Cesur, öfkeli ve yırtıcı KIRMIZI

Güncelleme Tarihi:

Cesur, öfkeli ve yırtıcı KIRMIZI
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2010 13:19

Kırmızı grubu dört kadından oluşuyor. Beş yıldır geceleri aralıksız sahneye çıkan bu kadınlar, oldukça sert görünümlü.

Haberin Devamı

Hakan GENCE
 
Sürekli siyah giyiyor, gotik makyaj yapıyorlar. Sahnede rock ve metal ağırlıklı şarkılar söylüyorlar. Şimdi uzun zamandır hazırlandıkları single çalışmalarını tamamladılar ve bize kendilerini anlattılar.

Kırmızı grubunu oluşturan dört kadın, karakterlerini de “kırmızı” olarak tanımlıyor. Yani onlar güçlü, çalışkan, cesur, öfkeli ve yırtıcı. Her şeyi uçlarda ve doruk noktalarda yaşamayı seviyorlar. Sahnede, özgüvenleri ve sert duruşları izleyiciyi etkiliyor.
Konuşurken aslında çok da duygusal olduklarını söylüyorlar. Birbirlerine o kadar alışmışlar ki, bakışarak dertlerini birbirilerine anlatıyorlar.
Hadi onları kısaca tanıyalım: Grubun elektro gitaristi Fulya Akgün, 26 yaşında. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Piyano Anasanat Dalı Klasik Gitar mezunu. Halen aynı okulda master yapıyor. Solist İdil Çağatay (34), İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Bölümü’nü bitirdi. Aynı okulda arp eğitimi de aldı. 10 sene opera deneyimi yaşadı. Cemal Reşit Rey Operası’nda ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde görev yaptı. Bas gitarist Başak Gün (23), yedi yıldır aynı enstrümanı çalıyor. Davulcuları Aslı Polat (29), küçük yaşlarından beri davul çalıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği mezunu.

Haberin Devamı

BEŞ YILDIR SAHNELERDELER

Grubun kurucusu, solist İdil Çağatay. Opera geçmişi olan Çağatay, bir noktadan sonra içinden gelen rock ve metal müzik yapma isteğine dur diyemedi. Ve bir kayıt stüdyosunda tanıştığı Aslı Polat’ı da ikna ederek hayalindeki müziği yapmak için yola koyuldu. Gitarist Fulya ile üniversitenin koridorunda tanıştı. Aralarına Başak’ın da katılmasıyla Kırmızı kuruldu.
Başta amaçları sevdikleri müzik türünde iyi besteler yapmaktı. Haftanın beş günü stüdyoda hazırladıkları parçalar üzerinde çalıştılar. Zamanla dört kız müzik adamlarının dikkatini çekti. Ve canlı performans yapmaları için teklifler gelmeye başladı. 29 Aralık 2005’de Taksim Balans’ta ilk kez sahneye çıktılar. Beş yıl boyunca da farklı mekanlarda aralıksız program yapmaya devam ettiler. Başlarda soft rock yapıyorlardı. Sonra içlerinden gelen ses ağır bastı, hard rock ve metal şarkılar çalmaşa başladılar: “İnsanlar ne kadar bu müzikten ürkse de bizim kendimizi ifade yöntemimiz bu” diyorlar.

Haberin Devamı

Beş yıl süren mekan çalışmaları, sonunda bir albüme ulaşmalarını sağladı. Grup kendiyle aynı adı taşıyan iki şarkılık bir single çıkardı. Çalışmalarının sound’u piyasadaki benzerlerine göre oldukça sert. İdil Çağatay, şarkı sözlerinde aşktan çok insanların içinde yaşadıkları durumlara dokunduklarını söylüyor: “İsyankar şarkılar yapıyoruz. İsyanımız, sisteme, duruşa, cehalete, esarete...”

KIRMIZI NABZI HIZLANDIRIP TANSİYONU YÜKSELTİYOR

İdil Çağatay, isimlerinin neden Kırmızı olduğunu şöyle anlatıyor: “Aslında bu benim yazdığım ve single’da da yeralan bir şarkının ismi. Yıllar önce sözleri arkadaşlarıma okuduğumda hepimiz bu şarkının bizi anlattığını düşündük. Kırmızı şehvet, yaşam, ölüm, güç gibi pek çok şeyi temsil eder. Nabzı hızlandırıp, tansiyonu yükseltir. Tıpkı bizim gibi...”

Haberin Devamı

SABAH PROGRAMLARINA KATILMAYIZ

Rock söyleyen kadınlara karşı bir ön yargı hep var. Bizim bu müziği yapamayacağımızı düşünüyorlar. Ama bizce müziğin cinsiyeti yok, üniseks. Biz seksi değil, müzisyen kadınlarız. Bu işi keyif alarak yapıyoruz. Anlatmak istediğimiz şeyler var. Biz sabah programlarına katılmayız. Magazinsel soruları da cevaplamayız. Zaten bizi çağırıcaklarını da sanmıyoruz. Dört vahşi görünüşlü kadını ne yapsınlar?”

BİZİM DURUMUMUZ KADIN ŞOFÖRLERE BENZİYOR

Kırmızı grubu üyeleri bir zamanlar Şebnem Ferah ve Özlem Tekin gibi isimlerin yer aldığı Volvox grubuna benzetilmekten rahatsızlık duymuyor. Fulya Akgün, bunun sebebini kadın grupların azınlıkta olmasına da bağlıyor: “Piyasada bir sürü erkek grubu varken onlar birbirlerine benzetilmiyor. Kadın şoförlere hep laf ederler ama en çok kazayı erkek şoförler yapar ya, bizim durumumuz onlara benziyor.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!