Bu başarıyı biz de beklemiyorduk

Güncelleme Tarihi:

Bu başarıyı biz de beklemiyorduk
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2010 00:00

Stephen King’in “The Colorado Kid” romanından televizyona uyarlanan, Amerika’da 11 bölümü geride bırakan “Haven” dizisi 15 Ekim’de D Smart üzerinden Universal Channel’da yayınlanmaya başlanacak.. Fanatiklerinin sabırsızlıkla beklediği büyük gün öncesi dizinin yıldızları Emily Rose, Lucas Bryant ve Eric Balfour ile Londra’da buluştuk, doğaüstü olayların konu edildiği “Haven”ı bir de onlara sorduk.

Haberin Devamı

Emily Rose (Audrey Parker): Dizi yüzünden eşimle görüşemiyorum

Henüz izlememiş olanlar için öncelikle senden “Haven” hakkında biraz bilgi alabilir miyiz.?

- Tabii. Bu, Universal’in Sci-Fi Channel için çektiği bir yapım. Stephen King’in “The Colorado Kid”inden diziye uyarlanmış. Ama ondan daha eğlenceli ve sakin. Çünkü Stephen King sizi gerçekten okurken rahatsız ediyor, bazen kitabı parçalamak isteyebiliyorsunuz!
Kitabı okudunuz mu?
- Tamamını okumadım. Ben karakterime yoğunlaştım ve kitaptan sadece onunla ilgili bilgileri edindim.
Dizide canlandırdığın Audrey sana göre nasıl biri?
- Bir FBI ajanı olan Audrey görev için Haven’a geliyor, sonra da ayrılmayıp orada kalıyor. Sabırlı, dikkatli, kuvvetli ve savaşçı bir kişiliğe sahip. Yetim olmasının, hiç evlat edinilmemesinin ve zorlu hayat şartlarının karakteri üzerinde önemli etkileri var.

SENİ HER AN YERE İNDİREBİLİRİM

Bu rol için görüşmeye gittiğiniz günden de söz eder misin biraz...
- Ajansım o gün beni arayıp “Lütfen eline yüzüne çeki düzen ver” diye uyardı. Normalde makyaj yapmayı seven biri değilim de... Neyse, deneme çekimi öncesi onları dinleyip makyaj yaptım. Ama beni gördüklerinde “Makyajsız gelmeni” istiyoruz dediler, ilginçti.
Peki rolüne nasıl hazırlandın?
- İki kitap okudum; biri FBI’a çok sinirli olan bir yazarın kitabıydı, diğeri ise bir ajanın deneyimlerine dayanıyordu. Çekimlerin yapıldığı Kanada’ya gidince de bir görevlinin yanında kadın polisin nasıl davranması gerektiğini öğrendim. Özellikle her kadın polis gibi sağ elimi silaha yakın tutmaya ve gözümdeki “seni her an yere indirebilirim” bakışını korumaya çalışıyorum!
Kariyerinde bugüne kadarki en büyük rolün bu olduğunu söyleyebilir miyiz?
- Aslında hem evet hem de hayır. Çünkü bilimkurgu türü daha dar bir kitleye hitap ediyor. Öte yandan, bunun benim ilk başrolüm olduğu da bir gerçek. Daha önce daha fazla kişiye ulaşmış “ER”, “Jericho” gibi dizilerde yer almama rağmen en büyük rolüm bu oldu.

LUCAS SETE ÇAMAŞIR GETİRDİ ZANNETTİM

Sen balayından döner dönmez bu dizi için teklif almış ve “evet” demişsin...
- Öyle oldu. Balayından döner dönmez teklif geldi, proje “Haven” olunca “hayır” demek çok zordu. Ama evliliğimizin ilk yılı olmasına rağmen bu dizi yüzünden eşimle çok az görüşebiliyorum.
“Haven”deki rol arkadaşın Lucas Bryant ile daha önce bir filmde de rol almıştın...
- Evet, bir filmde birlikte çalıştık. Sonra “Haven” için teklif geldi ve oyuncu seçmelerinde onun adını da görünce çok sevindim. Setin ilk gününde elinde bir Victoria’s Secret poşetiyle geldi. Ben “İçinden iç çamaşırı çıkaracak” dedim herkesin önünde, o ise “Ben Kanadalı’yım. Biz böyle sürprizler yaparız” deyip çikolata dağıttı. Bu arada birlikte rol aldığımız filmin çekimleri sırasında ben evlilik hazırlıkları yapıyordum, şimdi de o evlilik hazırlığında...
Bu başarıyı bekliyor muydunuz?
- Bir aktrist için en önemli olan şey, katıldığı seçmeden sonra aranmasıdır. Sonra da ara vermeden bir sezonu tamamlayabilmesi. Biz biraz yeniyiz ama Eric bu konulara alışkın. 130 ülkede yayınlanıyor olmak mutluluk verici. Bu kadar büyük bir başarıyı biz bile beklemiyorduk.

Haberin Devamı

Lucas Bryant (Nathan Wuornos): Bu ekip çok eğleniyor
Dizide Nathan Wuornos’u canlandırıyorsun. Nathan senin gözünde nasıl biri?
- Nathan’ın vücudunda bazı farklılıklar var. Önceleri bunun tıbbi bir sorun olduğunu düşünüyor ama sonradan başka bir nedeni olabileceğini anlıyor. İnsanlara hep mesafeli. Duke ile arasında da geçmişe dayalı bir sorun var. Bir gün Audrey kasabaya geliyor ve ilk andan itibaren birbirlerini çok iyi anlıyorlar. Sanki eskiden beri tanışırlarmış gibi.
Duke ile Nathan arasındaki sorun ne?
- Geçmişten gelen bir şey. Ama şu anda herkes Audrey Duke’e mi, Nathan’a mı aşık olacak diye soruyor. Esas problemimiz belki de bu.
Nathan’ın babasıyla arası nasıl peki?
- Her baba ve oğul arasında birtakım sorunlar vardır ama onlarınki farklı. Kasaba doğaüstü olayların merkezi gibi ve sanırım sezon bittiğinde neden farklı olduğunu daha iyi anlayacaksınız.

ÖLÜ GÜVERCİNLER NEREDEN GELDİ BİLMEK İSTEMİYORUM

Bugüne kadarki en garip sahneniz hangisiydi?
- Bir kez arabanın içinde kelebeklerleydik, bir kez de gerçekten ölü güvercinlerin olduğu bir alanda çekim yapmak zorunda kaldık. Kesinlikle kelebeklerin arabada bize saldırma sahnesi efektti ama güvercinleri nereden bulduklarını sormak bile istemiyorum. Sanırım bu tarz yapımlar için ölü hayvanları toplayan bir yerden aldılar.
Daha önce Emily ve Eric ile çalışmıştın. Bu bir avantaj olsa gerek...
- Evet, önceden çalışmış olmak, karşındakini tanımak insanı rahatlatıyor. Bir de sette çok eğleniyoruz biz. Sırf o yüzden bile uzun yıllar onlarla aynı projede rol alabilirim.
“Haven” kariyerinde nasıl bir yer kaplıyor?
- Bu kariyerimde kesinlikle çok büyük bir adım benim için... Dizi 130 ülkede falan yayınlanıyor. Düşünsenize, seninle karşı karşıya oturabiliyoruz. Hepimiz için heyecan verici. Tabii ki “başarılı oluruz” diyorduk ama bu kadarını beklediğimi söyleyemem.

Haberin Devamı

Eric Balfour (Duke Crocker): Duke’u Batman kadar seviyorum
Haven sana ne ifade ediyor?
- Normal olmayan insanlar için normal, mutlu ve güvenli bir yer.
İnsanlar orada olanlara neden şaşırmıyor?
- Çünkü durumu biliyorlar ve bu yüzden olanları sürpriz gibi karşılamıyorlar.
Duke nasıl biri senin gözünüzde?
- Onu Jack Sparrow’u sevdiğim kadar seviyorum. Ya da Han Solo’yu, Batman’i sevdiğim gibi. Ben bunlar gibi acılarından kahraman olanları daha çok seviyorum çünkü... Belki Duke bir korsan ama yine de kimseye zarar vermeye çalışmıyor. Yaptıklarıyla barışık olsa da iyi adam.
Duke ile Nathan’ın arasında ne var?
- Bunu sadece senaristler biliyor, bize de söylemiyorlar. Sonuçta senaryo o kadar zekice ki, bir bölümde ettiğin sözün anlamını birkaç bölüm sonra öğreniyorsun.

KEŞKE DUKE KADAR ÖZGÜVENLİ OLABİLSEM

Duke ile aranda hiç benzer yan var mı sence?

- Genellikle hayatımızı biraz aptalca yaşıyoruz. Kadınları takdir ediyor ve onları seviyoruz. Ama onu oynamakla ilgili en ilginç olan, kendi hayatımda ondan daha güvensiz hissetmem. Duke özgüvenine hayran bırakan bir karakter.
Dizide kendi sahnelerini izleyemiyormuşsun...
- Doğru, izlemiyorum. Çünkü kendimi izleyince burada bakamamışım, konuşamamışım ya da burnum bu sahnede çok büyük çıkmış (ki kendisi gerçekten büyük) gibi yorumlarda bulunuyorum.
Kendi müzik grubunun solistiydin. Dizide şarkı söyleyecek misin?
- Gitar çaldım ama şarkı konusunu henüz bilemiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!