Bu devirde kimse padişah değil

Güncelleme Tarihi:

Bu devirde kimse padişah değil
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2001 00:00

BİR süre önce bir yazı yazmıştım. Başlığı, ‘‘Bu Köşeler Babamızın Malı mıdır’’dı. O yazıyı yazdığım gün, hayatımda almadığım kadar çok destek mesajı almıştım.O gün kendi kendime şöyle demiştim:Bu ülkede ne kadar çok medya mağduru var.Benim gibi düşünen çok sayıda gazeteci de varmış. Konu, Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi'ne geldi. Orada, geçen ay şöyle bir karar aldık:İstismar sınırını aşmayan cevap ve düzeltme yazılarının en kısa zamanda yayınlanması gerekir.Bunu Doğan Grubu'nun bütün yayın sorumlularına ilettik. Bir düşünün...Bir siyasetçi veya işadamısınız.Veya herhangi bir vatandaş.Birisi eline bir televizyon geçirmiş, durmadan size iftiralar atıyor.Tehdit ediyor, şantaj yapıyor.MEDYA TERÖRİSTLERİ Elinizde ona karşı koymak için hiçbir silah yok.Çünkü o, sizi koruyacak olan mekanizmalara da saldırıyor, şantaj yapıyor. Elindeki medyayı bir terör silahına çevirmiş. Ha babam herkesi tarıyor. Mitralyözünün tarakaları artık Türkiye dışından bile duyulmaya başlamış.Anlayacağınız, bir medya Ali kıran baş keseni.Şimdi bu kişiye karşı ne yapacaksınız?Devletin özerk organları kapatma kararı verdiği zaman da birden ‘‘basın özgürlükçüsü’’ kesiliyor. Oysa, bu dünyada o kutsal kelimeyi ağzına alacak son kişi o. ÖZGÜRLÜK KALKANI Medyayı bir şantaj makinesine çevirmiş, herkesi tarumar etmeye çalışıyor. Ama ülkenin kanunları karşısına dikildiği zaman birden aklına basın özgürlüğü geliyor. Ve utanmadan da bunu yazıyor. Bu ülkede kendisine inanacak tek kişi olmasa da, afra tafrasını kumlar üzerine çiziyor.Şimdi bu ülkenin insanları, öteki medya kurumları, yıllardır bu medya mezaliminin altında ezilen insanlar sormaya başlıyorlar:Dünyanın neresinde, hangi aklı başında insan iftirayı, yalancılığı, şantajı, kanunsuz telefon dinlemeyi, kanunsuz dinlenmiş telefon konuşmasını yaymayı basın özgürlüğü sayar?Dünyanın hangi özgürlük kitabında, medyanın şantaj özgürlüğü diye bir madde vardır?Eğer, böyle bir madde varsa; o zaman bu ülkenin bütün babalarına, bütün sokak kabadayılarına birer televizyon, birer radyo verelim olsun bitsin. Hiç olmazsa, ateşli silahlardan, bıçaklardan, baltalardan kurtulmuş oluruz. Evet, ben medyayı terör, iftira ve şantaj makinesine çevirenlere verilen cezaları savunuyorum. Hem de övüne övüne savunuyorum. Gururla savunuyorum. Savunmazsam; vatandaşlık görevimi yapmamış hissedeceğime inanıyorum. LİSANS VERİLMEMELİ Hatta ben, sadece cezayı savunmuyorum. Teröristlere ve şantajcılara lisans hakkı verilmemesini, ileride verilecek lisansların da iptal edilmesini savunuyorum. Ölünceye kadar da bunu savunacağım. Çünkü, 1990'ların başından itibaren bu ülkede radyo ve televizyonların hangi melun amaçlara hizmet ettiğini çok iyi gördüm. Bu ülkenin vergi listelerinin başında yer alan şerefli işadamlarının ne hallere getirildiğini gördüm. Siyasetçilere, şirketlere, reklam vermeyen insanlara, dürüst bürokratlara ne tür şantajlar yapıldığına şahit oldum. Buraya listesini yazsam, sayfalar yetmez. Evet, göğsümü gere gere savunuyorum. Ben böyle televizyonlara en ağır cezaların verilmesi, hatta lisanslarının iptal edilmesi gerektiğine inanıyorum. Hakkımda ne yazarlarsa, ne söylerlerse, hangi iftiraları atarlarsa atsınlar; umurumda bile değil.Çünkü, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, iftira ve şantaj özgürlüğünün bulunduğuna inanmıyorum.BU TELAŞLARI NEDENÇağımızda artık bir gerçek var. O gerçeği de en güzel şu söz dile getiriyor:‘‘Bu devirde kimse padişah değil.’’Türkiye'de artık adalet, finansal denetim ve yayın etiğini denetim mekanizmaları harekete geçti.Terörist medyanın elindeki silahlar bir bir alınıyor. İşte bütün telaş bundan. Çünkü herkes biliyor ki, silahsız mafya olmaz. Ve son bir nokta...Ben bunları özel olarak şu veya bu grubu hedef alarak söylemiyorum. Milli veya yerel düzeyde televizyon silahını bir şantaj olarak kullanmaya tevessül eden herkese söylüyorum.Ve tekrar diyorum ki, bu devirde artık kimse padişah olmayacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!