan’ı arıyor. Görüşme teklifi bize ulaştı. Staj dönemini bitirmediğim için dışarıda şarkı söylersem TRT’yi bırakmam gerekiyordu. Bir tarafta paralar, katlar, arabalar, bir tarafta eğitimini aldığım bir yol, radyo. “Hayır, radyoyu asla bırakmam” dedim. Görüşmeye Necip Bey gitti. Eşimin babası Türkiye’nin önemli hafızlarından Ali Gülses ve Fahrettin Aslan ile yakın arkadaşlar. Fahrettin Aslan, Necip’i tanıyor ama eşim olduğunu bilmiyor. “Karının sesi çok güzel. Maksim’e çıkaralım” diyor. Biz düşündük kabul etmiyoruz deyince “Siz deli misiniz?” diyor. Her yolu denedi. En son beni de aradı, çok kızmıştı.

DİNLEYİCİLERİM
Bakan-başbakan ayırt etmem


Deniz Baykal, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Faruk Özak konserlerime geldi. Ali Coşkun, kızım der başka bir şey demez. Tayyip Bey’in “Miras” albümünden sonra beni takip ettiğini biliyorum. Babamın cenazesinde ve bazı konserlerimde telgrafı gelmiştir. Benim için partinin önemi yok; müziktir benim için doğru olan. Herkesin başımın üstünde yeri var. Hiçbir konserimde de bakanlarımız teşrif etmiş hoş geldiniz demem.

ŞARKILARIM
Ihlamurlar antında dizisiyle duyuldu


Bilsak’ta yaptığımız ilk konserde Münir Bey’in eserlerini okumuştuk. Küçük bir konserdi. Doğru insanlara ulaşmaya, merdivenleri ufak ufak çıkmaya çalıştık. Müzik yaşamımda bestesi Cinuçen Tanrıkorur’a, sözleri Fevzi Halıcı’ya ait “Günaydınım, Nar Çiçeğim, Sevdiğim” diye Hint efsanesinden alınmış güfteyle dikkati çektim. Narçiçeğim’den sonra başka şarkılar... “Mavili” Radife Erten’den, “Ne Bildim Kıymetin” Alaaddin Yavaşça hocamın bir şarkısı. İncesazla yaptığımız albümdeki şarkılar hala dillerde ve bu da bizi mutlu kılıyor. “Çok Aşığın Var Diyorlar” şarkısı “Ihlamurlar Altında” dizisinde duyuldu. Çok özel yerlerde belli konserler yapıyoruz. Yaklaşık iki ay önce Yesari Asım Arsoy’la Safiye Ayla’nın, Müzeyyen Senar’ın, Refik Fersan’ın, Münir Bey’in hiç okunmamış düetlerini yaptık. Son üç senedir Sabancı’nın ölüm yıldönümünde küçük konserler veriyorum. Cemal Reşit Rey’de bir konser için görüşme halindeyiz. Lübnanlı bir sanatçıyla Bursa Festivalinde “Yalelli Yelelelli” diye bir konserimiz olacak. Her albümde farklı şeyler yaptım. “İstanbul’dan Atina’ya Türküler” türkülerimizin Rumca ve Türkçe okunuşuydu. İncesaz, yeni şarkıları yeni bir solukla gençlere ulaştırma çabasıydı. “Beyaz Köpükler” Batı enstrümanlarının yer aldığı bir çalışmaydı. Narçiçekleri, geleneksel ürünler. Henüz karar vermedim ama bu sene yeni bir albüm gelecek.

EŞİM
Kahvaltı masasında besteler bulurum


Konservatuarda talebeyken tanıştık Necip’le. Temel bilimler dört seneydi. Necip, erken mezun oldu ve hemen tambur hocası İhsan Özgen’in asistanı oldu. Tambur derslerimize girmeye başladı. İlk altı sene çok yakın arkadaştık. Sürekli birlikte çalışırdık. O tamburu elinden düşürmezdi, ben durmadan şarkı söylerdim. Tambur dersini çok da önemsemediğimiz için en son sözlendiğimiz sene genelde okulun yanındaki kafeye çay içmeye gidiyorduk. Eşimin bestelediği şarkıların çoğunda birlikteliğimizin katkısı var. Bazılarını günler öncesinden konuşuruz. Bazen de sabah oğlumu okula göndermek için kalktığımda bir bakarım kahvaltı masasında bir şarkı bestelenmiş duruyor. Eşim diye söylemiyorum, çok güzel şarkıları var. İyi bir bestekar Necip Gülses. Hani öyle zannedilir ya, evde meşk yapılır şarkılar söylenir. Buna vaktimiz yok, evde sadece çalışıyoruz. Hani terzinin akşam evinde dikiş dikmemesi gibi. Çalışma anlamında elimizden tambur düşmüyor, notalar önümüzden eksilmiyor.

SESİM
Doğuştkan hediyemle geldim


“Miras” setini elime aldığım zaman “Allahım artık ölsem de gam yemem” dedim. Klasikten bugüne getirilen beş cd’lik setle birlikte çok özel bir kitap yapıldı. Daha güzel konserlere, daha iyi CD’lere imza atmak istiyorum. Şükrediyorum Allah’ıma. Ben doğuştan hediyemle geldim. Misyonum, eskiyi harmanlayıp bugünle birleştirerek günümüz insanına ulaştırmak. Topu en yükseğe atan en iyi futbolcudur hesabı, günümüzde de en çok bağıran en iyi şarkıcıdır anlayışı hakim. Halbuki sakin okuyup, iç dünyanızı hissettirmeniz önemlidir.

ÇOCUKLARIM
İsimlerini makamlardan koydum


Neva Cansın, evlenmeden çok önce bebeklerime koymaya karar verdiğim isimdi. Bir makam ismi aynı zamanda, Neva makamı. 12 yaş küçük oğlumun ismi de Alihan Tahir. Tahir de makam ismi. Kızım Neva, okulu bitireli beş sene oldu ama düne kadar yeterli değildi. Son iki senedir iyi bir kemençe sanatçısı oldu. Albümlerime, konserlerime kemençesiyle eşlik ediyor. Neva müziğe ilkokulda başladı ama 14 yaşındaki oğlum müzikle pek ilgilendirmiyor, biz de yönlendirmedik. Alihan’ın doğumunda doktorlar, ameliyathanede bana jest yaptılar. Sezaryen için aldıkları ameliyathanede benim şarkım çalıyordu. Kendi sesimi duyarak bayıldım. “Sesinizi dinleyerek güne başlıyorum. Sizin sesinizle ameliyat önlüğümü giyiyorum” diyen cerrahlar var.

KIYAFETLERİM
Sabaha kadar takı tasarlıyorum


Kıyafet seçiminde bacağımı, göğsümü göstereyim derdinin ötesinde kaygılarla hareket ediyorum. Her albümde, her konserde müziğe ve onun yarattığı atmosfere göre giysi seçiyorum. Gidiyorum Cemil İpekçi’nin atölyesine. Bir şeyin üstü, öbürünün altı birleştiriyorum. Takı bulamazsam oturuyorum kızımla sabaha kadar takı tasarlayıp, kendim yapıyorum. 17 senedir Cemil Bey’in desteğini gördüm. Aya İrini’de verdiğim konserde gök mavisi bir elbise göndermişti, Fransız soprano Catherine Dubosc, uçuşan elbisemi görünce çok etkilendi. Son iki senedir Cemil Bey’e ulaşmakta güçlük çektim. Altın Portakal’ın açılış konserinde giydiğim kıyafeti Siran Ertan dikti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!