Bir altıncı his hikáyesi

Güncelleme Tarihi:

Bir altıncı his hikáyesi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2004 00:00

BUGÜN pazar ve ben size tuhaf bir hikáye anlatacağım. Hikáye dediysem, gerçekten yaşanmış bir olay.Claire Sylvia, bir sabah uyandığında, kendini değişmiş buldu.Ama öyle, Kafka’nın Gregor Samsa’sı gibi bir böceğe dönüşmüş falan değildi.Yüzü yine kendi yüzüydü.Gözleri yine kendi gözleri gibi bakıyordu.Saç şekli aynıydı.Duruşu hiç değişmemişti.Ama içinde, derinlerde bir şeylerin artık çok farklı olduğuna inanıyordu.* * *Mesela biradan nefret ederdi; ama o gün canı müthiş bira içmek istiyordu.Dahası da vardı.Yemek zevkinde de ani bir değişiklik hissediyordu.Tavuk ızgara, fıstıklı tatlı ve yeşil biber arar olmuştu.Neden kızarmış tavuk ve yeşil biber?Bilmiyordu.Ama ruhundaki en sarsıcı değişiklik, bir başka bölgeden geliyordu.Kadınları beğenmeye başlamıştı.Eskiden uzun, ince yapılı, esmer kadınları beğenirken şimdi kısa boylu, yuvarlak hatlı ve sarışın kadınları çekici bulmaya başlamıştı.Hayatında ilk kez bir erkekle olmaksızın kendini yeterli buluyordu.Hatta daha ileri gidiyor, kendine yaklaşan erkekleri uzaklaştırıyordu.Bir gün bir lezbiyen kendine yaklaştığında, o ertelenmiş soruyu ilk defa kendi kendine sormuştu:‘Acaba ben kadınlara ne tür sinyaller yayıyorum?’Bir kadınla evlenmeyi bile düşlüyordu.Kişiliği de değişmiş, daha iddiacı, daha saldırgan hale gelmişti.Bu değişiklik giyimine de yansımıştı.Eskiden kırmızı ve koyu pembe renkleri severken, şimdi daha çok yeşil ve maviyi tercih ediyordu.Sylvia artık kendi kendine şu soruyu sormaya başlamıştı:‘Bana neler oluyor?’Sonra biraz daha cesaretlenerek asıl soruya geliyordu:‘Yoksa lezbiyen mi oluyorum?’İşte tam bu soruyu sorduğu günlerden birinde çok tuhaf bir rüya gördü.* * *Rüyasında ‘Tim L.’ diye bir genç adam vardı.Sylvia, dünyayı bu genç adamın gözlerinden görüyordu.Daha doğrusu onun içinden yaşıyordu.Yani bir lezbiyen değil, bir erkek olarak.Sylvia aynı rüyayı çeşitli defalar gördü.Ama en ilginci, bu ismi bir yerlerden hatırlamasıydı.Evet bu ismi bir yerlerde görmüştü.Sonunda hatırladı.‘Tim L.’ ismini gazetede bir ölüm ilanında görmüştü...Ölüm ilanından çıkarak iz sürmeye başladı.Tim, orta halli Katolik bir ailenin oğluydu.Kız ve erkek kardeşleri vardı.Annesi, babası, anneannesi hayattaydı.Sylvia hepsi ile tek tek konuştu.* * *Biri hariç.Tim...Onunla konuşamadı.Çünkü Tim bir otomobil kazasında ölmüştü...Peki öyleyse kimdi bu esrarengiz genç adam.Neden o, Sylvia’nın rüyalarına, Sylvia da onun ruhuna giriyordu?Bunu öğrenmek için Claire Sylvia’nın, kendini değişmiş hissettiği o sabaha dönmemiz gerekecekti.Claire Sylvia, geçirdiği ağır ameliyattan sonra kendine o sabah gelmişti.Artık çalışmaz hale gelen kalbi çıkarılmış, yerine yeni bir kalp takılmıştı.Kalp nakli ameliyatı çok başarılı geçmişti.Alınan kalbinin yerine genç bir adamın kalbi yerleştirilmişti.Trafik kazasında ölen bu genç adamın adı ‘Tim L.’ydi...Öldüğü zaman yanında kızarmış tavuk vardı ve yeşil biberi çok seviyordu.Fevkalade enerjik bir insandı.Kısa boylu, sarışın bir kız arkadaşı vardı...KALBİN ŞİFRELERİBu yaşanmış olayı Dharma Yayınları’ndan çıkan Louisa Yourg’un ‘Kalbin Kitabı’ adlı eserde okudum.Kitapta insan kalbiyle ilgili çok ilginç tezler var.Dr. Paul Pearsall adlı bir bilim adamı, ‘Varlığımızın özü beyin değil kalptir’ diyormuş.Aslında bu eski Yunan’da Aristoteles’in söylediklerinden hiç farklı değil.Bu, kalpte ufak bir beynin bulunduğu anlamına geliyor.Kalp işte bu özelliği nedeniyle, aşkın, sevginin, şefkatin sembolü oluyor.Ama kalp cerrahlarının çoğunun gözünde kalp, ‘Aptal bir pompadan’ başka bir şey değil.Son bir detay.Claire Sylvia Yahudi’ydi.Tim L. ise bir Katolik.Başka yerlerde Müslüman kalbi takılan Hıristiyanlar, Hıristiyan kalbi takılan Müslümanlar vardı.Çoğunda doku reddi olmadı.Acaba doku reddi dediğimiz şeyin nedenini başka yerlerde mi aramak gerekiyor?Mesela, çıkarılan veya takılan kalplerden birinin sevgisizliğinden mi?Pek tıbbi bir açıklama olmadı; ama küçük hayat hikáyeleri ister istemez aklıma böyle bir hurafeler sokuyor...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!