Çocuğunuzla internette etrafı kırıp dökmeden takılmanın yolları

Güncelleme Tarihi:

Çocuğunuzla internette etrafı kırıp dökmeden takılmanın yolları
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2014 01:14

Kuşak çatışması denen bela bin yıldır var. Şimdi onun üzerine bir de sosyal medya çatışması eklendi. İyisi mi siz tedbiri elden bırakmayın, internette çocuğunuza yetişmeye çalışırken kendinize çekidüzen verin. Sanal alemde bocalayan anne babalar için on maddelik acil ihtiyaç kılavuzu…

Haberin Devamı

Çocuğunuz sizi takibi bıraktı!
Tahmin etmek için çok da uzun boylu düşünmeye gerek yok. Çocuğunuzun bilgisayar başında en irkildiği anlardan biri şu iletiyle karşılaştığı an: “Annen (buraya kendi isminizi koyun) seni artık Twitter’da takip ediyor”. Bir başka alternatif: “Baban seninle arkadaşlık etmek istiyor”. Madalya beklemiyorsunuz herhalde; “Biz çocuğumla arkadaş gibiyiz” bu değil. Sizin çocuk o çok sıkıntılı gördüğünüz sosyal medyada ne yapıp ediyor, illa öğrenmek istiyorsanız, sahte profil diye bir şey var hayatta. Tam da bu günler için tasarlandı. Hem sonradan çocuğunuz sizi takibi bırakırsa üzülmekten iyidir.

Virüs tehdidini bulaştırmayın
Tamam Facebook’a girdiniz; hatta iddialısınız; orayı artık avucunuz içi gibi bildiğinizi düşünüyorsunuz. Peki “Güvenlik açıklarından dolayı etraf virüs kaynıyor; bu mesajı herkese gönder” tuzağına neden her defasında düşüyorsunuz. Gönderdiğiniz yetmiyor; bir de evladınıza “Aman sen de uyanık ol” diye resim altından tembihliyorsunuz. Acemiliğinizi belli etmeyin. Bütün arkadaşları görüyor, okuyor, insaf.

Haberin Devamı

İki arkadaşın arasına girilmez
Çocuğunuz bir arkadaşıyla mesajlaşıyor; siz de okuyorsunuz. Sizin okumanızı o zaten istemez de, hadi yine de duramadınız, girdiniz özeline. Peki ama altın kuralı unutmayın bari: Yazışmaya müdahale etmeyin. Siz de çocukken, arkadaşlarınızla kendinizi oyuna kaptırdığınız sırada anne babanız “Evladım çok terlemiyorsun değil mi” dediğinde küçük düştüğünüzü düşünüp onlara kızıyordunuz. Bunlar çok uzak anılar sayılmaz, hatırlayın. Sosyal medya da farklı değil; orada kendi hallerinde oynadıklarını düşünün. Oyuna karışmayın. Çok gerekiyorsa, özelden mesajlaşın.

Paylaşımı abartmayın
Bir garip çelişki: Özellikle ergenler kendilerini dünyanın en ilerici insanları olarak görse de çoğunun kalbinde bir minik muhafazakâr yatıyor. Sizin onu takip etmenizin sonucu olarak onun da sizi takip ettiğini unutmayın. Hem de nasıl takip ediyor! En azından kendi arkadaşlarından vakti kaldığında bütün fotoğraflarınıza bakıyor; kime ne demişsiniz bir kenara yazıyor. İleride aleyhinize delil olarak kullanıldığını görmek istemiyorsanız, çocuklarınıza verdiğiniz tavsiyenin aynısını kendinize de uygulayın: Her şeyinizi paylaşmayın.

Haberin Devamı

Fıkra, futbol, evham mesajları bunaltır
Size ait olmayan şeyleri de çok paylaşmayın. Komik bir fıkra mı okudunuz, gülüp geçin. Rakip takıma laf mı atmak istiyorsunuz, arada bir yavaşlayın. On kişiye gönderilmezse başınıza kötü şeyler geleceğini söyleyen mesajlardan mı aldınız; aman kendinizi tutun. Durun! Çocuğunuzla sosyal medyada arkadaşsınız; ona “Bizimkinin çok vakti var herhalde” diye düşündürmeyin.

Etiket oyunları
Bilmiyorsanız söyleyelim; fotoğraf etiketleri çocuğunuzun sizden en fazla ürktüğü yer. Potansiyel ‘tehlikeniz’ onun açısından en çok buralarda kendini gösteriyor. Yanaklar kırmızı kırmızı, şirinlik muskası fotoğrafları etiketleyip, altına “Melek yavrumun yedinci doğumgününü kutlarken” falan yazıyorsunuz. Arkadaşlarının arasında bu etiket on kaplan gücünde; “Hanimiş anasının kuzusu, aman da aman” etkisi yaratıyor. Facebook’a sakin fotoğraflar koyun. Çocuğunuzun tarihini çok da saçıp dökmeyin. Bırakın, istiyorsa bunu o yapsın. Siz onu çok şirin buluyorsunuz, doğrudur, ama o şirin bulunmak istemiyor olabilir. Halden anlayın. Bir de soru: Çocuğunuz “Babam da o gece ne dağıtmıştı” diye çakırkeyf fotoğrafınızı koysa ne yapardınız?

Haberin Devamı

Skandalın büyüğü ailede yaşanandır
Allah aşkına biraz izan; direkt mesaj (DM) ile ‘Tweet yaz’ (Twitter) ya da ‘Ne düşünüyorsun’ (Facebook) arasında bir fark var. Çocuğunuza DM’den yazacağınız şeyleri herhalde herkesin okumasını istemezsiniz. Ayrıca tüm bunlarla Google araması arasında da fark var. Yani sizin paşanız /prensesinizin muhtemel erkek arkadaşı/kız arkadaşı hakkında bir arama yaptığınızda (“Yapmıyoruz” demeyin lütfen) hangi kutuya yazdığınıza emin olun. Sosyal medya skandallarını sadece ünlüler ya da markalar yaşamaz; anne babalar da yaşar.

Bir lisan bir insan
Çocuğunuz büyüyüp gelişiyor; kullandığı dil de değişiyor. Hele sosyal medyadaki dil… “Ben bu mecraya dalarım, o dile de ayak uydururum” diyorsanız, amatör gibi görünmeyin. KİB – Kendine iyi bak, LOL – Sesli Güldüm, ARV – Allah Rahatlık Versin, daha da bir sürü var. En iyisi, siz bilin de kullanmayın. Yetişemezsiniz.

Haberin Devamı

Utanılacak bir şey yapmadınız
Çocuklarınız sosyal medyada sizden utanabilir ama bunun sebebi sizin utanılacak insanlar olmanız değil. Ezelden beri durum böyle. Dünyanın en doğru cümlesini kursanız da, o cümle sizin ağzınızdan çıktığından, çocuk bir tepki geliştiriyor. Alınmayın, çok da kurcalamayın, nasıl olsa o da anlayacak. Zamanı geldiğinde siz nasıl anlamıştınız kendi anne babanızı?

Sosyal medya herkesin hakkı
Son madde çocuklara gelsin… Siz çocuklar da her şeyi abartmayın. İnternetin içine doğdunuz diye; anne babalarınızdan ışık hızıyla uzaklaşmış değilsiniz. Twitter, Facebook, Instagram sadece sizin için işlemiyor; herkesin sosyal medyada hakkı var. Hem sizin yıllar sonra arayıp bulmanız gereken ilkokul arkadaşlarınız da yok. Ayrıca, anneniz babanız size o komik gelen mesajları atarken kendileri de eğlenmiyor mu sanıyorsunuz? Her şeyin farkındalar, neyin ne olduğunu biliyorlar; bazen de sizinle azıcık uğraşmaktan keyif alıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!