Cesur yürek Ajda

Güncelleme Tarihi:

Cesur yürek Ajda
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 1998 00:00

Haberin Devamı

Zor bir röportaj olacağını düşünüyordum, ama ilk birkaç saniyelik tedirginlikten sonra Ajda Pekkan ile yine eskisi gibi keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Son albümü ‘Best of’un kendisini de üzen telif sorununu kesinlikle çözeceğini açıklayan Ajda, bu albümüyle ilgili duygularını, bundan sonra yapmak istediklerini ve belki de ilk kez siyasi düşüncelerini açıkladı.

Uzun zamandır artık yılan hikâyesine dönen albümün çıktı. Böyle bir ‘‘Best Of’’ çalışması Ajda Pekkan'a ne kazandırdıracak sence...?

‘‘İlk kez bu kadar coşkulu çalıştım diyebilirim. Bunu çalışma koşullarına bağlıyorum. Herkes o kadar içten ve özverili çalıştı ki bunu hissetmemek mümkün değil. Daha önce çalıştığım yapımcılar, beni bu konuda ürkütmüş ve frenlemişlerdi. Ne kazandıracak konusuna gelince... Son iki albümümden hiç memnun değildim. Kötü bir etki yaratmışlardı ve kendi dinleyicimden uzaklaştırmışlardı beni. Şimdi onlara tekrar yakınlaştığımı hissediyorum.’’

Yabancı bestecilere ait olsalar da o şarkılar seninle özleştiler. Bunu neye bağlıyorsun?

‘‘Ben yorumcu olarak sürdürdüm meslek hayatımı, ama bu şarkıları hissetmediğim anlamına gelmez. Etkili olmalarının sebebi galiba şarkı sözleri. Güçlü bir duyguya sahipler ki müzik kadar onlar da etkiliyor.’’

İlk seslendirdiğin zaman ile bugünkü yorumun arasında fark var mı sence?

‘‘Kesinlikle var... Aklımı ruhumla birleştiremiyordum, düşüncemi de onlara aktaramıyorum. Şimdi bu üçünün sentezi var yorumumda. Çok daha iyi kavrayarak, söylediğim günlerdeki naifliği bozmamaya çalıştım. O zamanlar bu çocukları doğurmuşum, ama anneliğin ne demek olduğunu anlamamışım.’’

Tekrar o günlere geri dönmek ister miydin?

‘‘Hayır, bugünlere gelinceye kadar yaşadığım evrimleri, yaptığım yolculukları, çektiğim zorlukları bana o günlerde söyleselerdi yarı yoldan dönerdim. Dönüşü olmayan bir yola girdiğimi fark edince de iş işten geçmişti zaten.’’

Her şeyinle kendin ilgilendin bugüne kadar. Bir menajer veya prodüktör sıkıntısı çektin mi?

‘‘Çektim, yorucu bir şey bu. Ama güvenebileceğim, beni temsil edebileceğine inandığım insanları bulamadım. Böyle bir mesleğin Türkiye'de halen daha hakkıyla yapıldığını düşünmüyorum. Ben kendi kendime her zaman yettim. Ama fikirlerine güvendiğim insanlar var.’’

Sen Türkiye için her zaman iyi bir ‘‘malzeme’’ oldun. Hakkında kitaplar yazıldı... En sonuncusunun adı da ‘‘Profili Olmayan Kadın’’... Bu kitap hakkında neler düşünüyorsun?

‘‘Bu konuda benim rızam bile sorulmadı. Kimse gelip benimle konuşmadı. İznimi sormadı. Sadece benim adımı, kişiliğimi kullanarak bir malzeme yaratıldı. Şimdi o kitap satınca bu haksız kazanç sayılmaz mı yani... En azından gelip bir fikrimi sorabilirlerdi, benimle sohbet edebilirlerdi. Oradaki ‘‘Profili Olmayan Kadın’’la benim hiçbir ilgim yok. Pek çok gözlemi de yanlış buluyorum...’’

‘‘Starlık’’ kavramına yenilmemeyi neye borçlusun?

‘‘İçimdeki azme ve hayatı çok sevmeme... Ve sevdiğim şeyleri sevmeye devam etmem, yılmama neden oldu. Yılmam için her türlü şey çıkartıldı karşıma, ama yılmadım... Bir anlamda ‘‘Braveheart’’ım diyebilirim, yani cesur yürek. Bir yerde olduğunu ve orada kalabildiğini göstermek emek istiyor.’’

Peki bu albümden sonra yeni şarkılardan oluşacak bir albüm de planlıyor musun?

‘‘Evet, istiyorum. Yavaş yavaş repertuar oluşturmaya başladık. Bugüne kadar özellikle de genç besteciler Ajda Pekkan'ı algılamakta güçlük çekiyorlardı. Artık algılanıyorum galiba. Benim de genç bestecilere ihtiyacım var... Mesela arya türü şarkılara merak sardım. Öyle bir çalışma yapmak istiyorum. Zaman içinde dramatik soprano olarak da görebiliyorum.’’

Sinema tecrüben de var. Yeniden kamera karşısına çıkmayı düşünür müsün?

‘‘Sinema tecrübemle fazla övünemem... Çok kısaydı çünkü... Ama bugünün şartlarında güzel bir proje olursa yaparım. Daha çok bir televizyon şovu yapmak istiyorum.’’

Yanında bir partner ister miydin...?

‘‘Hiç tahmin etmiyordum, ama Beyaz'a çok ısındım. Onunla birlikte bir şey yapmak isterdim. Frekansımın tuttuğunu zannediyorum. Cem Yılmaz’ı tanımadığım için bir şey söyleyemem. Yılmaz Erdoğan hiç olmaz, çünkü onun yanında biraz komik kalabilirim...’’

Çalışmadığın zamanlar neler yapmaktan zevk alıyorsun?

‘‘Genelde çok fazla dışarı çıkmam. Evimi çok seviyorum. Arkadaşlarımla da evde buluşurum. Kedilerimle uğraşmayı seviyorum. Evde kendime geliyorum, ama seyahat etmeyi de severim. Dinlenmek ve düşüncelerimi yenilemek için...’’

VATANDAŞ AJDA'NIN POLİTİK ELEŞTİRİLERİ ve 2000'Lİ YILLARDAKİ TÜRKİYE HAYALİ:

2000'li yıllarda bu kadar taş yığını olmayan, yeşili, doğa güzellikleri korunmuş bir Türkiye düşlüyorum. Erozyona uğruyor her şey. Çocuklarımıza bırakacak ne kalıyor diye düşünüyorum.

Eskiden ihanet de gizliydi ibadet de... Artık ihanetler açığa çıkarıldı, ibadet de büyük gösterilere dönüştü.

Enflasyon... Hepimizin canına okuyor. Türk parasının hiç olmazsa belirli değerlere gelmesini istiyorum.

Yaşamlarımızdaki kargaşalar ruhumuzu da erozyona uğratıyor. Ayakta kalma, yaşam mücadelesi derken zarar görüyoruz.

Eğitim ve sağlık sistemimizin çağdaş bir boyuta getirilmesini ve herkese eşit eğitim şansının verilmesini diliyorum.

Gelişmiş ülkelerde insanlar devleti arkalarında bir güç olarak hissediyor. Onlara güvence veren, onlar için var olduğunu hissettiren bir devlete inanıyorlar. Türkiye'nin de bu noktaya gelmesini arzuluyorum.

Yine ümitliyim. Bu kargaşa sürecini yaşamak zorundayız ve düzlüğe çıkacağız diye düşünüyorum.

Türk kadınını etkilediğimi düşünüyorum. Benim görmek istediğim kadın benim yansıtmaya çalıştığım kadındır Türkiye'de. Onların da çok hoş ve güzel pek çok yanları var, ama kimilerinin motivasyona, kimilerinin desteğe, kimilerinin morale ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Hayalimdeki Türk kadını çağdaş, bağımsızlığını eline almış, bakımlı ve mutlu kadındır. Ve ben azmimle onları bu yola itmek istiyorum. ‘Bakın var olmak böyle çaba istiyor’ diye... ‘Hadi silkenelim, harekete geçelim’ demek istiyorum...

Artık 2000 yılına iki kala kadın erkek diye bir ayrım yok. Onlara manevi de olsa güç vermek istiyorum. Kadın ya da erkek değil, insan olmanın hoşluğunu yaşamak gerekiyor.

İnsanlara hayvan sevgisini aşılamak isterdim. Sokak hayvanlarına yapılan vahşetin durdurulmasını istiyorum.

Birileri Türkiye çöl olacak diye yırtınıyor. Hepimizin buna kulak vermesi gerekiyor...

Ajda Pekkan’ın bir ‘‘en iyi arkadaşı’’ var mı?

‘‘Öyle bir kavramı düşünmedim hiç. Çok arkadaşım var, ama dost arıyorsan insanın en iyisi kendine diyorum...’’

Galiba sanat çevrelerinde dostluklar derinleşemiyor...

‘‘Hiçbirimizin zamanı yok galiba. İş ortamında sevdiğiniiz biriyle bir anda fikir olarak ayrılıyorsunuz. Son yıllarda bizim kuşağımız yine de çok olgunlaştı. Gerekli olduğu zaman birbirimize sahip çıkabiliyoruz. Yani artık birbirimizi kırmak, karalamak yerine birbirimizin yanında olmalıyız, çünkü bizim kuşağımız çok kolay gelmedi bugünlere.’’

Çok göz önünde olan birisiyle duygusal bir ilişki yaşıyorsun... Nasıl tanımlanabilir?

‘‘Ben çok duygusal biriyim. Seviyeli bir beraberliğimiz var ve ben böyle bir beraberliği özlemişim doğrusu. Uzaklığa rağmen çok yakın bir dostluğumuz var. Dostluğa, güvene dayalı... Bol bol yürüyüşlere çıkıp sohbet ediyoruz. Öyle heyecanların, cinselliğin ikinci, üçüncü planda kaldığı sıcak bir dostluğumuz sözkonusu.’’

Siyası konularda tartışıyor musunuz?

‘‘Siyasetle çok ilgim olmamasına rağmen pek çok konuda tartışıyoruz. Ben ‘‘vatandaş Ajda Pekkan’’ olarak görüşlerimi, düşüncelerimi ve eleştirilerimi aktarıyorum.’’

Sık sık çocuklardan söz ediyorsun. Çocuk istiyor musun?

‘‘Olacak diyorum. Bunun için çabalayacağım. Henüz treni kaçırmadığımı düşünüyorum.’’

Kardeşinizle çok yakın bir ilişkiniz var. Yeğeninize de çok bağlısınız...

‘‘Zoran adında bir yeğenim var. Önceleri bana ‘‘Aunti Ajda’’ (Ajda teyze) diyordu. Benim hoşuma gitmedi. Sonra Aj demeye başladı. Bu kez annesi uyardı. Şimdi Ajda diyor. Çok sık görmediği için biraz mesafeli bana karşı. Şimdi de buluğ çağına giriyor, hafif bir hayranlık durumları da başladı bana karşı.’’

Semiramis ile nasıl ilişkiniz?

‘‘Semiramis artık her yaz Türkiye'ye geliyor. Eskisinden daha iyi ilişkimiz. O da belki yeniden bir kaset yapabilir. Birbirine destek olan iki kardeşiz. O bana fikir sorar, ben de ona ‘Bana önerdiklerini bazen yapamam. Ben Ajda Pekkan'ım’ diyorum. ‘Aman zaten sen Ajda Pekkan ile bozmuşsun kafayı’ diyor. ‘Olması gerekenleri olmaması için çabalıyorsun sanki... Nereye kadar bu Ajda Pekkan'lık’ diye serzenişte bulunuyor.’’

Peki nereye kadar Ajda Pekkan...?

‘‘Gittiği yere kadar Ajda Pekkan...’’

Çocuk meselesine dönersek? Seviyeli bir ilişki yaşadığın o insan, baba adayı olabilir mi?

‘‘Her şey olabilir. Hayat neler gösterir bilinmez...’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!