Dolar’ın serüveni Türkiye

Güncelleme Tarihi:

Dolar’ın serüveni Türkiye
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2004 00:00

Türkiye 2001 krizi sonrası ciddi bir devalüasyon yaşadı. Daha doğrusu kur serbest dalgalanmaya bırakıldı, Merkez Bankası kur üzerindeki çapayı kaldırdı.Arkasından dolar Türk Lirası karşısında 1 milyon 700 binli seviyelere kadar yükseldi. Çünkü bir anda ülkeden 4 milyar doların üzerinde bir para çıkışı yaşandı. Türk Lirası’ndaki bu ilk hızlı değer kaybının ardından IMF ile anlaşılıp, ekonomi Kemal Derviş’e terk edilince ilk panik atlatıldı ve hemen düzeltme hareketi izledik. Arkasından dolar yeniden yükseldi. Sonra biraz geriledi sonra tekrar biraz yükseldi… 2003 yılı başına kadar kurdaki bu dalgalanma, dalga boyu her seferinde biraz daha küçülerek devam etti. 2003 yılından sonraki dönemde ise Türk Lirası genel olarak dolar karşısında değer kazanma eğilimi içine girdi. Tabi bu değer artışında Merkez Bankası’nın ters para ikamesi olarak tanımladığı etki kadar doların uluslararası piyasalarda dün yazdığımız sebepler nedeniyle değer yitirmesi de etkili oldu. 2003 yılı içinde kurdaki yükselişlerin genelde cari açık ile ilgili olumsuz beklentilerin arttığı dönemlerde ya da siyasi riskin yükseldiği zaman aralıklarında yaşandığını gördük. 2003 yılını örnek vermemizin nedeni ise bahsettiğimiz etkilerin en net biçimde 2003 yılında görülmesidir. Gelelim 2003 yılında yaşadığımız ters para ikamesinin ne olduğuna ve sebebine:Türk ekonomisi “dolarize” olmuş bir ekonomidir. Bu ekonomide Türk Lirası değil yabancı para birimleri, ağırlıklı olarak da dolar, tasarruf ve değişim aracı olarak kullanılır. Bu durum bugün de çok değişmiş değil. Ama dozundaki azalmayı 2003 yılından itibaren gördük. 80’li yıllar sonrasında bankalardaki döviz hesapları sürekli artarken 2003 yılında ilk kez artış durdu hata gerileme izledik. Bununla da kalmadı. 2003 yılı boyunca bir de kaynağını bir türlü bilemediğimiz bir dolar girişi yaşanmaya başladı Türk ekonomisine… Kimisi bunun yastık altında, sistem dışında olan doların bozdurulmasından kaynaklandığını söyledi. Kimisi Saddam dolarları dedi. Kimisi Türkler yurtdışındaki paralarını yurda sokmaya başladı dedi… Sebep ne olursa olsun Türkiye ekonomisine bir dolar girişi yaşandı. Bunun yanında hala dünyanın en yüksek faiz oranını veren ülke olduğumuz için yabancı yatırımcılar da Türkiye bonolarına ve eurobondlarına yöneldi. Bu etkilerin aynen 2004 yılında da yaşandığını hatırlatalım. Bu arada dolar hala euro karşısında değer yitirmeye devam ediyordu…Bu dönmede Merkez Bankası yeni uygulamalara gitti. Günlük döviz alım ihaleleri açarak piyasadaki likiditeyi kontrol etmeye çalıştı bu arada da rezervini güçlendirmeye başladı. Bununla da yetinmedi kurun çok dalgalandığı günlerde piyasaya doğrudan müdahale etti. Bu yollarla Merkez Bankası 2003 yılında 10 milyar dolar civarında bir dolar alımı gerçekleştirdi.2004 yılının son günleri ise piyasalar açısından “IMF anlaşması olacak mı” ve “AB Türkiye’ye tarih verecek mi” sorularının yarattığı baskı ile geçti. Bu baskı ortadan kalkınca da yukarda saydığımız etkenler yeniden devreye girdi. Fakat Türkiye’nin IMF ile anlaşması ve koşullu da olsa AB’den tarih alması yabancı yatırımcıların Türkiye bonalarına yönelmesine eden oldu. Üstelik uzmanlara göre bu bir hafta içinde Türkiye ekonomisine 2 milyar dolara yakın bir para girişi yaşandı. Yani yabancılar 2 milyar dolar civarında bir döviz satışı yapıp bunu TL’ye çevirdi ve ya borsaya ya bonaya ya da gecelik piyasaya bu parayı park etti. Merkez Bankası’nın 17 Aralık sonrası yaptığı 2 puanlık faiz indirimi de bu yabancı girişini destekledi.(Yalnız bu son bir haftadır dolarda yaşan düşüşün en güçlü nedeni hala doların euro karşısında değer yitirmesi. Bunun altını çizmemiz gerek. Uzmanlar kurun bu ara girişleri ile 1 milyon 400 bine kadar indiğini ama 1 milyon 400 bin liranın altındaki hareketin tek sebebinin doların euro karşısındaki değer kaybı olduğunu belirtiyor.)2005 yılında ise bu trendin değişmesi beklenmiyor. Önümüzde yine TL’nin reel olarak değer kazanacağı bir süreç var. Uzmanlar enflasyon etkisi nedeniyle kurun 2005 yılını biraz yükselerek tamamlayacağını ama reel olarak TL’nin yüzde 2-3 civarı değerleneceğini tahmin ediyor. Tabii ana eksenlerimizden, IMF ve AB’den sapma olmazsa.Bu durumda önümüzdeki dönem için şunları söyleyebiliriz:1 - Döviz alım ihaleleri piyasayı dengede tutabilir ama kısa vadede kurun seviyesini etkilemeyecek 2- Dolar TL karşısında  ya yatay kalacak ya da hafif yükselecek ama reel olarak TL değer kazanacak. 3- Merkez Bankası piyasaya her an doğrudan müdahale edebilecek.Son bir not, Merkez Bankası müdahalesi bir iki hafta içinde gelirse hiç şaşırmayın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!