Borsanın kirli oyunları mitolojinin gizemli gücü

Yönetmenliğini Martin Scorsese’nin üstlendiği Para Avcısı, Amerikan borsasında komisyoncu olan Jordan Belfort’un biyografisinin bir uyarlaması. Küfür, uyuşturucu ve seks dolu senaryosuyla tartışmalara yol açan Oscar adayı filmin başrolünde bu rolle Oscar’a aday olan Leonardo DiCaprio var. Herkül ise 3 boyutlu olması ve bol aksiyonuyla dikkat çekiyor. Başrolde fiziğiyle öne çıkan Kellan Lutz’u da unutmamak gerek.

Para Avcısı (Wolf of Wall Street) 180 dakika, tam tamına üç saat. Böyle uzun filmler yorucudur; can dayansa, enerji dayanmaz, insan oturmaktan uyuşur, uykusu gelir. Ama gelin görün ki filmin yurtdışındaki gösterimlerine zor bilet bulunuyor, tek bir yer bile kalmıyor. Bunda hareketli kurgunun, her türlü günahın işlendiği sıradışı hikâyenin ve başrolün çekiciliğinin rolü büyük tabii.

Leonardo DiCaprio’nun, Martin Scorsese ile işbirliğinde Oscar almak için yapabileceği her şeyi yaptığı Para Avcısı, Oscar adaylıklarıyla da sezonun en çok konuşulan filmlerinden. Ama konuşulmasının bir başka nedeni de küfür, çıplaklık, uyuşturucu ve cinselliğin en fazla kullanıldığı film olması.
Film, hırslı bir adam olan Jordan Belfort’un hikâyesi üzerine kurulu. Para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO oluyor. Her şeyin içinde üçkâğıt, seks, uyuşturucu, ne ararsanız var, bolca da hırs. Ama her çıkışın bir inişi var tabii. Lüks fantezilerle dolu kirli oyunun bozulduğu günlerin gelmesi çok sürmüyor.

ZORLU MÜCADELE

Herkül kuşkusuz tarihin en ünlü mitolojik kahramanlarından biri. Defalarca sinemaya aktarılmışlığı var. Bu büyük ismin hikâyesinin anlatıldığı son film ‘Herkül: Efsane Başlıyor’, Kellan Lutz’un başrolü oynadığı 3 boyutlu bir yapım. Herkül’ün zorlu bir mücadeleye atıldığı filmde milattan önce 1200 yılında, antik Yunan şehirlerinden birindeyiz. Dünyada yaşayan kraliçelerden biri, Zeus’un cazibesine kapılıyor ve ondan bir çocuğu oluyor.
Herkül adını verdikleri bu prens için öngörülen kaderde, zalim kralın hanedanlığını sona erdireceği ve şehre düzen getireceği yer almakta. Aradan yıllar geçiyor, kim olduğunu ve aslen nereden geldiğini bilmeyen Herkül aşkı bulduğu anda önündeki engellerle de yüzleşmek zorunda kalıyor. Prenses Hebe’ye olan aşkının peşinde koşan Herkül’ün bir yanda aşk diğer yanda ise kahraman olmak arasında seçim yapması gerekiyor.
Herkül’ü izlerken özellikle ilk sahnelerde 300 filmi geldi aklıma. Kaslı, yapılı, tutkulu erkeklerin mücadelesi her şeyden önce göze hitap eden bir şölen. Muhteşem şelaleler, manzaralar, güzel atlar, kılıçla savaşlar, aslanla mücadele gibi göze hitap eden sahneler bir yana, 3 boyutlu olarak çekildiği için görsellikteki iddiası daha da fazla olan Herkül’ün bu anlamdaki bir başka büyük kozu da başrolündeki Kellan Lutz. Filmin Sofya’da yapılan çekimlerini yerinde izlemiş ve dünya gözüyle kendisini görmüş biri olarak kendisinin yapılı vücuduna olan hayranlığımı ve bu kadarı da oluyormuş demek ki cümleleriyle gelen şaşkınlığımı rahatlıkla dile getirebilirim.
Filmin cazibe merkezi olan Kellan Lutz’a ise Scott Adkins ve Gaia Weiss eşlik ediyor.