Bu camide grev vardır!
Güncelleme Tarihi:
Bu Türkiye muhteşem bir memleket yahu! Düşünsenize “Maaşımıza zam yapın, yoksa işi yavaşlatma grevi yaparız!” diyorlar. Kim? İmamlar ve müezzinler. İşleri ne? Ezan okumak, namaz kıldırmak, cenazelerde dini hizmet vermek. Aman eyvallah deyin adamlara, ya kafaları bozulur da işi bırakırlarsa!
Baştan söyleyeyim de: “Açlık sınırı 400 küsur milyon” olan bir memlekette, insanların 400-500 milyon alması cinayettir. Aç bırakmak cinayet olduğuna göre...
Yani benim imamların, müezzinlerin maaşlarının iyileştirilmesi talebine itirazım yok, olmadığı gibi desteklerim da bu haklı isyanı.
Ama tehdit de muh-te-şem be birader...
“Taleplerimiz yerine getirilmezse, namaz yavaşlatma eylemi yaparız!”
Diyorlar ki: (mealen) “Biz, yaşlıları, hastaları, işi olanları düşünerek kısa sureler okuyoruz. Bundan sonra yarım saatte kılınan yatsı namazı bir saati bulur ona göre ha!..”
*
İmamların işi yavaşlatması ... Ölürüm ben yahu!
Otobüs şoförlerinin, gümrükçülerin, fabrika işçilerinin, köprü veznedarlarının işi yavaşlatma grevi yaptığını duymuştum da...
Din görevlilerinin kafasını bozmasınlar, sürüm sürüm süründürürler alimallah!
Sabah ezanını uzattığını, cemaat rükûda iken bir türlü Allahü ekber demediğini, namazı bitirmek bilmediğini, naaşı saatlerce yıkadığını, cenazeyi yavaş yavaş defnettiğini düşünsenize!
Bunun bir adım ötesi de var alimallah: İşi bırakma eylemi.
“Bu iş yerinde grev vardır. Grev süresince ezan okunmayacak, namaz kıldırılmayacak, cenazeler defnedilmeyecektir. Muhterem kamuoyuna saygıyla duyrulur!”
...
Ama beni Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konudaki açıklaması bitirdi:
“Namaz yavaşlatma eylemi dinen caiz değildir!”
Güler misin, ağlar mısın?
Not-1: Darende’nin adı bende saklı bir köyünde efsane olmuş bir imam vardı bir zamanlar. Bazı kısım marifetlerini burada anlatamam, dinen caiz olmayabilir. Ama akıbetini söyleyebilirim: Bir sabah ezanının ardından, cami hoparlörlerinden ... Orhan Gencebay’ın “Batsın bu dünya” şarkısını yayımlayınca, köyden sille tokat kovmuşlardı imamı. Sabah ezanını banda okumuş, çaktırmadan, sıcak yatağından çıkmadan, kasetin düğmesine basıveriyormuş, uyanık. Bir sabah, kaset çalarken uykuya dalmış. Ve ezanı kaydettiği de, eski bir Orhan Gencebay kasediymiş...
Not-2: Gereğinde 24 saat hizmet veren, insanların en güzel ve en acılı günlerinde yanlarında olan din görevlilerinin HAKLI taleplerini (şaka bir yana, işi greve mreve götürmeden halletmek gerek), AKP Hükümeti görmezden gelmeyecektir herhalde! Ne de olsa okul arkadaşıdırlar...