Bir daha zayıflamayacağım çünkü kilo almayacağım

Güncelleme Tarihi:

Bir daha zayıflamayacağım çünkü kilo almayacağım
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2005 00:36

Sibel Can, son birkaç albümünde olduğu gibi, ‘Özledin mi?’ adlı son albümünde de verdiği kilolarla gündeme gelince, ‘Bir albüm, bir diyet’ diye eleştirildi. Ama güzel sanatçı, bu eleştirilere kulak asmıyor. Sadece ‘Her albümde farklı bir adamla gündeme gelseydim, daha mı iyi olurdu?’ diye soruyor.

Sıktı artık bu Sibel’in her albümde zayıflaması deniyor. Ne söylemek istersin?

Bu kiloları ne reklam olsun diye alıyorum, ne de gündem olsun diye rejim yapıyorum. Üç tane çocuk dünyaya getirdim. Biraz rahat birisiyim. Yemek yemeyi çok seviyorum. Dolayısıyla hamileliklerimde çok kilo aldım ama bunları da geri verdim. Bütün bu rejimlerim de albüm dönemlerine denk geldi. Yoksa bilinçli bir şey yapmadım. Herkes, ‘Her albümünde verdiği kilolarla gündeme geliyor’ diye yazıyor. Peki soruyorum sizlere, her albümde farklı bir adamla ismim yazılsaydı daha mı iyi olacaktı. Ayrıca bundan sonra bu da olmayacak. Çünkü artık kilolu Sibel olmayacağım.

- Her şey bir yana gerçekten çok zayıflamışsın. Müthiş görünüyorsun.

Teşekkürler. 10 kilo verdim. 38 beden bol geliyor, 36 beden giymeye başladım. Fotoğraflarım ilk yayınlandığı zaman herkes, photoshop’la zayıfladığımı düşünmüş. Ama sen de görüyorsun. Gerçekten 10 kilo verdim. Haluk Saçaklı ile kontrollü bir şekilde diyetimiz devam ediyor. Sporumu yapıyorum ve sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Ama artık daha fazla zayıflamayacağım.

- Şimdi kimse, ‘Benim albümüm satmadı, ilgi görmedi, beğenilmedi’ demez. Ama sen bir önceki albümünün iyi bir grafik çizmediğini söyleyebiliyorsun. Nerede hata yaptın?

Bir önceki albümde ne yazık ki istediğim şeyler olmadı. 1,5 yıl önce kendi kendime ceza verdim ve ‘Sibel sen bir yıl ortalarda olmayacaksın. Dünyanın en iyi bestecisi de olsa, sana uymayan şarkıyı almayacaksın. Bu anlamda kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın’ dedim. Bu sözümü de tuttum. ‘Özledin mi?’ çok güzel bir albüm oldu. Buradan Sezen Aksu, Bülent Özdemir, Nazan Öncel, Serdar Ortaç, Niran Ünsal ve Alper-Fettah’a çok teşekkür ediyorum.

SAHNEDEKİ SİBEL CAN’I ARTIK İHMAL ETMEYECEĞİM

- Yaşadığın o tatsız olaylar ve Sulhi Aksüt ile evliliğin... Bütün bunlar bir baskı yarattı mı sende? Hata yapmamak için kendi kabuğuna çekildin gibi sanki.

Evet çok badireler atlattım. Tabii ki üzerimde ‘Aman hata yapmayayım’ baskısı vardı. Şimdi hayatımı çok güzel programladım. Ve ‘Özledin mi?’ bu anlamda benim hayatımda ilklerin albümü oldu.

- Her ikisiyle de çalıştığın için soruyorum, Sezen Aksu ile Nazan Öncel arasında neler yaşanıyor?

Bu albümde ilk olarak Nazan Öncel’den ‘Yalnızlar Treni’ ve ‘Limoni’ şarkılarını aldım. Daha sonra Sezen ile bir araya geldik. Kendisine Nazan Hanım’ın şarkılarını dinlettim ve çok duygulandığını gördüm. Sonra Sezen’in şarkılarını, Nazan Öncel’e dinlettim. Onun da gözleri doldu. Birbirlerinden o kadar çok etkileniyorlar ki. Dediğim gibi, kendi gözlerimle gördüm, ikisi de birbirlerinin şarkılarını dinlerken neredeyse ağlayacaklardı.

- Sahne kostümlerinin dekoltesi fazlalaştı, partnerli klipler çekiyorsun, dans etmeye başladın. Sanki o eski Sibel Can’ı yeniden diriltmeye çalışır gibisin...

Kostümlerim çok açık değil aslında. Sanırım zayıflayınca giydiklerim ön plana çıkmaya başladı. İyi bir albüm yaptım, çok heyecanlıyım. Belki de bunlar kıyafetlerime de yansımış olabilir. Rahatsız edici bir görüntüm olduğunu düşünmüyorum. Sulhi cezaevindeyken de partnerli bir klip çekmiştim. Sevenlerim durgunluğu bana hiç yakıştıramadılar. Şimdilerde kendimi iyi hissettiğim için enerjim yerine geldi. Evet bundan sonra sahnede olmam gerektiği gibi olacağım. Çünkü insanlar sahnede, hareketli, eğlenceli, dans eden, cıvıl cıvıl, cilveli Sibel’i izlemek istiyorlar. Hanım hanımcık Sibel Can, insanlara yetmedi. Uzun bir dönem, o sahne kadını Sibel Can’ı ihmal etmiştim. Şimdi artık ihmal etmek yok. Artık dans da edeceğim. Geçen yaz Miami’de çocuklar İngilizce kursuna giderken, ben de dans okuluna gittim. Oryantal dansımı, salsa ve Hint figürleriyle birleştirdim. Çok güzel oldu. İlk Günay’da sergiledim. 25 Mart’taki Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konserimde muhteşem bir dans yapacağım.

Albümü iyi şarkı sattırır boşanma haberleri değil

- Evli, hanım hanımcık bir kadın sanatçı, sanat dünyasında başarılı olamaz düşüncesine katılıyor musun?

Hayır katılmıyorum. Ben bu düşünceyi yıllar önce yıktım. Bu mesleğe girdikten bir süre sonra evlendim. Ondan sonra iki çocuk yaptım. ‘Padişah’ albümüm satmadı mı, sattı. Sonra yine karnım burnumda ‘Berivan’ albümümü yaptım. O albüm, bugüne kadar en çok satan albümüm oldu. Türk toplumu evli sanatçıyı izlemiyor diye bir şey yok yani. Bir sanatçıyı etkileyen üç şey vardır. Bir korsan, iki şarkı seçimi, üç özel hayat... Yıllar önce ‘Padişah’ın çok hareketli dönemlerinde, istemesem de hep göz önünde oldum. Bu, belli bir dönem çok iyi geldi. Ama ondan sonra insanlar sıkıldı, rahatsız oldu. Anladım ki olmamız gereken kadar göz önünde olmalıymışız. Ben de kendimi geri çektim.

- Sendeki bu değişimle ilgili olarak, ‘Kocasıyla mutlu değil, kesin boşanacaktır’ da deniliyor...

Bütün bunları evliliğim ile yan yana getirmemek gerek. Çünkü ben zaten yanlış bir şey yapmam. Dediğim gibi kendimi iyi hissettiğim için bunların olması doğal gibi geliyor bana. Evimde herhangi bir huzursuzluk yok. Bütün bu değişimi ne boşanacağım için, ne de albümüm satsın diye yapıyorum. Bir albüm iyi şarkıyla satar. Fizik, güzellik, ayrılıklar, beraberlikler etkili olmaz. Belki güzellik önemlidir ama aslolan şarkıdır. Ve ben bu albümde çok güzel şarkılar yakaladım. Hit olacak en az sekiz şarkım var.

Bu saatten sonra Sulhi’yi açamıyorum

- Boşanma iddiaları doğru mu?

Sulhi ile çok zor bir dönemde tanıştık. Ve gerçekten o zamanlar bana sahip çıktı. Çok iyi ve saygılı birisi. Her şeyden önemlisi çocuklarıma büyük bir sevgi gösteriyor. Her şeyleri ile ilgileniyor. Derslerinden tutun, özellerine kadar. Tabii ki zaman zaman ters giden şeyler de oluyor. Çok büyük boyutlarda değil bizim tartışmalarımız da. Ayrılmamızı gerektirecek herhangi bir sebep yok şu anda. Kırgınlıklar, kızgınlıklar olabilir. Bütün bunları büyütmek istemiyorum. Çünkü ortada üç tane çocuk var. Aynı evin içindeyiz. Onların etkilenmesini istemiyoruz.

- Aşkınız bitti mi?

Sulhi’yi seviyorum. O da beni çok seviyor, biliyorum. Biz birbirimize saygı duyuyoruz. Aşk, hiçbir zaman ilk günkü gibi kalmaz ki. Aradan tam beş yıl geçti. İlk günlerdeki o aşk, o heyecan kalır mı? Hiçbir evlilikte kalmaz... Sulhi çok iyi birisi. Bir kere müzisyen. Zaman zaman gitar çalar. Ama uzun zamandır bana gitar çalmıyor... (Gülüşmeler)

- Neden çalmıyor?

Bilmiyorum, çalmıyor işte...

- Belki de kızgındır sana...

Yok, kızgın falan değil. Neden çalmıyor, onu da bilmiyorum...

- Kıskanır mısın eşini?

Ne o beni çok kıskanır, ne de ben onu...

- Peki çapkın mıdır?

Yani evden dışarı çıkmıyor, bilmiyorum! (Gülüşmeler)

- Çalışmıyor mu?

Çalışıyor tabii ki. Sabahın köründe işine gidiyor. Akşam evine geliyor. Ama çalışma saatlerinde neler olduğunu bilemem. Bu Allah ile onun arasında olan bir şey.

- Birbirinize nasıl hitap edersiniz?

O bana Sibel der, ben de ona Sulhi. Biz ciddiyizdir. Hani hep derler ya, ‘Seviyeli birliktelik içindeyiz...’ (Gülüşmeler)

- Romantik midir?

Açık birisi değil. Ben de bu saatten sonra çok fazla açamıyorum onu. Çok ciddi. Güzel güzel kitap okuruz biz! Ama sürprizler yapar.

- Peki akşamları bir arada olduğunuzda neler yaparsınız?

Hep beraber yemek yeriz. Yemekten sonra biraz bilgisayarın karşısına geçer. Sonra çocukların dersiyle ilgilenir, Emir’le oynar. Televizyonda bir şey yoksa ya da film izlemiyorsak kitabını okur.

- Sıkılıyor musun?

Allahtan çocuklarımız var... (Gülüşmeler) Alışık değil ki o bu dünyanın temposuna. Sulhi bunların şokunu yaşadı. Neyse Sezen’le konuştu da sorun kalmadı. ‘Bugüne kadar yaptığın en güzel albüm’ dedi... Hoşuma gitti!

YARIN Sibel Can’ın zayıflama formülü ve günlük öğünü
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!