Bir koşu bandı alın salonun ortasına koyun haberleri izlerken her gün yürüyün

Güncelleme Tarihi:

Bir koşu bandı alın salonun ortasına koyun haberleri izlerken her gün yürüyün
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2003 00:00

Sağlığınız her şeyden önemli değil mi? Misafirleriniz de sizi hoş görsün! Bir koşu bandı alın ve salonun ortasına koyun. Tam da televizyonun karşısına. Akşam haberlerini izlerken üzerine çıkın ve bir saat yürüyün. Evin başka bir odasına koyunca, elbise askısı olmaktan öteye gidemiyor! İki buçuk senedir haber izlerken yürüyorum, çok da faydasını görüyorum...Siz kaç tane kalp cerrahı tanıyorsunuz? Onlar nasıl yaşıyor biliyor musunuz? Teşekkürler, aynı durumdayız! Ahmet Bülent Polat sıkı bir kalp damar cerrahı. Florence Nightingale Hastanesi'nin uzman doktorlarından. Farklı biri. Heyecanlı biri. Açık biri. Esprili biri. Kalp denilen şey onu büyülüyor. Beni de işini iyi yapan insanlar büyülüyor... Bir insan, İstanbul'daki baba bir tıp fakültesini (Cerrahpaşa) nasıl olur da birincilikle kazanır? Bunun için ne kadar inek, ne kadar zeki ne kadar çalışkan olması gerekir?- Oran veremeyeceğim ama hepsinin olması gerekir! Lise eğitimimi Sivas'ta tamamladım. Özel okul değildi. Anadolu'daki herhangi bir lise. Ekstradan kursa-mursa da gitmedim. Ama çok çalıştım. En büyük hayalim cerrah olmaktı. Küçükken ‘‘Cerrahpaşa'da okuyacağım ben’’ diyordum. Hani ‘‘cerrah’’ kelimesi geçiyor ya, oraya giren herkes cerrah çıkıyor ya! İşte, biraz da şans yardım etti, Cerrahpaşa'ya birincilikle girdim...Peki insan aynı başarı seviyesini mezuniyette tutturamayıp, nasıl olur da birincilikten ikinciliğe düşer! Suçlusu İstanbul'un kızları mı?- Ah keşke! Onlara hiç yakın olamadım diyebilirim. Fazla konstantrasyon gerektiren bir okuldu. Bu arada, birinciyle de aramda çok az not farkı vardı. Kıl payı ikinci oldum yani!Neden kalp-damar cerrahisi?- Çünkü hayatla ölüm arasında bir cerrahi. Çoğunlukla hayatı sonlanma noktasına gelmiş insanlarla karşılaştığınız bir alan. Başarısızlık durumunda da geri dönüşü pek olmuyor. Başarılı olduğunız zaman ise olağanüstü bir tatmin ve keyif veriyor.Sizin mesleğinizin en bela tarafı ne?- Bela mı bilmiyorum ama kendinizi hiç kötü hissetme hakkınız yok. Hasta olmayacaksınız. Başınız ağrımayacak. Nezle yok, grip yok. Aşağı yukarı 12, 13 yıldır hiç hasta olmadım ben. Bir cerrah, yaşamını olimpiyatlarda rekor kırmaya giden bir atlet gibi yaşamak zorunda. Günde üç dört ameliyat yapıyorum ben. 10 yıldır istisnasız bu böyle.Bütün kalpler birbirinden farklı mıdır?!- Yok, hepsi görüntü olarak aynı. Ama bazı insanlarda kalpte büyüme oluyor ya da kilolu insanlarda yağla kaplanıyor. Böyle bir fark var. Bir de çocuk ameliyatları da yapıyorum ben. Bebeklerin kalbi yumurta gibi, küçücük...Kalp küçüldükçe ‘‘işçilik’’ zorlaşıyor mu?- Elbette. Kendisi küçük, kalbi de küçük. Ve o kalbin içinde 4 tane minik odacık var, zaten olması gereken, ama bu odacıklar arasında olmaması gereken delikler olabiliyor. Kalbin damarları ters çıkıyor ya da bazı darlıklar olabiliyor. Onları tamir etmek, oradan alıp buraya yerleştirmek, delik varsa yamayla kapatmak çok hassasiyet gerektiren bir iş. Onun uzmanlığı farklı. Türkiye'de bu tür ameliyatları yapan hekim sayısı az. 500 kalp cerrahı varsa, sadece 5'i bebek cerrahisinde uzman.Kalp kendi başına bağımsızlığı olan, ondan alınıp buna konulduğunda, yaşamaya devam eden bir şey mi?- Aynen öyle. Bütün organlar arasında en bağımsız olanı. Karaciğer olsun, beyin olsun, böbrekler olsun, hepsi daha bağımlı vücut sistemine. Ama kalp, mekanik bir pompa. Kolay bir çalışma sistemi var. Biz onu vücuttan çıkardıktan sonra bile çalışmaya devam edebiliyor.Bu da size tuhaf gelmiyor!- Hayır çünkü alıştık. Ama bir süre görmezsem huzursuz oluyorum. Onu görmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Eğer bir pazar ameliyatım yoksa kıvranmaya başlıyorum.Tam olarak kalp size ne ifade ediyor?- Hayat! Ve güzel çalıştığını görmek şahane. Elime alıp okşadığım oluyor.Biz ne yaparsak onu yormayız? Rahat rahat hayatına devam etmesini nasıl sağlarız?- Bugüne kadar 10 binin üstünde hasta gördüm 6-7 bin de ameliyat yaptım. Ulaştığım nokta: Kalbin en çok sevdiği şey yürüyüş. Kendimizi zora sokarak yapılan koşmalar, ağır sporlar değil, her gün 45 dakika tempolu yürüyüş. Daha hızlı atıyor, vücut dolaşımı ve kendini beslemesi iyi oluyor, hücreler yenileniyor. Tabii kalp, duygusal olarak heyecanlı şeyler de yaşamayı seviyor...Kalp seks sever yani!- Hem de nasıl. Ama mümkünse eşinizle olanını. Çünkü yasak olanın yaratacağı heyecan olumsuzluğu da yol açabiliyor! Buna ek olarak beslenmeye dikkat etmek ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmak gerekiyor.Bir cerrah asla Migros’ta poşet taşımazKorkuyor musunuz, bir gün elleriniz titreyecek ve işinizi yapamayacaksınız diye...- Offf. Hem de nasıl. Bazen öyle karabasanlar görüyorum. Hele çocuk ameliyatlarında minimal titremeler bile etkili oluyor. O yüzden elinizin asla titrememesi gerekiyor. Sigara... Kati suretle. Aşırı çay, kahve... Asla. Alkol... Sadece tatil günlerinde. Ama daha önemlisi ağır bir şey taşımıyorum. Biz işimizi el ve koldaki ince adaleleri kullanarak yapıyoruz. Taşıma işleri ise büyük adalelerle oluyor. Dolayısıyla onları çalıştırdığın zamanız, ince adaleler de titremeye başlıyor. Migros'tayım alışveriş mi yaptım? Asla poşet taşımam. DOĞUM KONTROL HAPIYLA SİGARA MI ASLA!Neden kadınlar da erkekler kadar çok kalpten ölmeye başladılar. Ne değişti?- Kadınlar kalp hastalıklarından östrojen hormonu sayesinde korunuyorlar. Menopoza kadar kalp hastası olma riskleri erkeklerden 10 kat daha düşük. Ama östrojenin bu olumlu etkisini 2 faktör yok ediyor: Biri sigara, diğeri doğum kontrol hapı. İkisi birlikte kullanılıyorsa östrojenin hiç bir koruyuculuğu olmuyor. Günümüzde doğum kontrol haplarıyla birlikte sigara tüketimi çok olduğu için, kalpten ölen kadın sayısı erkeklere eşitlendi. Sigara içiyorsanız, kesinlikle doğum kontrol hapı kullanmayın...Erkeklerde en riskli dönem 35-45 arasıArabanın motoru var, bir de motora benzin getiren borular. Borular, yıllar içinde yavaş yavaş tıkanırsa, motor buna uyum sağlıyor. Bir yandan da arabadan farklı olarak vücut kendine yeni bir damar sistemi oluşturuyor. Dolayısıyla yaşlılıktan dolayı damar tıkanırsa, hasta hemen hayatını kaybetmiyor, kriz oluyor, yoğun bakımlar filan ama büyük ihtimalle kurtuluyor. Ama genç insanın kalbinde damar tıkanıklığı aniden oluyor. Benzin getiren boru tamamen tıkanırsa ne olur? Motor bir anda durur! O yüzden genç erkeklerde kalp krizi çok tehlikeli. En büyük şanssızlığımız check-up'larda bile görülmüyor. Pilotlar çok check-up yaptırır mesela, 6 ayda bir gelirler. Benim o testlerde son derece sağlıklı çıkan bir pilot hastam, check-up'tan 15 gün sonra uçağın kokpitinde enfarktüs geçirdi ve hayatını kaybetti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!