Çoban Ahmet fütürist oldu

Güncelleme Tarihi:

Çoban Ahmet fütürist oldu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2005 02:00

İşte size bir başarı ve keşfin öyküsü. İlkokul mezunu Ahmet Kaplan (24), bir çoban. Mersin’de dağlarda keçi otlatıyor. Ama onun farkı, çok okuyor olması.

Mersin’de bir köyde çobanlık yapan ilkokul mezunu 24 yaşındaki çoban Ahmet Kaplan, kasabaya indiğinde kiloyla satın aldığı gazeteler arasında bulduğu Hürriyet’in e-Yaşam ekini sayesinde büyük holdinglerden birinde danışman olarak çalışma fırsatını yakaladı. Ahmet Kaplan, yakında bu holdingde ‘fütürist’ (gelecek bilimci, geleceğe yönelik tahminler yapan, ürünler tasarlayan kişi) olarak işe başlayacak.

MERSİNLİ çoban Ahmet Kaplan, Hürriyet’in ‘e.yaşam’ ekinde Teknoloji Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alphan Manas’ın bir yazısını okudu. Daha sonra kasabadaki internet kafeden yaptığı elektronik posta yazışmaları sonucunda İstanbul’a gelip Dünya Fütüristler Derneği’nin Türkiye şubesinin kuruluş toplantılarından birine katıldı. İlkokul mezunu olan Çoban Ahmet, İstanbul’da kaldığı süre boyunca da Alphan Manas’ı etkilemeyi başardı ve holding bünyesindeki endüstriyel tasarım şirketi T-Design’ın yaratıcı ekibine katılması için teklif aldı. Çoban Ahmet, yakında eğitim almak üzere tekrar İstanbul’a gelecek ve T-Design’ın yaratıcı ekibine katılacak.

KİLOYLA GAZETE

Ahmet Kaplan, Mersin’in Kömürlü köyünde çobanlık yapıyordu. Yılın yarısını elektriğin bile olmadığı yaylalarda geçiriyordu. Ama bu olanaksızlıklar Çoban Ahmet’i yıldırmaya yeterli değildi. Ayda bir indiği Bozyazı kasabasında internet kafeye gidip dünyaya bağlanmaya çalışıyor, kiloyla aldığı gazeteleri, köyüne dönüp keçilerini güderken satır satır okuyordu.

Çoban Ahmet özellikle tarih, bilim ve teknoloji konularına meraklıydı. Hürriyet’in teknoloji eki ‘e.yaşam’ı bu yüzden çok seviyordu. 2004’ün sonbahar aylarında kasabadan aldığı gazeteleri okurken Hürriyet e.yaşam’ın ağustos sayısı geçti eline. Tüm yazıları satır satır okudu. e.yaşam’ın o sayısında konuk yazar olarak yer alan Teknoloji Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alphan Manas’ın yazısını ise tekrar tekrar okudu. Aynı zamanda Dünya Fütüristler Derneği Türkiye Başkanı olan Alphan Manas’ın yazısında çizdiği gelecek portresi, Çoban Ahmet’in içindeki fütüristi uyandırdı.

Manas’ın yazısını okuyan Ahmet Kaplan, kendisinin de aslında bir fütürist olabileceğini görmüştü. Kasabaya ilk inişinde cesaretini topladı, İnternet kafeye girip Alphan Manas’a bir e.posta mesajı gönderdi.

MERAKLI BİR ÇOBAN

‘Merhaba Alphan bey (abi) Ben Mersin Bozyazı’nın bir köyünde bilgi ve teknolojiye meraklı keçi çobanlığı yapan bir gencim’ diye başladı mektubuna. Radyo dışında diğer yazılı ve görsel basını takip edemediğini belirtti ve ekledi:

‘Okunmamış bir gazete her zaman tazedir diye bakkaldan kilo ile alıyorum. İşte o gazetelerden birinde (Hürriyet e.yaşam 27 ağustos 2004) yazınızı okudum.’

Ardından da ‘Alphan abisi’ne aklına gelen soruları sıraladı:

1 Acaba bir dergi çıkarıyor musunuz? Çıkarıyorsanız bana gönderebilir misiniz?

2 Bir internet siteniz var mı?

3 Fütüristlerin birleşme çalışmaları nasıl gidiyor?

4 Sermayenin fütüristlere yaklaşımı nasıl?

5 Malum çağ bilgi çağı, ama imkanı olana. Bilgilerinizden faydalanmak isterim. Tabii sizce uygunsa Alphan bey (abi).

6 Gülünç gelebilir ama benim de bir damla misali katkım olabilir mi sizlere?

ŞAKA MI BU MEKTUP

Alphan Manas mektubu alınca şüphelendi. Arkadaşlarına Hollywood prodüksiyonlarını aratmayacak şakalar yapmasıyla ünlü Manas, bu naif ama zeka dolu mektubun bir şaka olmasından korktu. Sorup soruşturdu, köyün muhtarını bulup yazıştı. Muhtar, Ahmet Kaplan’ın yeğeni olduğunu söyleyince şüpheleri dağıldı ve Çoban Ahmet’i İstanbul’a davet etti. Çoban Ahmet İstanbul’a geldi, Dünya Fütüristler Derneği’nin Türkiye şubesinin kuruluş toplantılarından birine katıldı. Sultanahmet’i, Şişli Bilim Merkezi’ni, Rahmi Koç Müzesi ve İstanbul Modern Sanat Müzesi’ni gezdi; İrfan Sayar’ın (Prof. Zihni Sinir) atölyesini ziyaret etti, Teknoloji Holding’in tasarımı ‘Deniz Taksi’ ile Boğaz’da tura çıktı.

YORUMLAYAN İNSAN

Alphan Manas, Çoban Ahmet’i, ‘Çok okuyan ve çok iyi yorumlayan bir insan’, olarak tanımlıyor: ‘Özellikle tarih konusunda bilgili. Geleceği yorumlamada da tarihin çok önemi var. Ülkelerin geçmişi ve geleceği konusunda çok önemli yorumları var. Ülkelerin bugünkü durumunun geçmişten bir yansımasının mutlak dış siyasetlerine de yansıdığını söylüyor. Ben gerçekten vakit bulup onun okuduğu kitapları okuyamıyorum.’

Çoban Ahmet ise Alphan Manas’ı en çok araştırmacı yönü ve araştırdığı konulara yaptığı kişisel yorumlarıyla etkilemiş. Örneğin Teknoloji Holding’in pek öyle ulu orta bilinmeyen bir ilgisini kendi şahsi araştırmalarıyla ortaya çıkartmış. Enerji konusunun çok önemli olduğunu ve holdingin geleceğinin bu alanda olduğunu düşündüğünü söylemiş.

Çoban Ahmet’in seçtiği kitaplar

Alphan Manas, birlikte girdikleri kitapçıda Çoban Ahmet’e 25 kitap seçmesini söyledi. Çoban Ahmet, önceden kafasında olan 25 kitabı, isimleri ve yazarlarıyla birlikte sayarak Manas’ı hayran bıraktı. İşte Çoban Ahmet’in seçtiği kitaplar:

Azrail, Hakan Karahan Kürtler, Hasan Cemal Bir Millet Uyanıyor, Attila İlhan Kod Adı Yeşil, Çetin Ağaşe Cem Ersever ve Jitem Gerçeği Kriz, Henry Kissinger Çıplak Türkiye, Cem Mumcu

19, Edip Yüksel Sivil Örümceğin Ağında, Mustafa Yıldırım Ermeniler, Sürgün ve Göç Beyoğlu Rapsodisi, Ahmet Ümit Kar kokusu, Ahmet Ümit Da Vinci Şifresi, Dan Brown İhanet Noktası, Dan Brown Melekler ve Şeytanlar, Dan Brown.

Yaratıcı ekibe dahil oldu

Manas, Çoban Ahmet’in kendisine çok farklı bir bakış açısı verdiğini, ondan kişisel bir danışman olarak da yararlanmak istediğini söylüyor. Teknoloji Holding olarak gereksinim duyduğu eğitimleri sağlayacaklarını ve holding bünyesindeki Deniz Taksi’nin de tasarımcısı olan endüstriyel tasarım şirketi T-Design’ın yaratıcı ekibine dahil etme kararı aldı. Çoban Ahmet, yakında İstanbul’a gelip yerleşecek, maaş alarak bu ekipte işe başlayacak. Çoban Ahmet için, ‘Sanki bir kitap özeti gibi’ diyor. Manas’ın tek korkusu, bugünkü mutluluğunu bu büyük şehirde kaybetmesi. Çoban Ahmet’in bu kaygıya cevabı da çok açık: ‘Bizim oraları sizler çok seversiniz, ama bu sevgi en fazla 15 gün sonra sıkıntıya dönüşür. Sonra İstanbul’u ararsınız. Ben ise İstanbul’da çok daha yararlı ve yaratıcı olacağımı düşünüyorum...’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!